05.01.2024 - 06:44 | Son Güncellenme:
Derleyen: Oğuzcan Atış / Milliyet.com.tr - İsveç’in başkenti Stockholm’de yaşayan 17 yaşındaki lise öğrencisi Anton Deibe, babasının 50. doğum gününü kutlamak için ailesiyle birlikte Japonya'ya gitmişti. Aile, geçtiğimiz Salı günü Haneda Havalimanı'nda gerçekleşen kazaya karışan Airbus A350 tipi uçağın yolcularıydı. Kazanın ardından uçakta bulunan tüm yolcular Japan Airlines bünyesinde çalışan kabin görevlilerinin çabaları sonucunda 90 saniye içinde tahliye edildi. Japonya’da gerçekleşen depremin ardından deprem bölgesine hareket etmeye hazırlanan Sahil Güvenlik uçağında bulunan 6 görevliden 5'i ise hayatını kaybetti. Anton Deibe, dehşet verici dakikaları ilk kez anlattı.
Tahliye sürecinin oldukça başarılı olduğunu ifade eden uzmanlar, uçaklarda görev alan kabin görevlilerinin yolcular tarafından dikkate alınması gerektiğini ifade etti ve kabin görevlilerine esas amacının bu gibi durumlarda yolcuları yönlendirmek olduğunu hatırlattı. Günümüzde havacılık standartları gereği, üretilen uçakların olası olumsuz durumlarda 90 saniye içinde tahliye edilecek şekilde olmaları gerekiyor ve üreticiler bu amaçla yeni üretilen uçaklarda güvenlik testleri yapıyor.
‘SOL TARAFA BAKTIĞIMDA ATEŞ VE ALEV TOPU GÖRDÜM’
Uçuşun bir iç hat uçuşu olması sebebiyle bilet alırken Japoncaya tam olarak hakim olmadıkları için zorlandıklarını ifade eden Deibe, uçakta tüm aile üyelerinin yan yana oturmadığını belirtti ve kendisinin 15 yaşındaki kız kardeşi Ella ile birlikte uçağın arka tarafında oturduğunu söyledi. Deibe’nin annesi çocukların iki sıra önünde, babaları ise yedi sıra önlerinde oturuyordu. Japonya'nın Niseko kentinde bir haftalık kayak tatili yaptıktan sonra dönüşe geçen aile, Tokyo’ya giderek bir süre de burada vakit geçirmeyi planlıyordu.
"Uçuş havalimanına kadar sorunsuz şekilde gerçekleşti" şeklinde konuşan Deibe, yolcuların vakit geçirmesi için koltuk arkalarında bulunan ekrana baktığında uçuşun sona ermek üzere olduğunu söyleyerek dehşet dolu anları, “Biz kız kardeşimle arka kısımlarda sol tarafta oturuyorduk. Ekranda uçuşun 3 dakika içinde sonlanacağını görünce ceketimi sırt çantama koymak için eğildim. Bu sırada kız kardeşim de pencereden dışarıyı seyrediyordu. Eğildiğim sırada yüzümün sol tarafında aşırı bir sıcaklık hissettim. Sol tarafa baktığımda pencereden dışarıda ateş ve duman olduğunu gördüm. Sonra uçak güçlü bir türbülansa girmiş gibi sallanmaya başladı. Kabindeki tüm ışıklar sönmüştü ve içerisi çok sıcaktı. Zifiri bir karanlık vardı. Acil durum ışıkları bile yanmıyordu. O sırada tek ışık kaynağı dışarıdaki ateşti” şeklinde anlattı.
‘HERKES JAPONCA BAĞIRMAYA BAŞLADI’
İlk etapta uçağa kuş çarptığını düşündüğünü ifade eden Deibe, “Yine de ne olduğuna dair net bir fikrim yoktu. İniş takımlarının pistte zıpladığını hissettim. Uçak bundan kısa bir süre sonra durdu” şeklinde konuştu ve bu dakikadan sonra uçak içinde bağrışmalar başladığını söyledi.
Uçak durduktan sonra kabin içinde yolcuların önemli bir kısmının sakinliğini koruduğunu belirten Deibe, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yolcular tahmin ettiğimden çok daha sakindi. Elbette herkes endişeli ve korkmuş durumdaydı ama buna rağmen sakinliklerini koruyorlardı. Herkes Japonca bağırmaya başlamıştı. O sırada başka bir uçakla çarpıştığımızı bilmiyordum. Bunu daha sonradan öğrendik. Dışarıdaki durum kabinden net olarak görülebiliyordu ve kısa süre sonra duman kabin içine de girmeye başladı. Uçağın içi yanık ve kimyasal madde kokusuyla dolmuştu. Bu koku boğazımı yakmaya başladığı için elbisemle ağzımı ve burnumu kapatarak kendimi korumaya çalıştım."
Kabin görevlilerinin kısa süre içinde yolcuları yönlendirmeye başladığını söyleyen Deibe, uçaktaki herkesin acil çıkış kapılarının açılmasını beklediğini söyleyerek tahliye anlarını, “Kısa süre sonra acil çıkış kapıları açıldı ve kabin görevlilerinin yönlendirmesiyle bu kapılara doğru yöneldik. Sanırım insanlar sürünüyordu ve yapmamız gereken de buydu. Önümde hiçbir şey göremiyordum. Her şey çok hızlı ilerledi. Babam önümde çömeldi. Ben de aynısını yaptım. Kız kardeşim ve annem de hemen arkamdaydı" sözleriyle özetledi.
‘BİR FİLMDE OLMAK GİBİYDİ’
Uçaktan ‘slide’ olarak tabir edilen ve acil durumlarda yolcuların hızlıca tahliyesi için kullanılan kaydırakları kullanarak çıktıklarını söyleyen Deibe, “Yere indiğimizde hızlıca uçaktan uzaklaşmaya başladık ve pistin kenarındaki çim alana doğru koştuk. Uçağın motorunun hâlâ çalıştığını duyabiliyorduk. Olay yerinden mümkün olduğu kadar uzaklaşmak için koşmaya devam ettik” dedi.
Yaşadıkları deneyimin korkunç olduğunu ifade eden Deibe, yaşanan kaza anına ilişkin anlattıklarını “Bir filmin içinde olmak gibiydi” diyerek sonlandırdı ve ailesinden kimsenin kaza sonucunda yaralanmadığını söyledi. Deibe, ailesinin Japonya tatilini tamamladıktan sonra ülkesine geri döneceğini belirtti.
Japonya’da gerçekleşen kaza sonucunda A-350 tipi uçakta bulunan tüm yolcuların kısa süre içinde başarılı şekilde tahliye edilmesinin önemli bir başarı olarak görülüyor. Uzmanlar, bu tip olayların her zaman bu kadar başarılı şekilde yaşanmadığına dikkat çekerek 2019 yılında Rus ulusal havayolları Aeroflot'a ait bir uçağın Moskova'nın Sheremetyevo Havaalanı'na acil inişi sırasında alev alması sonucu 41 kişi hayatını kaybettiği olayın bu konuda önemli bir örnek olduğunu belirtiyor. 2019 yılında yaşanan olayda Sukhoi SSJ100 model Rus yapımı bölgesel jet Moskova’ya acil iniş yapmış, arka kısmı alev alan uçağı ön taraftan terk etmeye çalışan bazı yolcuların bavullarını almak için uğraşması ve koridorda yaşanan yığılma sebebiyle tahliye sürecinin aksaması sebebiyle 41 kişi feci şekilde hayatını kaybetmişti.