İzmirspor küllerinden doğuyor

Cumhuriyet’le yaşıt asırlık çınar İzmirspor, sportif direktörlük ve teknik direktörlük görevini üstlenen Serdar Sabuncu ile küllerinden doğuyor. Geçtiğimiz sezon Torbalıspor’la oynadığı Play Out maçıyla Bölgesel Amatör Lig’e çıkmanın sevincini yaşayan Şimşekler’de teknik patron Sabuncu, “Geleceğimizi planlayan adımlar attık. İzmirspor Türkiye’de futbolcu yetiştirmeyi ve spora değer katmayı kendine ilke edinmiş yegane bir camiadır. Biz bu ruhu tekrardan dirilteceğiz” dedi.

Hem Sportif Direktör hem de izmir adına önemli bir spor adamısınız. Geldiğiniz günden itibaren İzmirspor’da kadronun oluşumu ve takımın yapısı adına neler yaptınız?

İlk adımımız teknik kadroda oldu. Bu sene teknik direktör olarak da futbol direktörü olarak da sahada görev alacağım. Altyapıdan İzmirspor’da yetişmiş Rıza Yurtseven hocam kaleci antrenörü, Melih Altuğ Sapmaz hücum antrenörü, Ertuğrul Dağaaltın savunma antrenörü, Arda Tekin duran top antrenörü, Gökhan Derince ve Ali Ericek ise yardımcı antrenörümüz. Hep birlikte güçlü bir ekip olduk. Oyuncu kadrosuna geldiğimizde ise birinci hedefimiz geleceği planlamak oldu. Mevcut oyuncularımı koruyup bir üst ligi kaldırabilecek oyuncular ile yürümeyi planladık. Mevcut kadrodan ihtiyacımız olan isimleri bünyemizde tuttuk. Geçmişinde Play Off ve şampiyonluk olması ardından kariyerinde bulunduğu kulüplerde ya da kulübümüzde belirlediğimiz kotanın üzerinde oyunda kalan oyuncuları takımda tuttuk. Davranışları ile grup iklimini sağlayacak oyuncuları takımımızda görmek istedik. Bizim tercihimiz istikrarlı ve kulübüne aidiyet duyan oyunculardan yana olur. Tesislerimiz hazır ve faal durumda. Çalışmalarımızı İnciraltı’ndaki tesislerimizde sürdürüyoruz. Günde en az 3 öğün yemek çıkarıyoruz. Spor salonlarımızı yeniledik. Kısacası evimizi düzenledik.

İzmirspor’un başarısına inanmış bir yapı var. Bu konu hakkında görüşleriniz neler?

Görev başına geldiğim gün, gecesine gündüzüne katan sevgili Başkanım Mustafa Gürkan ile Parhan Ceritoğlu önderliğinde eski yöneticilerimiz kısaca inanmış insanlarla saha dışı ve saha içi organizasyonlarımızı pekiştirmemiz gerektiğini konuştuk. Altay’da neler yaptığımızın ortada olduğunu hatırlatarak o yoldan ilerledik. İlk etabı iyi geçtik. Geçen sene onlarla kader birlikteliği yaptık. Birlikte çıktığımız bu yolda toparlanmaya başlayınca herkes rahatlamış oldu. Camia da kendine geldi. Ben ilk antrenörlüğe 2001 yılında İzmirspor’da başladım. Tekrar buraya dönmem ve birliktelik havası bizi yavaş yavaş iyiye itti. Geçen seneyi güzel atlattık. Bu seneyi de doğru, akıllı ve ayağımızı yorganımıza göre uzatarak yolumuza bakmak istiyoruz. Bana göre İzmirspor artık çok doğru yönetiliyor. Zaten başarının anahtarı da bu değil mi, doğru yönetim, doğru teknik kadro ve sonunda başarı geliyor. Yönetimimizle birlikte organize bir şekilde çalışıyoruz. Özetle söylemek gerekirse en üst kademesinden en altına kadar İzmirspor’u hak ettiği yere gelmesi için var gücümüzle çalışıyoruz. Bulunduğumuz ligin dezavantajları da var. Onun için kendimizi bir an önce 3. Lig’e atmak en öncelikli görevimiz. Ben inanıyorum ki bunu başaracak güçteyiz. Oyuncularıma güvenim tam. Yeter ki güçlerini sahaya yansıtsınlar, formanın hakkını sonuna kadar versinler...

Maçlarınızı Buca Stadı’nda oynayacaksınız. Bu sizin için bir avantaj mı?

Ben bunu Altay’da yaşadım. Buca Stadı başarılara alışık bir stat. Akustiği yerinde ambiansı iyi. Biz bu statta başarıların ve doğru işlerin meyvesini toplayacağımıza inanıyorum.

İzmirspor’un bu yıl ligde hedefi nedir?

Her takımın olduğu gibi İzmirspor’un da hedefi bu yıl ligde şampiyon olmak. Bu şampiyon olunmaması sil baştancılığı da getirmemeli. Bizler yeri gelir gideriz ve görevimiz değişir. Ama kurumsal bir kimliği olan kulüpte her zaman aksaklıklar giderilir. Ama zeminde eksiklikleri olan kulüpler yaşama tutunamaz. Bence İzmirspor şimdiye kadar ki en iyi yönetimi ile birlikte. Herkes görevini biliyor ve herkeste aidiyet duygusu hakim. Güçlü taraftarımızla biz bu işi bu sene çözeriz.

İzmirspor’un evlatları ve alttan gelen gençleriniz için bir çalışmanız var mı?

12-13 yıl sonra ilk defa altyapıdan kadromuza oyuncu kazandırdık. Gençlerimizden çok ümitliyim. U19 ve U17 takımlarımıza da çok güveniyorum. İzmirspor Türkiye’de altyapısıyla nam salmış bir takım. Biz bu ruhu tekrardan canlandıracağız. Kulübü evimiz gibi görüyoruz. Onları da evladımız olarak görüyoruz. Çalışmlarımız ve eğilimimiz hep gelişim yönünde. Benim hayalim hep şuydu; bir takımım olsun ve onu sahipleneyim. Takımımı aşağıdan yukarı hatta Süper Lig’e taşıyayım. Bunu gençlerimizle başaracağımızı inanıyorum.

“Disiplinin olmadığı yerde başarı gelmez”

Maçta en çok mücadele etmeyen oyuncuya tahammül edemeyeceğini belirten genç teknik adam, “Biz her maçı kazanmak için söz vermedik ama her maç mücadele edeceğiz diye söz verdik. Her zincir kendi zayıf halkası kadar kuvvetlidir. Bizim felsefemiz de bu. O sebeple herkes elinden geleni fazlasıyla vermek durumunda” diye konuştu. Türkiye'de disiplin anlayışının doğru anlaşılmadığını söyleyen Sabuncu, “Disiplin oyuncuya bağırıp çağrmak değildir. Disiplinin olmadığı yerde başarı gelmez. Ama biz disiplini sevgiyle çözüyoruz. Sevginin olduğu yerde saygı olur, disiplin olur. Küfürle, baskıyla olan sistemler artık bitti. Dövmek, sövmek disiplinse ben disiplinli değilim” dedi. Özel hayatında tam bir aile babası olan Sabuncu, “Çok dışarıya çıkan biri değilim. Genellikle evde zaman geçiririm. Bunun haricinde de çok okur ve araştırırım. Çünkü araştırmazsam bugüne ayak uyduramam ve ileriye gidemem. Basketbolu da çok seviyorum. Artık zamanla da iki branşın iç içe geçtiğini düşünüyorum ve izlemekten de çok büyük zevk alıyorum” ifadelerini kullandı.