Yakalandığı hastalık 'ucube'ye dönüştürdü! Çocukları aç kalmasın diye bakın ne yaptı
29.04.2023 - 15:48 | Son Güncellenme:
'Hayatının aşkı'nı kaybedip 4 çocukla ortada kaldığında gencecik bir kadındı. Hemşirelik yaparak evini geçindiriyordu. Ancak vücudunda kocası öldükten sonra başlayan garip ağrılar vardı. Elleri, ayakları, yüzü gitgide büyüyordu. Dış görüntüsü nedeniyle işten de atılınca çok çaresiz kaldı. Hastalığı yüzünden bambaşka birine dönüşen ve 'ucube' olmayı dahi kabul eden hemşirenin yaptıkları 'pes' dedirtecek cinsten.
Derleyen: Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr - Gözlerini yoksul bir ailede dünyaya açan Mary Ann Webster, 1874 yılında Londra'da doğdu. Çocukluğundan beri en büyük hayali kalabalık ve mutlu bir aileye sahip olmaktı. Genç yaşında hemşireliğe başlayan Webster, kısa bir süre sonra 'hayatımın aşkı' dediği Thomas Bevan ile evlendi ve eşinin soyadını aldı. Bu evlilikten tam 4 çocuk dünyaya getiren Mary Ann Bevan, henüz 30'lu yaşlarındayken bedeninde tuhaf ağrılar hissetmeye başladı.
Özellikle baş bölgesinde şiddetli ağrılar çekmeye başlayan kadın büyük bir korkuya kapıldı. Yaşadığı sıkıntının çözümü için hastane hastane gezen Bevan, çektiği ağrılara bir cevap arasa da o dönemde çaresi henüz bulunamamış bir hastalığa sahipti. Tedavi için tüm umudunu yitiren Bevan, ağrılarıyla yaşamayı seçti. Ancak hayatın ona kötü sürprizleri vardı. Bir yandan korkunç ağrılarla hayatını devam ettirmeye çalışan Bevan, kısa bir süre sonra eşini kaybetti. Kocasının ölümünden sonra ağrıları dayanılmaz bir hale evrilen kadın, bedeninde bazı ani değişiklikler olduğunu fark etti.
PODYUMA ÇIKTIĞINDA HERKES DALGA GEÇTİ
Güzelliğiyle birçok kişinin başını döndüren Mary Ann Bevan giderek başka bir insana dönüşmeye başlamıştı. Yüzünde, ellerinde ve ayaklarında büyümeler meydana gelmeye başlamıştı. Üstelik bu büyümeler öylesine hızlı gerçekleşiyordu ki çok kısa bir zaman içinde adeta bambaşka birine dönüşmüştü. Fiziksel görüntüsünün hızla değişmesi önce işini kaybetmesine sebep oldu. Ancak eşini kaybeden, 4 çocuğuyla birlikte işsiz ve hasta bir şekilde ortada kalan Bevan pes etmedi.
Yıllarca hemşirelik yapmış olan Bevan görüntüsünden dolayı işten çıkarılmış olmasına çözümler ararken bir gün bir ilana rastladı. İlanda 'Dünyanın en çirkin kadını'nın seçileceği bir yarışma vardı. İlanı gören Bevan çoktan kararını vermişti. 'Dünyanın en çirkin kadını' yarışmasını kazanacak ve aldığı ödülle birlikte çocuklarına daha rahat bakacaktı.
Dünyanın belki de en onur kırıcı ve adı üstünde 'çirkin' yarışmasına katılan Bevan, podyuma çıktığında beklediğinden de kötü bir tabloyla karşı karşıyaydı. Etrafındaki herkes görüntüsünden ötürü ona gülüyor, kendilerince komik olan şakalar yapıyordu. Etrafındakilerin davranışlarından rahatsız olsa da Bevan için bunların aslında hiçbir önemi yoktu. O sadece birinci olmak ve kazanacağı ödülle çocuklarının geleceğini kurtarmak istiyordu.
250 ADAY ARASINDAN BİRİNCİ SEÇİLDİ
Yaklaşık 250 adayı geride bırakan Mary Anne Bevan, yarışmanın kazananı oldu. Artık başta Londra olmak üzere herkes onu 'Dünyanın en çirkin kadını' olarak tanıyordu. Bu unvanı sırf çocuklarına bakabilmek için elde eden Bevan, hakkında söylenen hiçbir sözle ilgilenmiyordu. İstediğini elde etmiş, büyük ödülü kazanmıştı. Üstelik bu ödülü kazanmasıyla birlikte sahip olduğu 'çirkin' unvan sayesinde bir işe bile girmişti. Bevan'ın 'çirkin' hikâyesi aslında yeni başlıyordu.
'UCUBE' OLMAYI KENDİ SEÇTİ
Yarışmayı kazanan Bevan'a kısa bir süre sonra onun ününü duyan biri tarafından 1920 yılında ABD'de faaliyet gösteren Coney Island Eğlence Merkezi'nden sirkte çalışması için iş teklifi geldi. Bevan bu teklifi hiç düşünmeden kabul etti. Fedakar anne bu kararla, dönemin güzellik algısına uymadığı düşünülen, kendilerince tuhaf görünümlü olduklarına inanılan bıyıklı ve sakallı kadınların, cücelerin, devlerin ve yapışık ikizlerin bulunduğu bir ucube gösterisinin yepyeni gülünecek malzemesi olmayı kendi elleriyle seçmiş oldu.
HİÇBİR ZAMAN HALİNDEN ŞİKÂYETÇİ OLMADI
Uzun hem de çok uzun yıllar boyunca bu ucube gösterisinde yer alan Bevan, kazandığı paralarla çocuklarının bakımını üstlendi. Bu süre boyunca hiçbir zaman halinden şikâyetçi olmadı, tam tersi kendi parasını kazanabildiği ve bu parayla çocuklarına bakabildiği için mutluydu. Hayatını bu şekilde devam ettiren Bevan öldüğünde henüz 59 yaşındaydı. Ardında bıraktığı 4 çocuğu ise her zaman onunla övündü. Çünkü o her şeyden önce güçlü bir kadındı ve gerçekleri görebilecek kadar güzel yürekli olan her çocuk böyle bir kadının evladı olmaktan gurur duyardı.
BAMBAŞKA BİR İNSANA DÖNÜŞTÜREN HASTALIK
Yaşamı boyunca hastalığına teşhis konulamayan ve hayatını neredeyse tepetaklak eden bu hastalığın ne olduğu uzun bir süre merak konusu olmaya devam etti. Bevan'ın hastalığı şimdilerde tedavisi olan ancak o yıllarda teşhis edilemeyecek kadar nadir görülen bir hastalık olan 'akromegali'ydi.
Akromegali, hipofiz bezinde görülen rahatsızlıklarından biri olarak biliniyor. Büyüme hormonlarının aşırı üretiminden kaynaklanan bu hormon hastalığı vücutta kemik, iç organ ve yumuşak doku büyümesine yol açan bir nöroendokrin bir bozukluk olarak tanımlanıyor.
Mary Ann Bevan'ın yaşamı boyunca 'ucube' olmak dışında belki de başka seçeneği hiç olmadı. O, dış görünüşünü bir alay konusu haline getirmeye çalışanlara izin vererek çocuklarını büyüttü ve 'Tarihin en güçlü kadınları' listesine adını altın harflerle yazdırdı.
