Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'yi taşıyan helikopter, Azerbaycan sınırındaki baraj açılışından Tebriz kentine dönerken 19 Mayıs Pazar günü düştü. Olayın yaşandığı ilk anlarda bilgi kirliliği sebebiyle Reisi ve helikopterde bulunan 8 kişi arasında yer alan Dışişleri Bakanı Abdullahiyan, Tebriz Valisi Malik Rahmeti ve İran lideri Hamaney'in Tebriz Temsilcisi Muhammed Ali Al-i Haşim'in akıbetiyle ilgili net bilgilere ulaşılamadı. Öyle ki Reisi ve beraberindeki kazazedelerin kara yoluyla Tebriz’e aktarıldığı haberi yayılmıştı. Ancak durumun sanıldığı gibi olmadığı enkazının bulunması saatler alan helikopter bulunduğunda ortaya çıktı. Enkazı bulan AKINCI İHA, pazar akşamı görevini sorunsuz ve başarıyla tamamlayan tek hava aracı oldu. Peki, tüm bu yaşananlar eski bir helikopterle, kötü hava şartlarında yola çıkılmasından mı kaynaklandı yoksa İran’ın hiç dillendirmediği bir sabotaj mı var? Savunma Analisti Kozan Selçuk Erkan ve Emekli Hava Korgeneral Dr. Erdoğan Karakuş yaşananları ve perde arkasını tüm detaylarıyla Milliyet.com.tr’ye anlattı.
REİSİ'NİN HELİKOPTERİNE DAİR ÇARPICI 2 DETAY
Reisi ile beraberindeki üst düzey yöneticileri taşıyan helikopterin eski ve yaşlı olduğu, bölgedeki hava koşullarına dayanımı değerlendirildiğinde pek de olumlu tablolarla karşılaşılmıyordu. Ancak 1979 model olduğuna dair bilgiler yayılan helikopterle ilgili gerçekleri Kozan Selçuk Erkan anlattı. Erkan, yaşananların bir suikast olması halinde bunun bir siber saldırıyla mı gerçekleştirildiğine dair de açıklamalarda bulundu.
Kozan Selçuk Erkan, “Pek çok yerde yazıldığı gibi bu helikopter, 1979 model olanlardan değil. 1992 ya da 1993’te alınan helikopterlerden. Ancak bu helikopter insani yardım için alınmış bir araç. Yani askeri değil, sivil helikopter. Gece görüş sistemleri ya da aletli uçuş için gerekli sistemleri İranlılar sonradan helikoptere takmamışlar. Bunları takabilme becerileri olması gerek ama yapmamışlar. Aslında 3 helikopter gidiyorlar ve sadece 1 tanesi düşüyor. Diğerleri de aslında o civarda uçuyor fakat görüş mesafesi düşük. Telsiz kullanımını da şifreli iletişim sistemleri olmaması nedeniyle en aza indiriyorlar. Bu tip bir kazada füzeyle vurulma ihtimali, siber saldırı ihtimaline göre daha yüksek olur. Çünkü siber saldırı olması için helikopterin daha çok bilgisayar donanımlı olması gerekir. 1990 model de olsa teknolojisi çok eski olduğu için siber saldırıya uğrayabilecek altyapısı yok. Ancak benim görüşüm, helikopterin öz başarısızlığıyla düşmüş olduğu yönünde” diye konuştu.
İran eski dışişleri bakanı Muhammed Cevad Zarif, devlet televizyonuna verdiği demeçte, İran'ın yeni uçak satın almasını engelleyen yaptırımları yıllarca sürdürdüğü için kazadan dolaylı olarak ABD'nin sorumlu olduğunu ifade etmişti.
'HAVA SAHASI 5 GÜN ÖNCESİNDEN KAPATILDI'
19 Mayıs’ta Reisi ve beraberindeki heyeti taşıyan helikopterin düşmesinin ardından, geçen son 5 gün incelendiğinde ortaya çıkan detaylar akıllarda yeni soru işaretleri yarattı. Uçakların rotaları incelendiğinde helikopterin düşmesinden önceki 5 gün içinde, olayın yaşandığı bölgede yalnızca Türkiye, Azerbaycan, Rusya ve Katar gibi ülkelerin uçuşuna izin verildiği görülüyor. Diğer uçaklar ise bölgeye girmeden önce kuzeye ardından Türk hava sahası üzerinden Avrupa yönüne doğru uçuyordu. Bu durumun her zamankinden farklı olduğunu fark eden yolcuların sosyal medyada, "Neden hava şartları bahane edilerek değiştirilen rotamızda daha büyük bir türbülans yaşadık?" diye sorması ise cevapsız soruların bir kez daha sayısız kere sorulmasına neden oluyordu. Peki, uçakların rotalarının 5 gün kadar uzun bir süre boyunca hava şartları öne sürülerek farklı rotalara yönlendirilmesinin ardında ne var?
Dr. Erdoğan Karakuş, “5 gün öncesinden itibaren bazı uçakların farklı rotalara yönlendirilmesinin sebebini şöyle görüyorum: İran ve İsrail bölgede devamlı bir çekişme halinde. Bu nedenle İran’ın pek çok noktasında hava sahasının kullanılmamasına dair bu tür yönlendirmeler oldu. Bunun da sebebi gayet basit, ABD’ye göre İran’ın daha önceden işlediği bir suçu var. Amerikan bombardıman uçağı geliyor zannederek Devrim Muhafızları'na ait uçağı vurmuştu. Bu da yaşanabilecek olumsuzluklara karşı önlem almak amaçlı yapılmış olabilir” diye konuştu.
ABD İLE NÜKLEER TARTIŞMASI REİSİ’Yİ BİTİRMİŞ OLABİLİR Mİ?
İsrail'de İbranice yayın yapan 'Walla' haber sitesinin 14 Mayıs Salı günü adını açıklamadığı iki kaynağa dayandırdığı haberde, ABD ve İran Orta Doğu'daki gerilime ilişkin Umman'da gizli görüşmelerde bulundu" iddiasına yer verilmişti. Görüşmelerde, söz konusu saldırıların İran ve bölgedeki işbirlikçileri üzerinde ne gibi sonuçları olabileceğini açıklayan ABD'nin, İran'ın nükleer programını ilerletmesinden duyduğu endişeyi de dile getirdiği aktarılmıştı. Ancak bu görüşmenin farklı bir anlamı olabileceği ihtimalleri ise sadece 5 gün sonra yaşanan ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile beraberindeki üst düzey yöneticilerin ölümüyle sonuçlanan helikopter kazasında değerlendirildi.
“ABD ile İranlı yetkililerin yaşananlardan 5 gün önce Umman’da toplandıkları ifade ediliyor" diyen Dr. Erdoğan Karakuş bu detayla ilgili şöyle bir yorumda bulundu:
"Gizli ve ne konuşulduğu tam olarak bilinmeyen toplantıda, nükleer silahlarla ilgili bizim bilmediğimiz bazı kararlar alınmış olabilir. Bunun doğrultusunda Reisi’nin ne cevap verdiğini de bilmiyoruz. ABD ile ne gibi bir anlaşma yapılmış olabilir bilmiyoruz. Ancak bu toplantıdan sonra, helikopter kazası ve yaşananlardan gördüğüm o ki Reisi bence nükleer silah üretimiyle ilgili ABD’yi dinlemeyeceğini söyledi. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir nokta daha var. Burada Türk varlığına da etkisi olan bir olay yaşandı. Reisi’yi taşıyan helikopterde, Doğu Azerbaycan Eyalet Valisi Malik Rahmeti ve Tebriz Cuma İmamı Ayetullah Ali Haşim de bulunuyordu. Bunlar Türk, Azerbaycanlı. Türkiye ile İran’ın iyi ilişki kurması de bu sebeple korkutucu olabilir. Kim rahatsız olur bundan? İran Dışişleri Bakanı da 'Türkiye ile iyi ilişkiler kurmalıyız' diyen biriydi. Hem Azerbaycan’la hem de Türkiye’yle iyi ilişkiler kurulması bölge açısından önemli. Ek olarak dışarıdan müdahale sonucu yaşanan birçok kaza da bu tip havalarda olur. Hava bozukken olsa kimseden şüphelenilmez diye düşünülür. Bir yandan Reisi'nin hem Azerbaycan'a giderken hem de uçağın düştüğü gün uçuş güzergahının değiştirildiği de ifade ediliyor."
AKINCI TİHA, HELİKOPTERİN ENKAZINI BULMUŞTU
İran, Cumhurbaşkanı Reisi’nin bulunması için Türkiye’den gece görüşlü arama kurtarma helikopteri talep etmişti. AFAD, “Van ve Erzurum AFAD il müdürlüklerimizden 32 dağcı arama kurtarma personeli ile 6 araç bölgeye intikal etmek üzere yola çıkmıştır” açıklamasını yapmış ve bölgeye ekiplerini yollamıştı. Ek olarak AKINCI TİHA’da Reisi’nin içinde bulunduğu helikopterin enkazını bulmak için harekete geçti. Saat 23.18’de Batman'dan mühimmatsız bir Bayraktar AKINCI kalkış yaptı. 02.22’de ise kötü hava şartlarında yüksek irtifada görüntü alınamamasından dolayı kademe kademe 9 bin feet irtifaya kadar inildi ve ilk ısı kaynağı tespit edildi. Saatler 05.46’yı gösterdiğinde ise İran arama kurtarma ekipleri helikopter enkazına ulaştı. 7.5 saat arama kurtarma uçuşu yapan Bayraktar AKINCI TİHA, yaşanan kazanın ardından enkazı buldu ve Türk hava sahasına dönerken Van Gölü üzerinde Ay Yıldız çizerek imzasını bıraktı.