Gereksinimler varlıklar

İnsanı en mutlu eden şey, ihtiyaçlarıyla varlıkları arasında bir denge bulunmasıdır. Bütün sorun bu dengenin nasıl sağlanacağı.”

Phil Jackson

Bir keresinde ünlü sinema yönetmeni Martin Scorsese şöyle diyor, “Ben daha ılımlı biri olmaya, sabırsız ve heyecanlı olmamaya çalışıyorum. Öfkem, meraktan ve adil olmayan şeylerden kaynaklanır.” Yani çok para kazanmasına karşın “Bana ne?” demiyor adam. Yaşama, insana karşı duyarlı. Ve de adil olmayan durumlara da bayağı kızgın.
- Yaşlandık da ondan mı?
Susarak katlanıyoruz her mutsuzluğa
Saatlendiriyoruz günü
Bölüyoruz dakikalara
Bir hiç oluncaya kadar bölüyoruz onu...
Dizeleriyle kâğıt üzerine döküyor duygularını, değerli ozan Edip Cansever. Gerçekten susarak mı katlanıyoruz her mutsuzluğa? Ya da seslendirmek onu. Özgür alanların neresine kadar izin veriliyor?
- Ünlü şarkıcı Mick Jagger uyarıyor, “Güneş bugün parlarken yarınki bulutlara bakmamak lazım.”
Yani bence diyor ki, anın değerini bil. Boş ver sonrasını. Anda farkındalığı pekiştir. Keyfine bak.
- Büyük İskender, Aristo’ya sormuş: “Yiğitlik mi iyidir, dürüstlük mü?” Aristo demiş ki: “Eğer dürüstlük olsaydı yiğitliğe ne gerek vardı?”
Çevrenize bir bakının, içinden geçtiğimiz günlerde. Evrensel ya da ülkesel yiğitlik ile dürüstlük nerelerde geziniyor? Gökyüzünde ya da yerlerde... Görebiliyor musunuz?

- Bir akıl hastanesinde başhekim, hastaları rutin sabır kontrolünden geçirirken bir tanesine: “Söyle bakalım” demiş, “Bugünkü kimliğin ne?” Deli de: “Bugün, Tanrı bana papa olmamı emretti.” O sırada yanlarından geçen bir başka deli lafa karışmış: “Yalan söylüyor doktorum, yalan söylüyor. Ben asla öyle bir şey emretmedim!”
- “Mizahın olmadığı yerde yaşamak zor ama her şeyin mizah olduğu yerde de yaşamak imkânsızdır” diyor Bertolt Brecht.
Şimdi bu uyarıya bakarak çevrenize, hayatınıza bir bakınız. Ve karar verin. Yaşamak olanaklı mı? Ya da!
n Spartaküs çağının en ünlü, yürekli kölesi şöyle diyor: “Dün sahiplerimiz için yaşadık. Yarın kendimiz için öleceğiz.”
Bu sözler, size bir şeyler çağrıştırıyor mu? Siz, biz, onlar... Hangi aşamadayız? Kendimiz için ölebilecek kadar yürekli miyiz?

- “Şiir insanı sevmeye yarar.”
Bu sözleri dillendiren şair Metin Altıok, 2 Temmuz 1993’te Sivas-Madımak Oteli’nde acımasızca yakılarak öldürülen bir güzel, özel insan.
Ve ben derim ki:
Geçip giden zaman... ömrüm, ömrüm
Ve yanan mum biter, soğur cehennem bile
Çok da bitek olmayan topraklarda yetişen, değerli bir ürünü yakıyorsunuz. Yok ediyorsunuz büyük bir zevkle, istekle. Nasıl bir duygudur bu? Anlamakta zorlanmadım değil. Sorun, bu uygarlıklar toprağı üzerinde nasıl boy attı, gelişti, büyüdü, insan(ları) yaktı bu yaratıklar?
- “Keman çalmasını bilmeyenler kemanı ellerine aldıklarında, kemanın sesi duyulur ama müzik duyulmaz.”
Yazdıklarıyla, söyledikleriyle, şarkılarıyla, sözcükleriyle, tümceleriyle kendinden ötekine iz bırakan, ileti gönderenler kutsal insanlardır. Metin Münir, yukarıdaki birkaç satırda gönderdiği iletiden ötürü kovuldu, yazdığı gazete köşesinden. Ama müziği duyamayanlar, keman çalmayı sürdürüyor.

Eğer varsa bu köşenin düzenli okuru fark edecektir. Bu kez söyleyeceğimiz şeyleri bir arada, ayırmadan anlatıma yöneldik. Peter Ackroyd, ‘İngiliz Müziği’ isimli yapıtında, “Badem ağacı, en çok meyveyi yaşlanınca verir” demiş.
- Pasteur, kuduz aşısını bulduğunda 60 yaşındaydı.
- Heykeltıraş Rodin, 70’inden sonra sanat dünyasına önemli yapıtlar kazandırmaya devam ediyordu.
- Michelangelo, İsa’yı annesi Meryem’in kollarında gösteren heykeli tamamladığında 87 yaşındaydı.
Demem o ki, kendinizi bir kenara atıp yaşamdan çekilmeyin. İçinde kalın. Hareket edin. Ve yaşadığınızın farkına varın. Altay’ın güzel kaptanı İbrahim Öztürk, 40 yaşının üzerinde futbol alanlarında yarışıyor, savaşıyor. Bense futbolu bıraktığımda 31 yaşındaydım. Utanıyorum kendimden. 

Bir ağustos böceği mutlaka ötmeli
Geceler geç gelmeli
Ceketsiz dolaşabilmeli insan
İşte o zaman yaz geliyor
İstediğini yazabilmeli
İstediğini çizebilmeli
İstediğini diyebilmeli insan
Yoksa gerisi bana az geliyor

Müjdat Gezen