DünyaUkrayna savaşı nedeniyle Almanya Başbakanı baskı altında

Ukrayna savaşı nedeniyle Almanya Başbakanı baskı altında

23.04.2022 - 16:58 | Son Güncellenme:

Almanya'nın Ukrayna savaşındaki temkinli tutumu Başbakan Scholz'u eleştirilerin odağına oturttu. Muhalefetten Hristiyan Birlik, haftaya meclise getirmeyi planladığı önergeyle koalisyonda çatlak yaratmayı hedefliyor.

Ukrayna savaşı nedeniyle Almanya Başbakanı baskı altında

Ukrayna savaşındaki temkinli tutumu nedeniyle son haftalarda muhalefet, Sosyal Demokrat Parti'li (SPD) Başbakan Olaf Scholz'u sert biçimde hedef alıyordu. Şimdi onlara, koalisyon ortağı Hür Demokrat Parti (FDP) ile Yeşiller de eklendi.

Haberin Devamı

Scholz'u eleştirilerin hedefi haline getiren, Ukrayna'ya ağır silahlar gönderilmesine yanaşmaması. Ana muhalefeti oluşturan Hristiyan Birlik (CDU/CSU) ittifakı, 16 yıl boyunca ülkeyi yönetmemiş gibi Rusya'ya özellikle enerji alanındaki bağımlılıktan şimdiki Başbakan Scholz ile partisi SPD'yi sorumlu tutuyor.

Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) Genel Başkanı Friedrich Merz ve ekibi, Başbakan Scholz üzerindeki baskıyı gün geçtikçe artıyor. CDU ve Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) partilerinin oluşturduğu Hristiyan Birlik Meclis Grup Başkan Yardımcısı Johann Wadephul, eleştirinin dozunu daha da artırarak, Başbakan Scholz'un Ukrayna'ya ağır silahlar gönderme kararı almaması halinde haftaya parlamentoya bu konuda önerge sunacaklarını ve açık oylamayla önergenin çoğunluğu sağlayacağından emin olduklarını savundu. Wadephul'un hesaplarına göre, CDU/CSU'nun 197 vekiline ilaveten hükümet ortağı Yeşiller ile Hür Demokratlar da Ukrayna'ya ağır silahlar yollanmasına ilişkin önergeye destek verecek ve böylece 736 koltuklu mecliste 407 kabul oyuyla önerge başarılı olacak.

Haberin Devamı

MUHALEFETİN HEDEFİ HÜKÜMETTE ÇATLAK YARATMAK

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Rusya'nın Ukrayna'ya savaş açmasından birkaç gün sonra, ülkesinin onlarca yıldır izlediği pasif dış politikayı radikal şekilde değiştirmiş ve Ukrayna'ya silah gönderileceğini duyurmuştu. Scholz, Almanya ordusundaki eksikliklerin tamamlanması için 100 milyar euro ilave savunma bütçesi ayrılacağını da açıklamıştı.

Ukrayna savaşı nedeniyle Almanya Başbakanı baskı altında

Bu durum, Merkel dönemini kapatıp kendini yeniden bulmayı hedefleyen, seçimlerde yaşadığı hezimetle muhalefete düşen Hristiyan Birlik'te varoluş krizi yarattı, hükümetin izlediği ve izlenecek en makul çizgi olarak görülen politikayı desteklemekten başka şansı kalmadı. Ve muhalefet, muhalefet yapamadı. Şimdiyse SPD, Yeşiller ve FDP'den oluşan koalisyon hükümeti Ukrayna'ya ağır silah vermeyi reddederek, bunun nedenlerini kamuoyuna açıklayamayarak muhalefetin eline koz vermiş oldu. Muhalefet de atağa geçti.

Ordunun içinde bulunduğu durumdan Hristiyan Birlik sorumlu
Oysa Almanya'da ordunun içinde bulunduğu kötü durumdan Hristiyan Birlik sorumlu. Askerlik hizmetinin kaldırıldığı, orduda radikal tasarruf önlemlerine gidildiği Merkel'in başbakanlığında kurulan hükümetler döneminde Savunma Bakanlığı hep Hristiyan Birlik'in elindeydi. Ayrıca yıldan yıla savunmaya ayrılan bütçe de NATO'nun öngördüğü oranın altında kalmıştı.

Haberin Devamı

Şimdi ise Hristiyan Birlik bunu unutmuş görünüyor, Almanya'nın kendi envanterinden Ukrayna'ya ağır silah vermesi için bastırıyor. Ancak askeri kaynaklar Almanya'nın yeterli ağır araç ve silahı olmadığını ve Ukrayna güçlerinin kullanabildiği silahların zaten gönderilmiş olduğunu belirtiyor.

MERKEL'İN TUTUMU

Ukrayna savaşı nedeniyle Almanya Başbakanı baskı altında

Hristiyan Birlik'in görmezden geldiği bir diğer nokta da 2008'de Budapeşte'de yapılan NATO zirvesinde Ukrayna ve Gürcistan'ın NATO'ya alınmasını Merkel'in reddetmesi. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy geçen günlerde bunu Almanya'ya bir kez daha hatırlatarak, ülkesinde yaşanan sivil kayıplarını göstermek amacıyla Merkel'i davet etti. Budapeşte zirvesinden sadece üç ay sonra ise Rusya Gürcistan'a girmişti.

Haberin Devamı

2014'te Kırım'ın ilhakı sonrasında da Ukrayna'ya silah verilmesine karşı çıkanların başında yine Almanya geldi. Dönemin Merkel hükümeti, sonraki süreçte de Ukrayna'yı devre dışı bırakarak Rus doğal gazının Baltık Denizi üzerinden Almanya'ya getirilmesini sağlayan Kuzey Akım 2'nin düğmesine bastı.

Şimdi ise Hristiyan Birlik, Rusya politikasından, Sosyal Demokratları sorumlu tutuyor. Sosyal Demokrat Partili eski başbakan Gerhard Schröder başta olmak üzere kimi lider kadrolarının Moskova ile yakınlığı parti tarafından da inkar edilmiyor, aksine parti yönetimi söz konusu eski kadrolarıyla arasına uzun süredir mesafe koyup, eleştiriyor.

Ukrayna'nın Berlin Büyükelçisi Andriy Melnik'in Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier'i "Rusya ile örümcek ağı gibi" yakın ilişkiler kurmakla suçlaması ve ardından Sosyal Demokrat Parti kökenli Steinmeier'in Ukrayna'ya yapacağı ziyaretin Kiev yönetimi tarafından istenmemesi ile partiye yönelik olumsuz algı daha da perçinlendi.

Haberin Devamı

Ayrıca, ülkenin kuzeyindeki Mecklenburg-Vorpommern eyaletinin SPD'li Başbakanı Manuela Schwesig de Rus doğal gazı alımının ABD yaptırımları kapsamına girmeden sağlanması için kurulan bir vakıf nedeniyle eleştirilerin odağında ve Hristiyan Birlik istifa etmesi için bastırıyor.

Ukrayna savaşı nedeniyle Almanya Başbakanı baskı altında

ÜÇ VEKİLİN UKRAYNA ZİYARETİ

Nisan ayı ortasında Almanya Federal Meclisi'nin üç önemli üyesi Ukrayna'yı ziyaret etti. Meclis Avrupa Birliği İlişkileri Komisyonu Başkanı Yeşiller partili Anton Hofreiter, Savunma Komisyonu Başkanı FDP'li Marie-Agnes Strack-Zimmermann ve Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı SPD'li Michael Roth 12 Nisan'da Ukrayna'ya sürpriz bir ziyaret yaptı ve akabinde gazetecilerle arka plana dair kapalı bir görüşme düzenlediler.

Görüşmede verilen bilgiler o kadar çarpıcıydı ki gizliliğe rağmen bazıları dışarıya sızdı. Ayrı partilerden olan üç temsilcinin söylediği en çarpıcı detay, Ukrayna'ya gitmelerinin önüne sorumlu Alman birimlerce epey engeller çıkarıldığını söylemeleriydi. Bir diğer ilginç bilgiyse, Batılı ülkelerin isteğiyle ABD'nin bütün dünyada el altından eski Sovyet üretimi, hâlâ kullanılabilen silahlar ve teçhizat aradığıydı. Eski Sovyet yapımı olmasının nedeniyse Ukrayna güçlerinin bu araç ve silahları tanıması ve aylar sürecek eğitim ve alt yapı gerekmeden kullanmaya başlayabilecek olması. Alman vekiller, bunun için Güney Amerika'ya bile bakıldığını aktardı.

UKRAYNA HANGİ SİLAHLARI İSTİYOR?

Ukrayna ise haftalardır tank, topçu bataryası, savaş uçakları, helikopterleri ve gemilerinin sayıldığı ağır silahlar verilmesi yönünde Almanya ve diğer ülkeler üzerindeki baskıyı yapmayı sürdürüyor. Çekya dışında başka hiçbir NATO ülkesi ağır silah vermediği halde Almanya sanki vermeyi reddeden tek ülkeymiş izlenimi hâkim.

Ancak ağır silah kararında düğümün çözüleceği yer ise başbakanlık. Başbakan Scholz'un partisinde son yıllarda gidişata yön veren ve başbakanlıkta ağırlığı bulunan sol kanat ağır silah yollanmasına karşı. Baskılar üzerine ağır silah yerine, para desteği verilerek Ukrayna'nın piyasalardan ihtiyacı olan silahları kendisinin temin etmesi noktasında SPD yönetimi nihayet mutabık olduysa da bunun da prosedürünün aylarca sürebileceği belirtiliyor.

Eleştirel seslerin yükselmesini frenlemek için Başbakan Scholz Ukrayna'ya 2 milyar euro daha ek yardım verileceğini duyurdu. Bunun 1 milyon 400 bin euroluk kısmıyla Ukrayna'nın doğrudan piyasalardan silah satın alması, 400 milyon euronun da Ukrayna için ihtiyaç duyduğu silahı temin eden Avrupa Barış Fonu'na (EFP) aktarılması öngörülüyor. Almanya daha önce de Ukrayna'ya silah yardımında bulundu.

Almanya, Slovenya'nın Rus malı S-300 hava savunma sistemini Ukrayna'ya vermesine müteakip Hollanda ve ABD ile birlikte ülkede Patriot konuşlandırmayı planlıyor. Böylece AB ve NATO'nun hava sahasının korunması hedefleniyor. Ayrıca Alman basınında çıkan haberlere göre Slovenya'nın Ukrayna'ya, Ukrayna güçlerinin kullanmakta olduğu T72 tankı vereceği, bunun karşılığında da Almanya'dan zırhlı araç alacağı belirtiliyor. Almanya ayrıca diğer NATO ülkeleriyle işbirliği için de katkı sunuyor, Hollanda'nın vereceği tanksavarların eğitimini ve mermilerini karşılaması bu katkılar arasında yer alıyor.

Bütün bunlara rağmen Başbakan Scholz üzerindeki baskının dozu azalmıyor. O ise Merkelvari suskun tavrıyla şimdiye kadar süreci yönettiyse de kritik dönemece haftaya girileceği tahmin ediliyor.

Yazarlar