DünyaUV ışınları gösterdi! 1750 yıllık İncil'in kayıp parçaları bulundu

UV ışınları gösterdi! 1750 yıllık İncil'in kayıp parçaları bulundu

12.04.2023 - 11:24 | Son Güncellenme:

Bilim insanları 1750 önce yazılan İncil'in kayıp bir parçasını UV ışınları kullanarak ortaya çıkardı.

UV ışınları gösterdi 1750 yıllık İncilin kayıp parçaları bulundu

Yaklaşık 1300 yıl önce Filistin'de bir katip, üzerinde Süryanice metin yazılı bir İncil bölümünü sayfayı yeniden kullanabilmek için sildi. O dönemde çölde parşömen bulmak çok zordu ve kaynakları uzun süre kullanabilmelerinin tek yolu buydu.

Haberin Devamı

Neyse ki Avusturya Bilimler Akademisi'nden Ortaçağ uzmanı Grigory Kessel ve ekibi, ultraviyole ışıkla yaptıkları incelemeler sayesinde bu silinmiş metni ortaya çıkarmayı başardı.

12. BÖLÜM DETAYI

Hakemli bilimsel dergi New Testament Studies'de yakın zamanda yayınlanan makalede kayıp bölümün ayrıntıları aktarılıyor.
Buna göre silinen metin, Yeni Ahit'in eski Süryanice versiyonunun parçalarını içeriyordu ve Matta İncili’nin 12. bölümünün bir yorumuydu.

Yeni keşifle birlikte metin, İncil'in erken Süryanice çevirisini içerdiği ve bugün halen var olduğu bilinen 4 metinden biri oldu.

İlk kez 1750 yıl önce, MS üçüncü yüzyılda çevrildiği bilinen metin, 6. yüzyılda bu parşömen üzerine kopyalanmıştı.

Ancak Filistinli katip, metni 8. yüzyılda silmiş ve üzerine başka bir yazı yazmıştı.

Haberin Devamı

Kessel, "Yakın zamana kadar, İncillerin eski Süryanice çevirisini içeren yalnızca iki el yazması biliniyordu" diye konuştu.

VATİKAN KÜTÜPHANESİNDE BULUNDU

Bunlardan biri halihazırda Birleşik Krallık'taki British Library'de tutuluyor. Bir diğeri Mısır'daki Sina Dağı'nda yer alan St. Catherine Manastırı'nda keşfedilmişti.

Üçüncü el yazmasından parçalar yakın zamanda "Sina Palimpsests Projesi" sırasında ortaya çıkarılmıştı. Sonuncu parçayı da Kessel, Vatikan Kütüphanesi'nde buldu.

Avusturya Bilimler Akademisi Ortaçağ Araştırmaları Enstitüsü müdürü Claudia Rapp, keşfin bir diğer önemli yönünü şöyle açıkladı:

'Bu keşif, modern dijital teknolojiler ve temel araştırmalar arasındaki etkileşimin Ortaçağ el yazmaları söz konusu olduğunda ne kadar verimli ve önemli olabileceğini kanıtlıyor'