30.04.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
Ege Doğaç Erdoğan -Antik Roma dönemi ozanı Decimus Lunius Luvenalis’in “Koruyuculardan kim koruyacak?” ya da “Gözetleyenleri kim gözetleyecek?” manasına gelen dizesidir Quis custodiet ipsos custodes. Aslında evlilik ile ilgili olan bu dize zamanla siyasi bir anlam kazanmıştır. Yaygın olarak Platon’a ithaf edilse de aslında Platon’a ait değildir ancak “Devlet” kitabında Sokrat toplumu sınıflara ayırırken konuya değinir. Farklı görevleri olan sınıfların düzenli ve uyum içerisinde devletin menfaatlerini koruyarak çalışması için bazı efsanelere inanılması gerektiğini öne sürer. Modern çağa geldiğimizde ise Jean Jacques Rousseau benzer şekilde bazı olumlu dogmaların cumhuriyet rejimi için bir tutkal görevi gördüğünü savunur. Önerme şudur:
Eli silahlı kişiler neden silahsız sivillere itaat eder, etmek zorunda bırakılır? Sudan’da son günlerde yaşananların temelinde işte bu soru yatıyor.
‘BATIK BİR DEVLET’
Sudan Silahlı Kuvvetleri’nin başı ve hükümetin de facto lideri General Abdülfettah el Burhan ile Darfur’da katliamla suçlanan Cancavid milislerinden türemiş Hızlı Destek Güçleri’nin lideri General Muhammed Hamdan Dagalo (Hemeti olarak da biliniyor) arasındaki güç çekişmesi sıcak çatışmalara döndü. İki askeri lider, başkent Hartum’da ülkenin kontrolü için savaşıyor. 2019’da Ömer El-Beşir’in iktidardan indirilmesinden sonra sivil idare kurulması yönünde adımlar atılsa da Sudan ordusu ve diğer silahlı gruplar yönetime ipotek koymuş haldeler. Tarihsel sürece baktığımızda Sudan 1956’da bağımsızlığını kazandığından beri hep askeri vesayet altında yaşamıştır. Hartum hükümetiyle güneydeki isyancılar arasında yıllar süren savaş, 2011’de Güney Sudan adında Hristiyanların çoğunlukta olduğu ayrı bir ülkenin kurulmasıyla sona erer. Fakat Sudan’da silahlar hiç susmaz. Darfur bölgesinde Birleşmiş Milletler verilerine göre, 300.000 insanın 2003 ile 2020 yılları arasında süregelen çatışmalarda hayatını kaybettiği tahmin ediliyor. Siyasi literatürde kullanılan batık devlet (failed state) tanımına tam da uyuyor Sudan.
KİŞİSEL İHTİRASLAR
Bunun en büyük sebebi ise Sudan’ın demokrasi kültürünü içselleştirememiş olmasıdır. Sudan sömürge geçmişinden sonra siyasi olarak bağımsızlığını kazanmış olsa da Sudanlılar zihinlerinde sömürü düzenine bağımlı yaşamışlardır. Etnik ve dini farklılıkları bir ulus devlet bilinciyle kabul edip benimsemek yerine, bir kabile toplumu mantalitesiyle birbiriyle devamlı savaş halinde olan farklı grupların namluları ucunda kalmışlardır. Şimdiki durum da bundan farklı değildir. Hartum’da çıkan savaşın sebebi, ideolojik farklılıklardan ziyade iki generalin kişisel hırslarıdır. Tüm ülkelerin vatandaşlarını kaçırmak için zamanla yarıştığı bir önceki örnek Afganistan’dı. Eğer çağdaş dünyadan kendinizi soyutlarsanız, dünya da sizi yapayalnız bırakarak karanlığa terk eder...
Sudan’da Abdülfettah el Burhan (solda) ile yardımcısı Mohamed Hamdan Dagalo (sağda) arasındaki iktidar mücadelesi nedeniyle 15 Nisan’da başlayan çatışmalarda insanlar ölüyor, her türlü sıkıntı yaşanıyor.
Bölge gerginliğe sürükleniyor
Küreselleşen dünyada bir ülkedeki krizin önce komşularına, daha sonra en ücra köşedeki ülkelere sıçraması kaçınılmaz. Güney Sudan, Etiyopya, Çad, Libya, Mısır ve Orta Afrika Cumhuriyeti ilk etapta etkilenecek ülkeler. Sadece mülteci ve sığınmacıların oluşturacağı kriz bile bölgeyi istikrarsızlaştıracaktır. Çatışmalar uzun süre devam ederse tarım ve hayvancılık ticareti sekteye uğrayacak ve Ukrayna’daki gibi benzer bir gıda kriziyle karşı karşıya kalınma ihtimali yükselecektir. Yıllar süren savaş sonucu hassas bir dengede duran Güney Sudan ile olan ilişkilerde de tekrar kan dökülme olasılığı da giderek artacaktır. Kısacası gücü elde tutmak uğruna ülkeyi savaşa sürükleyen iki generalin kişisel ihtirasları tüm bölgeyi huzursuzluğa sürüklüyor.
Rusya bağlantıları
Sudan’ın Orta Afrika Cumhuriyeti ile sınırındaki altın madenlerinin kullanım hakkını 2017 yılında Rusya’ya vermesiyle Putin’in bölgedeki gücü arttı. Rus çıkarlarını korumak amacıyla özellikle Darfur’da Rus paralı asker şirketi Wagner’in etkin olduğu söyleniyor. Ayrıca Rusya’nın Port Sudan’da bir askeri üs kurma planı olduğu uzmanlar tarafından ifade ediliyor. Her ne kadar Wagner’in kurucusu Yevgeny Prigozhin, Sudan’da 2 yıldır bir tane bile Wagner savaşçısı olmadığını açıklasa da bu pek inandırıcı değil.
*’Koruyuculardan kim koruyacak?’