19.01.2023 - 06:58 | Son Güncellenme:
Derleyen: Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr - Tarih boyunca devam eden dünya dışı yaşam arayışı, 20'nci yüzyılın sonlarında teknolojinin giderek gelişmesiyle birlikte Batılı bilim insanları arasında büyük bir heyecan yaratıyordu. 1960'lı yıllarda uzaylıların var olup olmadığını merak eden ve bu yönde araştırmalar yapan bilim insanları, uzak bir uygarlığın dünya ile nasıl temasa geçebileceğinin üzerinde durmaya başladı. Olası bir teması tespit etmek adına radyo sinyallerini kullanmaya karar veren ABD'li bilim insanları, radyo yayınlarını aramak ve gökyüzünü taramak için Ohio kırsalındaki devasa radyo teleskobu 'Big Ear'ı (Büyük Kulak) araştırmalarına dahil etti. 1977 tarihinde yaşanan bir olaydan sonra hiçbir şey aynı kalmadı. Bir yaz gecesi radyo teleskobunun yakaladığı şaşırtıcı sinyal tam 46 yıl boyunca hiçbir kimse tarafından çözülemedi.
GÖRDÜKLERİNE İNANAMADI
Takvimler 15 Ağustos 1977'yi gösteriyordu. Bir yaz gecesinde ABD'deki Ohio Eyalet Üniversitesi'de profesör olarak görev yapan Jerry R. Ehman, saatlerce çalıştığı için kendini oldukça yorgun hissediyordu. 'Dünya Dışı Akıllı Yaşam Araştırma'sında (SETI) gönüllü olarak çalışan Ehman'ın görevi uzaylıların varlığını kanıtlamak için bilgisayar çıktılarını gözden geçirmekti.
Her zamanki gibi bilgisayar çıktılarını detaylıca inceleyen Ehman, daha önceki kağıtlarda hiçbir fark etmediği önemli bir detayla karşılaştı. Gözlüklerini takıp kağıda daha yakından bakan Ehman şaşkındı. Çünkü daha önce hiç böyle bir şeyle karşı karşıya gelmemişti. Bulduğu şey, tarih boyunca devam eden dünya dışı yaşam arayışını önemli ölçüde etkileyecekti ancak o anda profesör tüm bunlardan habersizdi. Şaşkınlığı dakikalarca devam eden profesör en sonunda kararını verdi.
'6EQUJ5'İ GÖRÜNCE 'VAY CANINA!' DEDİ
Karşısındaki kağıtta yer alan sekansı çözmek için eline kırmızı bir kalem alan Ehman, 2 rakam ve 4 harften oluşan bir diziyi daire içine aldı ve sayfanın hemen soluna "Wow!" (Vay canına!) şeklinde bir not düştü.
Profesör şaşkındı. 1'lerin, 4'lerin, 3'lerin ağırlıkta olduğu çıktıda açık açık '6EQUJ5' yazıyordu. Alt alta gelen bu sayı ve harflere bir süre anlam veremeyen Ehman'ın kafasında birçok soru işareti vardı.
Bu mesaj uzaydan kim ya da kimler tarafından gönderilmişti? Bu bir tesadüf müydü yoksa aslında sanılanın aksine çok daha derin anlamlar barındıran gizli bir mesaj mıydı? Ehman'ın düştüğü not sebebiyle yıllar içinde 'Wow! signal' (Vay canına! sinyali) olarak anılacak olan bu sinyal bir uydudan mı yoksa o anda gökyüzündeki bir uçaktan mı gelmişti?
UZAYLILAR MI GÖNDERDİ?
Ehman'ın kafasında bu soru işaretleri her geçen gün daha da büyümeye başladı. O gece yaşananlar bilim insanları tarafından da şaşkınlıkla karşılandı. Bilim insanlarına göre bulunan şey pek de kolay açıklanabilir bir şey değildi. Birçok teoriyi tek tek eleyen bilim insanlarına bu sinyalin uzaylılar tarafından gönderilmiş olabileceği belirtilse de eldeki kanıtlar ve mevcut teknoloji henüz bu teoriyi kanıtlamak için yeterli değildi.
Sinyalin uzaylılar tarafından gönderilip gönderilmediği en büyük merak konusuydu. Florida'daki St. Petersburg College'ta görev yapan bilim insanları, profesör Jerry R. Ehman tarafından keşfedilen ve 72 saniye süren sinyalin kaynağını saptamak için kapsamlı bir araştırma başlattı. Ekipte yer alan profesör Antonio Paris, sinyalin uzaylılardan gelmediğine neredeyse emindi. Profesör Paris, sinyalin 'Vay canına!'nın keşfinden sadece bir gün önce dünyaya yakın bir noktadan geçen iki asteroidden geldiğine inanıyordu.
'Vay canına!' sinyali günümüzde 46 yıldır NASA'nın dünya dışı yaşam arayışı için başlattığı SETI projesindeki en güçlü sinyal adayı olarak görülüyor.
'İLETİŞİM KURMAK NEREDEYSE İMKÂNSIZ'
Sinyalin keşfinden neredeyse yarım asır sonra amatör bir astrofizikçi olan Alberto Caballero, sinyalin gizemini çözmek için Avrupa Uzay Ajansı'nın (ESA) Gaia Uzay Gözlemevi tarafından toplanan verileri inceledi. Caballero, sinyalin geldiği tahmin edilen bölgede '2MASS 19281982-2640123' olarak adlandırılan ve Güneş ile neredeyse aynı sıcaklığa, genişliğe ve parlaklığa sahip bir nesnenin yer aldığını fark etti. Caballero, gözleminden sonra Güneş'e çok benzer bir yıldız bulduğunu kanıtlamak için var gücüyle çalıştı. Astrofizikçinin araştırması sırasında odaklandığı tek şey dünyadakine benzer bir yaşam şekliydi.
Ancak Caballero'nun 'Vay canına!' sinyalinden yola çıkarak bulduğu yıldız, Dünya'ya çok uzak olduğu için bölgede yaşayan olası bir medeniyetle iletişim kurmanın zor, neredeyse imkânsız olduğunu söyledi. Yine de Caballero, yıldızın etrafındaki öte gezegenlere yönelik gözlemler yapmak için bu bölgenin çok uygun bir yer olabileceğini düşündü.
'SEÇENEKLERİ DARALTMANIN BİR YOLUNU BULMALIYIZ'
Massachusetts'teki Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi'nde SETI projesi üzerine çalışan Dr. Rebecca Charbonneau ise Alberto Caballero'nun elde ettiği bulguları şu şekilde yorumladı:
"Bence bulunan bu şey kesinlikle denemeye değer çünkü tüm kaynaklarımızı ve fikrimizi ilginç olduğunu düşündüğümüz şeylere yönlendirmek istiyoruz. Galakside milyarlarca yıldız var ve seçenekleri daraltmanın bir yolunu bulmalıyız."