25.12.2019 - 01:13 | Son Güncellenme:
En uzun gecede Galatasaray’ı 2-1’lik skorla geçen Göztepe, kapanışta sergilediği mücadeleci futboluyla da göz doldurdu. Önümüzdeki hafta lider Sivasspor deplasmanı öncesi moral depolayan sarı kırmızılıları değerlendiren yazarlarımız, “İlhan Palut farkını yine ortaya koydu. Sahada savaşan Göz Göz, büyük keyif veriyor” dedi.
Bülent Buda: Oh be dünya varmış. Oynayan, izleyenin duygusal taşkınlığını bilemez. Oynayan olayın içindedir. Yoğunluğunu yaşayan da odur aslında. Ama kenarda, tribünde izlemek çok zor. Uçanla kaçandan söz edilmeyecek bir gün. Önemli olan 3 puandı. Galatasaray kötü, yürüyecek hali yok gibi safsatalara kanıp işi hafife alsalardı, oyundan böyle bir skor çıkmazdı. Bir de şu Serdar’ın direkten döneni gol olsa fark ikilense geriye kalan 18 dakikada şöyle arkamıza yaslanarak keyiflenseydik... İsteyen, vazgeçmeyen bir takımı izlemek keyif veriyor. Onur duyuyor insan böylesine yürekten bir savaş veren takımı gözlemlemekten ve onun bir tarafı olmaktan. Tüm takım bir hafta önceki Gençlerbirliği travmasını atlatmış, özellikle maçın ikinci yarısındaki kazanabileceğinin
farkındalığıyla Serdar Gürler, Halil’in önderliğinde maçı kopardı. Hepsini kutluyoruz. Teşekkürler.
Mehmet Demirtaş: Göztepe Doğanlar’a Galatasaray galibiyetiyle veda etti. Senelerce iç sahada oynayacağı maçlar için stat arayan Göztepe’ye ilaç olmuştu bu stat. Gerek Sakarya’da gerekse Manisa’da oynanan iç saha maçlarını eminim ki tüm cefakar taraftarlar hatırlıyordur. Bu stat Göztepe’ye yetecek bir stat değildi elbette. Fakat kendi stadına geçiş döneminde kurtarıcı niteliğindeydi. Çimler ve tribün koltukları ne acılara, ne sevinçlere, ne mutluluklara, ne hüzünlere şahit oldu. Böyle bir stat veda maçında galibiyeti hak etmişti. Göztepe artık senelerdir özlemini çektiği evine dönüyor.
Palut Göztepe’ye çok yakıştı
Gelelim maça. Maç boyunca mücadeleci oyununu Doğanlar çimlerinde sergilediler. Her oyuncu 2 kişilik oynadı. Önce Jerome, daha sonra müthiş bir kontra sonrası Halil, Galatasaray ağlarını sarstı. Rakibine karşı ön bölgede baskı kuran Göz Göz, defans arkasına attığı toplarla etkili olmayı denedi ve pozisyonlara girdi. Haftaiçi İlhan Hoca’yı ziyaret ettiğimde dersine nasıl çalıştığını çok iyi görmüştüm. Palut gerçekten Göztepe için büyük şans elbette Göztepe’de İlhan Hoca için. Takımın başına geçtiği günden itibaren tesislerde yatıp kalkıyor, gecesini gündüzünü Göztepe’nin başarısına ayırıyor. Bir kez daha kendisini takdir ettim. Galatasaray karşısında Göztepe farklı galip de gelebilirdi ancak maalesef Göztepe sahada hem Galatasaray hem de hakem Tokat’la mücadele etmek durumundaydı. Göztepe ne oynadığını bilen bir takım. Poko’nun sakatlığı sonrası rakiplerinin hatalarından yararlanıp kontra atağa çıkmada sorunlar yaşayan Göztepe, bu sorununu da çözmüş, belli. Palut’tan sonra takım kendine geldi. Oynattığı oyun kalitesiyle, Göztepe karakterini oyuna yansıttırmasıyla fark yaratıyorlar. İlhan Hoca sarı kırmızılı takımın başında 5 maç kazandı, 2 beraberlik 1 de yenilgi aldı. Sıradaki rakibi lider Sivasspor, buradan da puan ve puanlarla döneceklerine inancım tam.
Hak ettiler, kazandılar
Fatih Tanfer: Göztepe, Galatasaray karşısında kararlı, kazanma arzusu yüksek bir takım olarak sahada varlığını gösterdi. Doğru bir oyun planını isteği ve enerjisiyle birleştirince 3 puanı kazandı. Öncelikle İlhan Hoca’yı tebrik ederim. Galatasaray’ı doğru analiz etmiş. Hızlı oyuncuları Halil, Serdar, Jerome ile rakibinin yumuşak karnı olan defans merkezi ve beklerin arkasına atılan uzun toplarla yaptığı hücumlarda sonuç aldı. Halil’in golü hazırlanış ve sonuç bakımından bu yılın en güzel gollerinden biri olacaktır. Orta alanda Soner pas trafiğini harika yönetirken, Napoleoni hücuma dönük oyun anlayışı ve dikine mesafe katedip, arkadaşlarına pozisyonlar yarattı. Castro, her zamanki gibi agresif oyun yapısını maç boyunca devam ettirdi. Göztepe coşkulu, tempolu ve hızlı oynadı. Hakettiği 3 puanı aldı. En güzeli de büyük hatıraları olan Bornova Stadı’na galibiyetle veda etti.
Trajik yenilgi
Bülent Buda: İlk etkili atağın dakikası 24, ardından 33. dakikada Oğuz’un kafası çizgiden çıkarılıyor, o top dönüyor 35. dakikada gol oluyor. Denizli, o golde savruluyor, yalpalıyor, dağılıyor. Konuk Alanya’da o süreçte arkayı üçlüyor. Aissati, ikinci yarı tabela üçlenince oyuna alınıyor. Neden 45 dakika kulübede, Trabzon’da kötü mü oynamıştı? Oyun alanındaki futbolun niteliğine, skor tabelasına baktığımızda söylenecek tek söz, ‘Çok kötüydüler.’ Takımda iç saha sendromu var sanki. Sadece tek gerçek bir kez daha yineliyorum çok kötü oynadılar.
Fatih Tanfer: Denizlispor evinde Alanyspor karşısında 5-1 gibi farklı bir skor ile mağlup oldu ve şok yaşadı. Takım adına bütün olumsuzluklar bu maçta oldu. Sekiz dakikada üç gol yedi. İlk iki golü Alanyaspor’un defans oyuncusu Silva’nın atması enterasandı. Hücumda baskı yapamadı, önde topu tutamadı ve böylesine üzücü bir sonuç ortaya çıktı. Mehmet Özdilek maç sonrası, ‘Futbolcularımın bir kötü maç oynama hakları olsun’ dedi. Ben de katılıyorum ancak bir gerçek var ki Denizlispor’un iç saha zaafları devam ediyor ve kesinlikle bu problem çözülmelidir.
Mehmet Demirtaş: Trabzonspor’u yenen Denizlispor’un, aynı iştahlı oyununu Alanyaspor karşısında da sürdürmesini bekliyordum. İlk yarının ilk bölümlerinde Barrow-Rodallega-Sacko üçlüsü üzerinden atakları kurdular. Ceyhun Gülselam, Denizlispor’un golünü çizgiden çıkardı. Alanyaspor ilk golünü atana kadar ilk 45 dakikanın beraberlikle sonuçlanacağı kanaatindeydim. Fakat arka arkaya yenen 3 gol Denizlispor’u sarstı ve Horoz’un devreye 3 farklı mağlup girmesine sebep oldu. 78’de Musa’nın adrese teslim pasında Cisse, topu 4. kez ağlarla buluşturdu. Denizlisporlu Estupinan ve Alanyasporlu Onur Bulut’un karşılıklı golleri sonucu, karşılaşma 5-1 Alanya lehine sonuçlandı. Alanya gibi takımlara savunmada şans verirseniz biletinizi keser. Denizlispor’un defansı bugün dağınıktı. İyi bir oyun koyamadılar ortaya.
İyi oynadılar kazanamadılar
Bülent Buda: Sevgili Kerim, bu ligde deneyimlisin. Fair Play enayilik olarak algılanır bu kurtlar sofrasında. İlk yarıda iki tanesi (Okan, Muhammed) net etkili 10 girişim atak var, gol yok. Giresun’un o süreçte bir tane. O da savunmanın dalgınlığı. Yani ilk yarıda sergilenen futbolun niteliği hani o seyrinden keyif aldığımız rakibi şaşkına çeviren akışkan, pas oyunu skor tabelasına yansıtılamadı. İkinci yarıda Giresun’un daha baskılı, daha etkili arayışlar içinde olduğunu vurgulamalıyız. İlk yarıda pozisyon üretilip atılamayan gollerin ardından gelen gol rakibin ikramıydı. Şöyle 15-20 dakika daha skoru tutabilseydi, oyunu dengeleyebilseydi Giresun’dan 3 puanla dönebilirlerdi. Bu bağlamda 88. dakikada Erhan’ın köşeden çıkardığını anımsadığımızda skordaki eşitliğin ve bir puanın kazanç ve adil olduğunu söylemeliyiz. Bu arada unutmadan bu hafta zımba gibi bir takımla oynayacaklar. Kolay gelsin!
Mehmet Demirtaş: Altınordu, Giresunspor karşısında maçın ilk yarısında Muhammed Mert, Yasin, Anıl gibi isimleriyle pozisyona girdi. Ancak beklenen son vuruşları yapamadılar. Ben bu çocukların ligin ilk yarısının finalinde ve ligin ikinci yarısında daha iyi işlere imza atacağına inanıyorum. Son haftalarda bunun sinyallerini veriyorlar. Zorlu 90 dakikadan galibiyet çıkmadı belki fakat bu ligde her puanın ayrı bir önemi var.
Fatih Tanfer: Altınordu, ilk yarıda daha çok pozisyon buldu ve iyi oynadı. Ancak ne yazık ki üretilen pozisyonlar yine son vuruş eksikliği ile sonuçlandırılamadı. Maçın ikinci yarısında işler değişti. Giresun kendine geldi. Altınordu’nun etkisini kırdılar. Maçın son bölümünde Erhan’ın müthiş oyunu ile 1 puan deplasmadan aldılar. Böylesi kritik durumlarda alınan bu puanlar çok önemlidir. Bana göre Altınordu için büyük kazanım.
Balıkesir nihayet patladı
Bülent Buda: Çok değerli bir galibiyet. Glumac’ın yokluğu nedeniyle doğru ve akılcı dizilişe dönüş. Bir süre sonra Doğa’yı alanda görme, izleme keyfi. Anıl’ın karşı kaleye yakın oynamasının getirdiği gol üretimi. Eşitlik golüne kadar iki kale arasında mekik dokuyor top. Bu arada ikinci yarı başı Hodzic hamlesi. Oyunun bitimine kadar Hodzic etkisiz. Tüm izleyeni esneten zaman diliminde günün öne çıkan ismi Okan’dan birinci sınıf eylemler ile Mrsic’e gönderdiği harika pas. Ve Mrsic’in sıradışı tekniği, yüksek gelen topu sol ayağıyla yumuşatıp ancak büyük liglerde izleyebileceğiniz kusursuz bir sağ dokunuş. Golün ardından Ramazan Hoca onca deneyimine karşın, yürekli duruşu yalpalıyor. Takoz gibi Anıl’ı dışarı, savunmacı Cenk’i içeri alarak takımı bütünüyle Vukovic’in önüne yaslıyor. İyi ki kalede o yürekli profesyonel var. Oysa ikiden sonra üçüncünün gelmesi olasıydı. Son bir şey, Otoo eski oyun düzeyine ulaşırsa Ekol Hastaneleri Balıkesirspor, Play Off’un içine girer.
Fatih Tanfer: Balıkesirspor, karşılaşmanın 4. dakikasında Anıl’la 1-0 öne geçti. 6. dakikada top direkten dönmeseydi durum 2-0 olacaktı. Sonrası müthiş seyircisinden destek alan Eskişehir, eşitliği buldu. Takımda herkes koştu. Maçın son bölümünde Eskişehir hücumcuları ile Vukovic arasındaki büyük mücadeleyi Vukovic kazandı. Mrsic’in golü de tam bir usta işiydi.
Akigo, bu oyun yetersiz
Bülent Buda: Sevgili Mehmet Hocam; 4 kişilik savunmanızda kalede Gökhan’ı da eklersek bir tek sol ayağını iyi kullanan yok. Sevgili Altıparmak, epeydir Musa Sinan kulübede görev bekliyor. Alperen sağdan basmıyor. Pek de istekli görünmüyor. O zaman çekin Vrsayevic’i sağ beke, alın Musa Sinan’ı sol beke. İki kanattan da bassın ve işlesin takım. Bir de Çekdar Orhan, niye hep 70. dakikada oyuna giriyor? Niye ilk 11’de değil? Kendi alanınızda oynuyorsunuz, enerjiye gereksiniminiz var. Deneyimlilerden üretim umuyorsunuz ama onların da günümüz saha kapışmalarına güçleri yetmiyor. 16 hafta sonunda kayıp 21 puan. İyi ki Hatay dışında tüm takımlar puan kaybediyor da altındakilerden kopmalar olmuyor. Size bu ligi anlatacak değilim. Maç öncesi şöyleşinizde ‘Bu lig ikinci yarıda gerçek kimliğine ulaşır, esas kapışma ligin ikinci yarısındadır’ dediniz. Elbette öyledir, yılların deneyimlisi sizsiniz. Peki, sizce o ikinci yarıdaki büyük kapışmayı elinizdeki varolan potansiyel karşılayabilir mi?
Fatih Tanfer: Boluspor ile evinde berabere kalıp yine çok önemli iki puan bıraktı Akhisarspor. Boluspor karşısında takım halinde kötü ve düşük tempoda oynadılar. Hücumda hareketsiz ve statik kaldılar. Üçüncü sırada olmanız sizin başarınız değil. Rakiplerinizin kaybettiği inanılmaz puan kayıpları. Umarım öncelikle Keçiören deplasmanından puanlarla dönülür ve devre arasında gerekenler yapılır.
Yenilmezler ordusu
Bülent Buda: Ligin başında birisi çıkıp 16 haftanın sonunda sıralamada ikinci oluruz deseydi muhtemelen dayak yerdi. Mucize denilebilir ama değil. Çalışan, isteyen, vazgeçmeyen, yarışan öne geçer. Mesele budur. Premier Lig’deki Leicester City’ye benzetiyorum Ekol Göz Menemenspor’u. Peki Çağlar Söyüncü kim? O da Ercan tabii. O ikinci goldeki asist nasıl bir şeydi. 80 metrelik pas ve Ali Özgün. Her hafta üstüne koyarak usta golcü olma yolunda. Hikayesi yazılacak goller vardır, Mustafa’nın ki de öyleydi. O nasıl bir sol vuruş. O nasıl bir gol. Ben de solaktım. Mustafa’nın golünü görünce kendimden utandım. Bugünü Hüseyin’de solusun isterdim. Çok iyi bir düzey yakaladı. Ne denirse densin, yokluğu hissedildi. Evet 10 hafta yenilmezlik. Alttan tırmana tırmana, aheste ve sağlam adımlarla zirveye doğru.
Fatih Tanfer: Menemen, Bursaspor’u yendi ve lig ikinciliğine yerleşti. Yenik duruma düştü ve her zamanki gibi asla mağlubiyeti kabul etmeyen bir oyun anlayışı ile oynadı. Çeçenoğlu’nun şahane golüyle beraberliği yakaladı. Taşkın orta alanı iyi organize ediyor. Haftalardır Selmani, Ali Keten, Alberk iyi oynuyor. Canberk’de her geçen gün daha iyi oynuyor. İkinci golde Ercan’ın Ali Özgün’e attığı pas harikaydı. Bunun adı mucize falan değil. Bunun adı disiplinli oyun ve inanmışlığın sonucudur. Menemenli de takımıyla gurur duymalıdır.
Mehmet Demirtaş: Ülke futbolunun Menemenspor gibi yeni bir markası var. Her maç kendini daha fazla geliştiren bir takım. Özellikle Cenk Hoca’yla yakalanan çıkış tüm hızıyla sürüyor. İzmir’e, Türkiye’ye yeni bir soluk getirdiler. İlk yarıda rakiplerini kendi sahalarında kabul ettiler. Kolay değil rakip Bursa. Orta alanda kaptan Taşkın’ın ateşleyici gücü, Mustafa Çeçenoğlu’nun ve Ali Özgün’ün hücuma ve skora katkıları maçı Menemenspor’a getirdi. İkinci yarı attıklarından çok daha fazlasını kaçırdılar. Kaleci Çağlar’ın kilidini açmak biraz zamanlarını alsa da maç disiplininden kopmadılar ve galip gelmeyi başardılar. Başta Cenk Hoca ve ekibini, ardından tüm futbolcuları tebrik ediyorum. Yolunuz açık olsun çocuklar.
İşte büyük Altay bu
Bülent Buda: Çok değerli bir galibiyet. Leandrinho golle devam ediyor. Gerçek kimliğine dönüşünün sinyallerini verdi. Marco, iki haneli gollerine dönüş yaptı. Adamu İbrahim orta alanda çalışkan, savaşan bir adam. Yılmaz giderek özgüven kazanıp iyileşiyor. Savunma bütünüyle yürekten oynuyor. Erhan Kartal öne çıkan savaşçı. Fark iki oldu, oyuna hamleler geliyor. Zamanla örtüşen yerinde seçimler. Bu bağlamda eğer Kappel’i içeri alıyorsanız ardından Tatos’u da alacaksınız ki Kappel işlesin. Aklıma gelmişken, Tatos’un bir sorunu mu var? Ya da Tatos sorunlu mu? Ya da kimilerine sevimsiz mi geliyor? Her neyse bu bizim işimiz değil merak işte. İki maç 6 puan iyi geldi. Haftaya üç maç 9 olursa ballı kaymaklı bir ilk yarı dinlencesi ve de umutla girilen yeni yıl. Şimdiden kutlu olsun...
Fatih Tanfer: Ali Tandoğan göreve geldi. Ara transfer başlamadan 3 yeni transfer yaptı. Leandrinho, Alhassan ve Yılmaz’a şans verdi. Gördük ki bu genç yetenekler Altay’a güç kattı ve büyük eksiklikleri giderdi. Oyun karakteri değişti. Erzurum’da Marco, ben buradayım merak etmeyin dedi. Takım olarak doğru oynayan bir Altay, Erzurum’da 3 puanı aldı ve tırmanışını sürdürdü. Bu hafta evinde Giresun maçından da 3 puanla ayrılırsa ikinci yarıda bambaşka bir Altay izleyeceğiz.
Mehmet Demirtaş: Altay, Ali Tandoğan önderliğinde çıktığı 2. maçta da gülen taraf oldu. Sezon başından beri kıpırdanması beklenen 2 hücum oyuncusu Marco ve Leandrinho bu maçta sahne aldı. Önce karşılaşmanın başında fırsatçılığını konuşturan Leandrinho attığı gol ile Altay’ı öne geçirdi. Ardından Pote eşitliği getiren golü attı. Yaklaşık 10 dakika içinde Leandrinho ve Marco’nun iki kafa vuruşu sonrası Altay yeniden öne geçti. 54’te Marco karşı karşıya sevdiği pozisyonlardan birisini yakaladı. Yılmaz’ın akıllı pasını golle sonuçlandıran Marco, eski günlerine ‘Merhaba’ dedi. Bu 2 oyuncunun performansı iyi olursa Altay da iyi oluyor. Marco ve Leandriho, Tandoğan ile birlikte bu lige damga vuracak o belli. Erzurum gibi soğuk bir deplasmanda gelen 3 puan harika bir zaferdir ve asla tesadüf değildir. Yaşanan kan değişimi takımı pozitif yönde etkiledi. Çok iyi oynayan Altay, maçı kazanmayı sonuna kadar hak etti. Bir tebrik de Ali Tandoğan’a.