EgeGeleceğin sofrası sizi şaşırtacak

Geleceğin sofrası sizi şaşırtacak

11.06.2023 - 00:00 | Son Güncellenme:

Ömrün uzadığını ancak yanlış beslenme nedeniyle insanlığın hastalıklarla boğuşmaya devam ettiğini belirten Endokrinoloji Uzmanı ve Gastronomi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ceyhun Dizdarer geleceğin sağlıklı yemeklerinin patates yerine muz ve deniz algleri olacağını belirtti.

Geleceğin sofrası sizi şaşırtacak

Nihan Yarkent İnce - Endokrinoloji Uzmanı ve Gastronomi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ceyhun Dizdarer, insan ömrünün uzadığını ancak yanlış beslenme sonucu ömrün yaklaşık 20 yılını hastalıklarla geçtiğini söyledi. Bu nedenle de geleceğin menüsü için şimdiden çalışmaya başlanması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Dizdarer, “Gelecekte, patates yerine muz yiyeceğiz. Algler, deniz yosunları ve adını türünü bilmediğimiz balıklar menü de olacak. Üstelik tüm bunlar gerçek” dedi. Prof. Dr. Dizdarer ile geleceğin menüsünü konuştuk.

Haberin Devamı

Beslenmenin, insan sağlığını olumsuz etkilediği noktaya ne zaman geldik?

20.yüzyılda dünya nüfusu büyük bir hızla arttı. 1960’larda gelişmiş ülkeler yüzde 3 büyürken, gelişmekte olan ülkeler yüzde 28 nüfus hızıyla büyüdü. Bir yandan da ciddi bir sanayi, ticaret gelişimi oldu. Sanayi ve ticaret, artan nüfusa gıdayı yetiştirmek için gaza bastığında Dünya’yı etkileyen karbon ve su ayak izinde negatifliklere yol açtı. Biz tüm bunları gözden kaçırdık.

Ama insan ömrü bu süreçte uzamadı mı?

Evet insan hayatı uzadı ama bu hayatın önemli bölümü de hastalıkla geçmeye başladı. Bakın, teknolojinin gelişmesi, beslenmenin kaliteli bir hale gelişinin bir tepe noktası var. Biz insanlığa en iyi gelen gıda üretimine ulaştıktan sonra yokuş aşağıya indik. Şimdi kırmızı eti azaltmamız lazım diyoruz ama bir dönem hep artıralım diyorduk. Yanlış beslenme insanlara uzun yaşamın yanında, hastalıkları da getirmeye başladı. Obezite, diyabet, kalp hastalıkları, beyin sinir hastalıkları.. Hepsi giderek arttı. Kadınlar 16, erkekler 19 yılı hastalıklı yaşıyor. Hastalıkla geçirmemizin nedeni de bu. Özetle uzun yaşıyoruz ama hastanelerde kuyruklar da uzadı.

Haberin Devamı

İşlenmiş tahıl sorunu

Bunu tersine çevirmek için değişim nereden başlamalı?

İşlenmiş tahıl ile tam tahılın yer değiştirmesinden başlamalı. İşlenmiş tahıl, biyolojik değer olarak bizi doyurur ama hastalanmamıza ve hızlı kilo almamıza neden olur. Türkiye’de kalp hastalıklarının, ölüm nedenlerimizde önemli bir yeri var. Bu hastalıkların azalması için beslenme sistemine bakıldığında tam tahılın işlenmiş tahılla değiştirilmesi gerekiyor. Avrupa’da en çok ekmek tüketen toplumuz. Tüketimi kısmamız, değiştirmemiz lazım.

Böyle giderse, bizi gelecekte ne bekliyor?

40 yıllık meslek hayatım var. Obezite ve obeziteye bağlı hastalıklar son 40 yılda altı kat arttı. Türkiye’de her üç kişiden ikisi obez ya da fazla kilolu. Tahılla beslenme istiyoruz ama sadece tahılla olmaz. Türkiye’de tahıl tüketiminin bilinçlenmesinin önceliğe alınması, tahıl üretiminin de ona göre organize edilmesi lazım.

Haberin Devamı

Kırmızı et azalacak

Geleceğin menüsünde ne var?

Bilim insanları, kronik hastalıkların artması ve küresel ısınma nedeniyle gelecekte beslenme menülerinin ne olacağına kafa yormuş. Kırmızı etin karbon ayak izinin aşırı olması, kesinlikle azalmaya gidileceğini gösteriyor. Bitki bazlı beslenmenin de artacağı ön görülüyor.

Daha somut olması için 2050 yılında ne yiyeceğiz?

Algleri yiyeceğiz. Deniz yosunları ve otlar ise beslenmede çok değerli olacak. Mısır, pirinç, buğday üretimi düşecek. Karakılçık gibi vahşi tahıllar hayatımızda çok önemli yer alacak. Kırmızı et laboratuvar üretimi olarak önümüze gelecek, kültürlü et olacak.

En çok merak ettiğim patates ne olacak?

Patates çok azalacak, yerine Etiyopya’da yetişen yalancı muz geçecek. Fasulye, baklagil, börülce, fındık da ön planda olacak. Protein kaynağında etin yerini böcekler alacak. Özellikle de çekirge, cır cır böceği ve un solucanları. Çerez olarak kaplan fındığı olacak, Dünya’da bir çok yerde üretilecek.

Peki deniz mahsulleri?

Haberin Devamı

Balıkların çeşitleri değişecek, bilmediğimiz kültüre dayanıklı, besleyici değeri iyi, kimyasalları içine almayan balıklar ortaya çıkacak. Dünyanın çoğunu beslemek istiyorsak bu formata geçeceğiz. Şimdiden oturup bunu konuşmak lazım.

İzmir diyeti desek amiral gemisi ne olur?

Çalkama olur. Çalkama; artmış otlardan tam buğday un ve zeytinyağından hazırladığımız bir yemek. Bizim sürdürülebilir beslenmede isteğimiz lokal, bitki bazlı, mevsiminde beslenme biçimi. İzmir diyeti diye bir mutfak yaratacak olursak, İzmir çalkaması da bu sürdürülebilir diyetin baş tacı olur. Pratik, sağlıklı, antioksidan etkileri zeytinyağı ile birleşince besin değeri yönünden de çok yüksek.