EgeHaydi İzmir, uyan artık

Haydi İzmir, uyan artık

20.09.2019 - 01:45 | Son Güncellenme:

.

Haydi İzmir, uyan artık

Son günlerde uluslararası yarışmalarda Türk sporcuların başarıları göğsümüzü kabartıyor. Dünya Paralimpik Yüzme Şampiyonası’nda Sümeyye Boyacı’nın gümüş madalyası, yine aynı turnuvada Sevilay Öztürk’ün bronz madalyası, masa tenisinde Ebru Acer’in gümüş madalyası ve Rıza Kayaalp’in 4.kez adını dünya şampiyonu olarak tarihe yazdırarak ay yıldızlı bayrağımızı göndere çektirip Türkiye Cumhuriyeti’nin İstiklal Marşı’nı bir kez daha okutması sporumuz için çok önemli ve gurur verici.

Tabii Dünya Gençler Güreş Şampiyonası’nda üst üste 3, kez altın madalya alan Kerem Kamal ve elbette Olimpiyat Şampiyonu Taha Akgül’ü de es geçmemeliyiz...

İşte, ne yazık ki yine madalyonun öbür yüzüne geldik. Tüm Türkiye’de başarıları konuşulan bu sporcuların memleketlerine ve kulüplerine şöyle bir bakalım. Sevilay Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü sporcusu, Sümeyye Boyacı Eskişehirli, Ebru Acer Ankaralı, Rıza Kayaalp Yozgatlı, Kerem Kamal Akhisarlı, Taha Akgül ise Sivaslı ve Ankara Aski Spor Kulübü’nün sporcusu.

Eee hani İzmirli sporcu? Hani, İzmirli kulüpler adına mücadele eden sporcu? Yok!..


Hatta size çok az kişinin bildiği daha acı bir şeyi de söyleyeyim; Taha Akgül bir dönem kariyerini, üniversite için geldiği İzmir’de sürdürmek istemiş ama verilen harçlık mukabilindeki para ve İzmirli antrenörlerin kendisinin arkasında durmayışıyla kentten ayrılmış bir sporcu.
Hal böyle olunca insan sormadan edemiyor; bunca nezih tesisi olan, her fırsatta “böbürlenen” ilklerin kenti İzmirimiz’den nasıl oluyor da böyle şampiyonlar çıkaramıyoruz?

Windsurf sporcumuz Fulya Ünlü’nün uluslararası başarılarını saymazsak, 6-7 ülkeli bölgesel ve küçük çaplı uluslararası turnuvaları bir tarafa bırakırsak, şöyle tüm Türkiye’nin gurur duyacağı, havalimanında karşılayıp, İzmir Saat Kulesi önünde biz zafer zeybeği oynayacağımız kaç sporcumuz var?

Şapkaları önümüze koymanın vakti geldi İzmir’in spor insanları...

Sorun tesis mi, antrenör mü, sporcu mu, sponsor mu? Hepsinin de ötesinde acaba bir hizipleşme mi var? Sorunun bir an önce belli olması adına tanı, teşhis ve tedavi aşamalarını mutlaka devreye sokmak için İzmir’in bir spor çalıştayına ihtiyacı vardır.

Çeşitli branşlardan antrenör, sporcu ve duayen kabul edilen insanların kafa kafaya verip İzmir’in sporda yükselmesi için bir formül üretmesi şarttır.

Eğer bunu yapıp ivme kazanmak için atılımda bulunmazsak, üst üste topladığımızda nüfusu İzmir kadar etmeyen Akhisar, Eskişehir, Yozgat, Sivas gibi yerleşimlerin başarılarını ve sevinçlerini televizyondan izler, ulusumuz adına bu önemli kazanımların mutluluğuna ancak ekran başından ortak oluruz.

Ha yok, biz İzmir olarak sevince ortak olan değil, sevincin kaynağı olalım diyorsak, o zaman yapacak çok işimiz var...