22.09.2021 - 00:00 | Son Güncellenme:
Bülent Buda: Sondan başlayalım. 3 maçlık serüvenin en güzel yeri orası. Ahmet Dereli oyuna katıldığında kendi kendime söylendim TV’nin karşısında. “Hadi Ahmet. Recep siftahı yaptı. Sen de yap şu geciken açılışı. Kendine gel.” Öyle oldu. Dereli rakibinden topu çaldı, Denizli kalecisini sağına yatırdı. Soluna sol plaseyi çaktı. Tüm takım Play Off’a kaldıklarında bu denli sevinmediler. Hüseyin Hoca ile arkadaşlarını, futbolcularını hiç böylesine coşkulu görmemiştim. Bence kazanmanın değil, haksızlığın dışa vurumuydu o muhteşem fotoğraf. Hakemler için kolay lokma Altınordu. Daha oyunun başında 10 kişi kaldılar ve çizgiden çıkarılan topa verilen gol. Oysa o yardımcı hakemle birlikte yarattıkları gole kadar üç neti var Altınordu’nun. Ve oyuna müthiş bir giriş yapmışlardı. Üç maçlık süreç demiştik. Bu süreçte Ali Dere ışıldıyor. Bursa’ya, Gençler’e birer gol. Ne sol vuruştu onlar! Üç maçı yedi puanlık oynadılar, altı puan kazandılar. Ahmet İlhan harika bir insan. Muhteşem bir sporcu. Kellesi kolunda özverili bir kaptan. Çok kez vurguladım. Altınordu salt gençlik akademisi değil. Futbolu iyi izleyenlerin biraz övgü biraz kıskançlıkla tanıklık ettikleri, futbola küskün deneyimlileri hayatın içine çeken, öz güven kazandıran, çağdaş bir rehabilitasyon merkezi. Yine maça dönersek, tek şey söyleyebilirim. Böyle sevinç görülmemiştir. Az daha unutuyordum. Rıdvan sakalları kesmiş. Egemenin kanunları! Ne diyelim, yakışmış.
Fatih Tanfer: Altınordu’nun aldığı bu üç puan bence üç puandan fazlası. Bir takım 16. dakikada 10 kişi kalıyor. Devre biterken 1-0 mağlup duruma düşüyor. Ve ikinci yarıda asla yenilgiyi kabul etmeyen anlayışıyla büyük bir direniş gösteriyor. Ahmet İlhan’ın şahane asistinde Recep durumu 1-1 yapıyor. Eksik olmalarına rağmen sahanın her yerinde topun arkasına geçip rakip Denizli’ye alan bırakmıyor. Ve uzatmalarda Ahmet Dereli’nin usta vuruşuyla 2-1 öne geçip üç puanı alıyor. Hüseyin Hoca’yı hiç bu kadar sevinirken görmemiştim. Mutluluğun herhalde resmi buydu. Her futbolcu görevini yaptı. Çalıştı ve karakterini ortaya koydu. Üç puan geldi.
Mehmet Demirtaş: Altınordu’nun sancılı sezon girişine bir de kırmızı kartlar eklenince Hüseyin Hoca’nın işi bir kat daha zorlaştı. Denizli maçında Yusuf Yalçın’ın kızarması, gidişatın seyrini değiştirdi. Tabi daha öncesinde Hüsamettin’in Stachowiak ve direğe nişanladığı vuruşları da es geçmemek gerek ancak nicelik olarak 1 eksik oynamaları Denizli’yi maçın içine çekti. İlk yarı bitiş düdüğü çalmadan deplasman ekibinin golü de kırmızı lacivertlileri buruk yolladı soyunma odasına. İkinci yarı, başında ve sonunda iki kez Altınordu’ya gol sevinci sunsa da çok daha fazlasıydı. Zaman zaman Denizli akınları çok ciddi tehlikeler yarattı Altınordu kalesinde. Buradaki en büyük eksi, orta alanda hem direnci düşmeyecek hem de takımı dirençli hale getirecek bir oyuncu noksanlığıydı. Elbette çıkışta olan bir takıma karşı elde edilen zaferin tadı bir başka ama her zaman bu durum tekrar etmeyebilir. Kanaatimce hala Altınordu’nun oyununda epeyce eksiklikler var.
Denizlispor sonunu getiremedi
Bülent Buda: Oyun alanı dizilişi çeşitlendi, kulübe zenginleşti. Gittiler yenilgisiz Eyüp’ü kendi sahalarında vurdular. Eyüp’ten sonra Menemen’e kendi sahasında altı çekmiş Adana, büyük bir öz güvenle çıktı sahaya. Ama ne var ki, iki golü kalesinde görerek dönüşünü yaptı Adana’ya. Bu elverişli koşullarda geldiler İzmir’e. Üstelik geride bıraktığımız sezonlarda rakiplerinin baş belası olan Altınordu, o dönemleri özleten bir görünümdeydi. Buna karşın daha oyunun ilk dakikalarında kalelerinde üç net gol pozisyonu yaşadı yeşil siyahlılar. Sonra giderek dengelendi oyun. Altınordu 10 kişi kaldı. Ardından öne geçtiler. Bu büyük rahatlamayı ikinci golle taçlandırıp maçı koparamadılar. Ve 10 kişi oynayan rakipleri karşısında önce eşitlik ve neredeyse maçın bitiminde yıkıcı bir orta alan ve savunma hataları ile ikinciyi yediler. Ve de balayı orada bitti.
Fatih Tanfer: Yönetim, büyük fedakarlık yapıp transfer yasağını kaldırdı. Denizli, Altınordu’nun oyunun başında 10 kişi kalmasından sonra oyuna tamamıyla ağırlığını koydu. Denizlispor olarak daha etkin bir oyun oynayıp rakibinin 10 kişi kalmasının avantajını da değerlendirebilirlerdi. Altınordu’nun müthiş mücadelesinin karşısında nedense duraksadı. Ve uzatmalarda futbolcuların seri hataları sonrası golü kalesinde gördü. Maçın gidişatına göre hiç ummadığı bir mağlubiyetle karşılaştı. Ben Denizlispor’un bu güçlü kadrosuyla puan cetvelinde yukarılarda kendisine yer bulacağına inanıyorum.
Mehmet Demirtaş: Rakip 16’da kırmızı kart nedeniyle alanda oyuncu olarak bir eksik, 44’te sayıca bir geride. İlk yarıda çok da etkin olmayan Denizli oyunu için bence bulunmaz bir fırsattı. İkinci yarının henüz başında engellenemeyen Ahmet İlhan solosu sonrası gelen eşitlik golü. İkinci 45’lik dilimin büyük bölümünde oyunun hakimi Denizli. Ancak Ali Emre’yi geçip meşin yuvarlağı üç direk arasına bırakmada noksanlar. Hele hele 80’li dakikaların başında Ömer’in golle burun buruna geldiği anda, son dokunuş daha kaliteli olsa bu iş bitecekti.
Savaşçı Menemen
Bülent Buda: Üç maç dört puan. İki zorlu dış saha kapışması. Ama yine de altı gollü Adana yenilgisinin izlerini silebilmiş değilim. Neyse ki dönüp Manisa’yı ikilediler, üç puanı kaptılar. Olayı da toparladılar. Ankaragücü maçında fark yerler diyenler çoğunluktaydı. Ama olmadı. Erken geriye düştüler. Fark beklentileri konuşulurken bu sıralar takımın uçlardaki en iyisi Rasheed aldı sazı eline, çalmaya başladı. Allak bullak etti Ankaragücü savunmasını. Hele o Ahmet Sağat’a al da at pası öncesi yaptıkları sıra dışıydı. Durmadı. Golü attırdı. Ardından tabelayı ikiledi iyi mi? Rasheed çok iyi oynuyor, aman nazar değmesin. Öne geçtikten sonra maçın bitimine değin kalede Batuhan ile önündeki savunma büyük savaşım verdiler. Canları çıktı. Alan daraltarak rakiplerine geçit vermeden hatasız oynadılar. O karnavalda eşitlik golü kaçınılmazdı. Bu denli baskı altında hatasız oynamak büyük direnç, beceri, akıl ile iyi mücadeleyi gerektirir. Ve sonunda istediler, aldılar puanı. Bu çizgiye gelmiş, bu düzeye ulaşmış Menemen’in bundan böyle özellikle kendi sahasında puan kaybetmemesi yaşamsal önemdedir ve ön koşuldur.
Fatih Tanfer: Menemenspor’un güçlü Ankaragücü karşısında aldığı puan hem moral hem de güven adına çok önemliydi. Golü erken yemelerine rağmen asla teslim olmayı düşünmeden maç boyunca tempolu ve enerjik bir oyun sergilediler. Golcüsü Ahmet Sağat yine golünü attı. Rasheed ise bir asist ve bir golle bu ligin en iyi futbolcularından birisi olduğunu gösterdi. Sezon başında puan bile zor alır denilen Menemenspor’un doğru transferleri, forma aşkı ve dinamizmi birleşince ortaya böylesine güçlü bir takım çıktı. Kaleci Batuhan, oynadığı oyunla iyi bir kaleci olduğunu gösterdi. Takımda herkes koşuyor ve en önemlisi inançları en üst sınırda. Tebrikler Menemenspor.
Mehmet Demirtaş: Son günlerde izlediğim en coşkulu, en ritmik karşılaşma oldu Ankaragücü ile Menemen mücadelesi. Maça adeta 1-0 önde başlayan Ankaragücü takımı farka koşup skoru ve oyunu lehine çevirme peşindeyken Menemenspor savunmada direnişi, hücumda verdiği reaksiyonlarla kolay lokma olmadığını gösterdi Başkent ekibine.
Önce eşitlik ardından üstünlük sayısı ile Ankara’da soğuk hava dalgası estirdi. Hiç mağlup olmamış ev sahibi ekibinin panikleme ve de dominant hücum oyunuyla kaleci Batuhan ve savunma hattını zorladığı dakikalarda Menemenspor diri bir görüntü verdi. Kaleci Batuhan’dan ve geri dörtlüden dönen toplar, direği sıyıran şutlar derken kontralarla rakip kaleye inme uğraşındaydı Menemenspor. Oyunun son bölümünde rakip ceza alanında buluştuğu pozisyonlarda ve rakip savunmadan seken tüm ikinci toplarda Ankaragücü sallayıp yıkamadığı Menemenspor kalesinde eşitliği bulsa da arzuladığı üç puanı alamadı. Rasheed son günlerde kendisini bulmuş durumda. Bu görüntüsü çok sevindiriyor. Sanki bu oyunda da kim üç puanı birden alsa diğeri için bir nebze hüzünlü olacaktı. Zor bir virajı kayıpsız atlatmak da Menemenspor için sevindiriciydi.
Özlendiniz!
Bülent Buda: Ligin ilk iki haftasında biri deplasmanda, iki maç altı puan ne de güzeldi. Bir önceki sezondan yenilgisizliğin devamı güzel bir duygu. Bu duyguyu yerle bir eden Erzurum maçı. Kışkırtıcı profesyoneller karşısında tuzağa düştüler o maçta. Oysa Serkan Özbalta ile deneyimliler Ahmet Kesim ile Sadi, uyarmalıydı tüm takımı. Ve o vurgunun arkasından gittiler Menemen’den bir şamar daha yediler. O iki yenilginin travmasını atlatmak için fırsattı Bandırma maçı. İnanılmaz bir görünüm! Kolay teslim olan, goller yiyen, buna karşın maçın bütününde neredeyse tek elverişli gol pozisyonu üretemeyen, sıradanlaşmış bir takım görüntüsü... 65’te Orgill yerine oyunda olan Kemal dışarı alınıncaya değin maçın spikeri adını anmadı. Ve de Anıl, Sertaç ve diğerleri… çok kötü oynuyorlar. Savunma tel tel dökülüyor. Evet sonuç olarak biraz ağır kaçmış olabilir ama durum bu. “Bu denli kötümser olma abi. Daha yolun başındayız” diyenler olabilir. Öyle de, hızla akıyor zaman. Bu sadece bir uyarı. ‘Dikkat!’ demek istedim. Hepsi bu.
Fatih Tanfer: Bandırmaspor maçını izliyorum ve Manisa FK’nın ilk üç haftada gösterdiği müthiş performansı gözümün önüne getiriyorum. İnanılacak gibi değil. Bir takım bu kadar kısa sürede nasıl bu kadar güç kaybeder? Sorun, teknik açı yerine takım içerisinde süregelen olumsuzluklardan olsa gerek. Serkan Özbalta’ya daima inancımı belirtip futbol bilgisine güvenirdim. Yine de güveniyorum. En kısa zamanda gerekli önlemleri alıp Manisa FK’nın arzuladığı hedefe doğru gitmesini sağlayacaktır. Unutulmasın. Bu hafta ki rakip, lider olan ve gol bile yemeyen Ümraniyespor. Manisa FK’nın kadrosunun her takımla başa çıkacak güçte olduğuna inanıyorum. Bu hafta göreceğiz.
Göz Göz, Hatay’ı ağırlıyor
Süper Lig’de geçen hafta İzmir derbisinde Altay’a deplasmanda 2-1 kaybedip taraftarını üzen Göztepe, bugün evinde Atakaş Hatayspor’la karşı karşıya gelecek. Gürsel Aksel Stadı’nda Suat Arslanboğa’nın yöneteceği müsabaka saat 20.00’de başlayacak. Göztepe’de sakatlıkları bulunan sağ bek Murat ve stoper Mihojevic, Hatayspor mücadelesinde forma giyemeyecek.