EgeHelal olsun size

Helal olsun size

05.10.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:

Altay, son haftalarda sergilediği savunma performansıyla alkış topladı, zorlu Eyüpspor virajını puanla döndü. Siyah beyazlıları değerlendiren yazarlarımız, “Onlar için umut her şey. Bu takımı ligde tutarsanız büyük iş başarmış olacaksınız. Emeklerinize sağlık” dedi

Helal olsun size

Bülent Buda: “Bundan iyisi Şam’da kayısı” söylemi daha iyisi olamayacağı sonuçlar için söylenmiş olmalı. Eyüpspor ligin transfer rekortmeni. İstanbul’un Süper Lig’deki çok sayıda takımlarına eklemlenmek için bolca harcamışlar kaynağı neredense büyük paraları. Neyse bu durum bizi ilgilendirmiyor. Tam yedi adet altyapı futbolcusu. Geriye kalanlar da abiler ile amcalar siyah beyazlı formayı terletenler. İroni yapıyorum bu saygı duyduğum insanlara. Murat Uluç oyuna katıldığında uzatmalarla 10 dakika var. Sol ayağına (Bana özgü anlatımla) aynalı bir top denk gelse, ağları şöyle bir silkelese diyorum. Ne demişler? Umut fakirin ekmeği. Bu sene bu takımı bu ligde tutarsanız büyük iş başarmış olacaksınız.

Haberin Devamı

Fatih Tanfer: Altay sezon başından itibaren her karşılaşmada cesaretle, ortaya büyük bir karakter koyarak oynadı. Altay, hücumdaki problemlerini çözsün taraftarlarının gurur duyacağı ve daha yukarıları hedefleyeceği bir takım olacak. Kaleci Ozan, Salih, Efe, Naderi, Yusuf her geçen gün yıldız gibi parlamaya başladılar. Takım olarak temposu, dayanıklılığı ve enerjisiyle Altay’ı izlemekten mutlu oluyorum.

Mehmet Demirtaş: Altay, ilk üç maçın ardından son üçlüde rakiplerine zaferi tattırmadı. Öncelikle kaleci Ozan’a eşlik eden savunma yapısını diri tuttular, en uç noktayı hareketlendirdiler. 41 yaşındaki kaptan İbrahim Öztürk, senelerdir ayağına top değmeyen Murat Uluç, 16’lık Efe ve 17 yaşındaki Enes ile Süper Lig bileti almak adına transferde bombaları patlatmış Eyüpspor’a geçit vermediler. Böyle maçlar puan açısından çok değerlidir. Fakat sahada mücadele gören tribünlerin ateşlenmesi, öz güvenin tazelenmesi adına tadına doyulmaz bir görüntü. Yürek ve umudun kesiştiği Alsancak’ta bu direnç devam ederse Altay’ın bileği zor bükülür.

Haberin Devamı

Kahırtepe!

Bülent Buda: Ne kadar sıkıcı ne kadar zayıf, etkisiz bir oyun. Üç gollü fark Pendik çok iyi oynadığından değil, futbolun temel kavramlarının çok uzağında kalan Göztepeli oyuncuların yetersiz devinimlerinden. Yunus Emre ile İsmail sol ayaklarını iyi kullanan futbolcular. Birisi sağ bek öteki sol bek. Yani insan şaşırıyor. Hakiki sağ bek Tarık da kulübede. Oysa Ekrem Dağ’ın çok iyi bildiği, futbolculuğunda kullandığı bir alan orası. Ekrem’in talihsiz bir kabul günüydü. Duran top gollerinde Erdem iyi vuruşlar yaptı elbette. Lakin Ekrem de üç direk arasında çok kötüydü. “Pes etmeyi bir kez öğrendin mi, alışkanlığa dönüşür” demiş eskilerden Vince Lombardi. Biraz erken gibi olacak ama Göztepe’de pes etme gibi bir tehlike gözleniyor.

Fatih Tanfer: Göztepe, Pendikspor karşısında hem skor anlamında hem de oyun anlamında ağır bir yenilgi aldı. Sebeplerine gelince, takım halinde mücadele gücü azdı. Orta alanda doğru pas anlayışı ve pres anlayışı yoktu. Büyük boşluklar verdi. Pendikspor’da Erdem ve Ahmet rahat rahat Göztepe alanına sokulup şutlar attılar. Takımda birçok tecrübeli oyuncu olmasına rağmen kontrolü eline alamadı. Ve ayrıca üzülerek ifade ediyorum ki, beceri sıkıntısı olduğu da bir gerçek. Teknik adamlara reçete vermeyi hiç sevmem. Ancak kadro mühendisliği konusunda da yanlışlar yapıyor. Takımların arasında büyük fark yok. İlk 7’nin Play Off oynayacağı gerçeği de unutulmamalıdır. Göztepe asla bu ligde iddiasız olamaz.

Haberin Devamı

Mehmet Demirtaş: Kimseyi hedef göstermek, suçlu aramak değil niyetimiz. Ancak gelecek adına bir takım oluşturma fikri varsa, Göztepe altyapısında yetişen Arda’yı bir kez olsun kalede görme niyetindeyim. Pendik’ten 25 dakikada 2 gol yiyip 4 de net pozisyon veriliyorsa defans sıkıntılı demektir. Maça iki sol bek ile başlayıp ikinci yarı sağ beki sola çekmek tabelada geriyken akıl karı değildi. Göztepe camiası iki senedir taraftarı çok üzüyor. Çünkü bu sürede takım oynama niyetinde değil. Özellikle bu sene deneysel yönetimlerle kulüp yönetiliyor. Yönetim sancı yaşayacak, zorluk çekecek. Fakat çimlerde yalnızca bir kıpırtı olsa bu taraftar sabredecek.

Haberin Devamı

Altınordu’ya yakışmıyor

Bülent Buda: Direncin olmadığı ortamdan başarı da beklenemez. Volkan’ın umut yeşerten golü, bu tür duygulara geçiş vizesi olmalıydı. Yaşamın gerçekleri de duygularla yönetilmiyor ne yazık ki. Fiziksel dışa vurum, belirleyici ve yarıştığınız rakibi caydırıcı ortama çekebiliyor. Ancak bütünüyle tersi oldu. Altınordu umut golünü attı. Ardından nitelikli bir geçiş günü beklenirken attığı golden 40 dakika sonra rakibi Keçiören’in tabeladaki gol sayısı dördü gösteriyordu. Ve o aşamadan sonra bir tür zihinsel ve de fiziksel dağılma yaşayan Altınordulu futbolculardan mucize bir geriye dönüş beklemek hayaldi. Bu süreci tersine dönüştürecek iyimser, umut verici yaklaşımları, sözcükleri bulmada zorlanıyorum artık.

Fatih Tanfer: Maça o kadar hızlı başladılar ki, Volkan’ın altıncı dakikada attığı golle öne geçince ‘Altınordu artık ilk galibiyetini alır’ dedim. Ancak ilerleyen dakikalarda Keçiörengücü’nün golleri sonrası maalesef yine kötü gidişe ‘dur’ diyemediler. Devre 3-1 bitince umutlar da azaldı. Elbette Altınordu için, ‘En iyi çözüm sabırdır’ diyebiliriz. Buna gerekçe olarak tecrübe eksikliğini de ilave edebiliriz. Artık defansın agresif, sert ve pozisyon bilgisi yönünden eksiklerini gidermesi şarttır. Ahmet İlhan’ın olmaması da büyük bir kayıp. Altınordu bir an evvel gücünü ortaya koyup hak ettiği yere gelmelidir.

Haberin Devamı

Mehmet Demirtaş: Teknolojik aletlerimiz hassas cihazlardır. Onların başına bir şey gelse aklımıza ya teknik servis gelir ya da en basit yöntemle ‘fabrika ayarlarına dön’ butonu gözümüze ilişir. İçindeki verileri kaybetmek uğruna cihazı kurtarmanın en ilkel ve geçerli yoludur. Altınordu içinde bulunduğu bu evrede ‘fabrika ayarları’na dönmek zorunda.
Ne geriden oyunu doğru kuruyorlar ne kafasındaki kurguyu sahaya yansıtabiliyorlar. Kısır oyunu geçemiyorlar, rakip duvarları aşamıyorlar. Rakiplerin verdiği boşluklara da sızmakta kıvam yakalayamıyorlar. Eğer ki tabular yıkılmazsa eski güzel günlerin fotoğraflarına sarılmaktan öteye gidemeyiz.

Yine gözler yükseklerde

Bülent Buda: Çocukluğumuzun mahalle kavgaları daha düzeyliydi. Nedeni amatörlüktü. Para işin içine girince ekmekler bozuldu. Ayberk, ilkinin fotokopisi ikinci harika kafa golüyle güzel anı biriktirmeyi sürdürüyor. Adem Büyük, ilerleyen yıllara aldırmadan golcülüğün el kitabını yazmaktan vazgeçmiyor. Yeni teknik birim ile iştahlı bir Adana buldular karşılarında. Geriye de düştüler. Tempodan ödün vermeden oynayınca öne geçmeyi de başardılar. Yenmek ve üç puan günümüzde çok değerli. Ama daha değerlisi devamlılık. Akıllı bir kişi şöyle diyor, “Gösterinin içinde değilsen gösteriyi izlersin”.

Fatih Tanfer: Yeni teknik direktörleri Önder Karaveli ile çıktığı ilk maçta Adanaspor adeta fırtına gibi başladı. Ve öne de geçti. Daha sonrası Manisa FK (Düşüncemin hep arkasındayım. Manisa’da çok yetenekli oyuncular var) önceleri pozisyon üretmede zorlandı. Sonrası Adem’in fedakarlığıyla attığı golle beraberliği yakaladı. Oyun planında herkes koştu, mücadele etti. Ve 3-1 öne geçti. Maçın ritmini belirledi. Ancak son bölümde Ahmethan’ın penaltı golü sonrası yine zorlandı. Uzatmada Adanaspor’un direkten dönen şutu Manisa adına bir şanstı. Daha çok çalışarak, eksiklerini görerek Levent Hoca’nın bilgi ve becerisiyle ligin üst sıralarına tırmanacağından eminim.

Mehmet Demirtaş: Yine bireysel hata sonucu maçın ilk üçte birlik kısmında geriye düştüler. Defansif zaafları taca atılmış, tribünlerin yüreğine soğuk su serpmiş değil. Nizamettin bu takımda neden kaptanlık bandını taktığını belgelercesine müthiş bir efor sarf ediyor. Adem soyismi gibi büyük bir tecrübe. Fakat sahanın yıldızı, önceki haftalarda bunun sinyalini veren Ayberk. İki farklı üstünlüğü yakalasalar da maçın bitimine değin enselerinde riski hep hissediyor, hissettiriyorlar. Oyunu ellerine aldıklarında tabelayı, tabelayı koruduklarında da oyunu rakiplerine veriyorlar. Aman dikkat.

Umutsuzluğa kapılmak yok

Bülent Buda: Bu lig giderek çekilmez oluyor. Hakemin her düdüğüne maydanoz oyuncular. Rakiplerinin masum dokunuşlarında kendini çimlere bırakanlar. Bu güzel oyunu böylesine kirleten bir ligin ikinci örneği yok sanki. Tabelayı kaleciler belirledi. Rizeli kaleci talihli, Bodrumlu kaleci talihsiz bir günündeydi. Futbolun temel gerçeği. Kazanmak için gol atma zorunluluktur. Bodrum’un gol ayakları işlevsiz bir gün yaşadılar. Son haftalardaki sonuçlar Bodrumspor’un fabrika ayarlarına dönüşünü zorunlu kılıyor. Başka çıkar yol yok. Yani olduğun yerden başla, elindekini kullan. Yapabildiğini yap.

Fatih Tanfer: Bodrum, Rize’de üç puanı ikinci yarıda yediği gollerle kaybetti. Önceden de yazmıştım. Lige yeni çıkan bir takım. Sabırlı olması gerekir. Elbette başta defans merkezinde problemler var. Rakiplerin baskısı karşısında oyun planları bozuluyor. Sadece kontra atak yapmayı düşünüyorlar. Hiç umutsuzluğa gerek yok. Bodrumspor ilerleyen haftalarda daha iyi olacaktır.

Mehmet Demirtaş: 1. Lig her dönem içinde parametreler barındıran, çetin geçen, zorlu bir etap olmuştur. Bodrumspor ise her mücadelede deneyim kazanıyor. Rakipleri tecrübeli, onlardan daha fazla bütçeye sahip kulüpler. Camiayı bu lige taşımış yöneticiler ve kenar yönetime ağır eleştirileri haklı bulmuyorum. Herkes hata yapar, onların da vardır elbet. Ancak saygı duymak gerekiyor. Geçmiş için bir şey yapılmaz fakat gelecek adına adımlamak hala onların kramponlarında.