27.02.2024 - 06:52 | Son Güncellenme:
Derleyen: Oğuzcan Atış / Milliyet.com.tr - Geçtiğimiz 16 Şubat'ta Rusya’dan gelen haberlerin ardından gözler bir kez daha Kremlin’e döndü. Daha önce Rusya’da düzenlenen Putin karşıtı gösterilerinde ön plana çıkan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in en önemli muhaliflerinden birisi olarak görülen Aleksey Navalni’nin 'Kutup Kurdu' olarak adlandırılan cezaevinde rahatsızlanarak hayatını kaybettiği açıklandı. Navalni’nin ölüm sebebine ilişkin tartışmalar sürerken Ukrayna askeri istihbaratı yetkilileri, muhalif liderin ölümüne ilişkin yeni bir iddia ortaya attı.
‘BİZİM BİLGİLERİMİZE GÖRE DOĞAL NEDENLERLE ÖLDÜ’
Ülke genelindeki yolsuzluk ve kanunsuzluklara ilişkin çıkışlarıyla bilinen Navalni’nin geçtiğimiz günlerde cezaevinde ölü bulunması, geçmişteki Putin karşıtı isimler gibi öldürülmüş olabileceğine ilişkin tartışmalara yol açtı. Navalni, geçtiğimiz ağustos ayında 19 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı ve Sibirya’da bulunan bir cezaevinde kalıyordu. Navalni’nin ölümüne yönelik tartışmalar sürerken, Ukrayna Askeri İstihbarat Servisi Başkanı Kirilo Budanov’dan da Navalni’nin ölümü hakkında yeni bir iddia geldi. Budanov, Ukrayna istihbaratının sahip olduğu bilgilere göre Navalni’nin doğal nedenler sebebiyle ölmüş olabileceğini söyledi.
Ukrayna-Rusya savaşının başlamasının yıldönümünde bilgilendirme amaçlı bir basın toplantısında konuşan Budanov, Navalni’nin hayatını kaybetmesi hakkında da bilgi verdi. Budanov, Navalni’nin ölüm nedeninin büyük oranda doğrulandığını belirterek şunları ekledi:
“Söyleyeceklerim sizi hayal kırıklığına uğratabilir. Ancak bizim bilgilerimize göre Navalni, kan pıhtılaşması sebebiyle öldü. Bu internetten edindiğimiz bir bilgi değil, büyük oranda doğrulandı."
4 Haziran 1976'da Moskova’da doğan Navalni, 2001 yılında avukatlığa başladı. 2004 yılında yolsuzluk ve kanunsuzluğa karşı eylemlere başladı, bu kapsamda 2010 yılında avukatlardan oluşan ekip tarafından yürütülen bir yolsuzlukla mücadele projesi olan RosPil'i kurdu. 1 yıl sonra da Yolsuzlukla Mücadele Vakfı’nı kurarak eylemlerini genişletti. 2010’lu yılların başında Rusya’da yaşanan sokak olaylarında bilinirliği giderek arttı. Zaman zaman yolsuzluk ve aşırılık yanlısı örgüt kurma suçlamasıyla kısa süreli hapis cezaları aldı. 2013 yılında Moskova'da belediye başkanlığına aday oldu ve seçimlerde yüzde 27 oy alarak ikinci oldu.
2016 yılında ABD ve İngiltere adına 'casusluk' yapmakla suçlandı. 2018 yılında başkanlık seçimlerine daha önce yolsuzluk suçlaması sebebiyle hüküm giydiği için aday olamadı. Kurduğu Yolsuzlukla Mücadele Örgütü, 2019 yılında 'casusluk faaliyetlerinde bulunduğu' gerekçesiyle hükümet tarafından büyük baskıyla karşılaştı. 2020 yılında sinir gazıyla zehirlendi ancak hayatta kalmayı başardı. Tedavi için götürüldüğü Berlin'de aylarca hastanede yattı, 17 Ocak 2021'de Moskova'ya geri döndü. Destekçilerinin gösterilerle karşıladığı Navalni, burada tekrar tutuklandı ve geçtiğimiz ağustos ayında 19 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Muhalif lider, ölümünden önce önümüzdeki aylarda Rusya’da düzenlenecek başkanlık seçimlerinde hile yapılacağına yönelik iddialarıyla gündeme gelmişti.
PUTİN 2 SEÇENEK SUNDU, CENAZE TESLİM EDİLDİ
Navalni’nin ölüm sebebi tartışma konusu olmaya devam ederken, hayatını kaybeden muhalif liderin cenazesi de 8 gün sonra ailesine teslim edildi. Navalni’nin annesi Lyudmila Navalnaya ve avukatı, cenazeyi teslim almaya çalışırken muhalif liderin basın sözcüsü Kira Yarmiş, “Yalan söyledikleri ve teslim etmemek için her şeyi yaptıkları çok açık” diyerek zorluk çıkarıldığını söylemişti.
Geçtiğimiz 25 Şubat’ta Navalni’nin cenazesinin akıbetine ilişkin sosyal medya hesabından açıklama yapan Narmiş, cenazesinin aileye teslim edilmesi çaba gösteren herkese teşekkür ederek defin töreninin ne zaman yapılacağının belli olmadığını ifade etti. Defin törenine ilişkin detayların henüz belli olmadığını dile getiren Yarmiş, "Yetkililerin bu işin ailenin istediği ve Navalni'nin hak ettiği şekilde olmasına müdahale edip etmeyeceğini bilmiyoruz" dedi.
Navalni'nin cenazesini teslim almak için uzun uğraşlar verdiğini belirten anne Lyudmila Navalnaya, yetkililerin kendisine 2 seçenek sunduğunu söyledi. Kendisine 3 saat süre tanındığını belirten Navlanaya, yetkililerin kendisine halka kapalı bir cenaze töreni yapılmaması halinde oğlunun hayatını kaybettiği cezaevi yakınlarında bilinmeyen bir yere gömüleceğini söylediğini ifade etti. Navalnaya, yaşananlar hakkında, “Bunun gizlice, vedalaşmadan yapılmasını istiyorlar. Beni bir mezarlığın kenarına getirip 'Oğlunuz burada yatıyor' demek istiyorlar. Kabul etmiyorum" dedi. Navalni’nin cenazesinin aileye teslim edilmesinin arkasında Navalni ailesinin ve Rus Ortadoks Kilisesi’nin Putin’e yönelik baskılarının önemli rol oynadığı iddia ediliyor.
Muhalif lider Aleksi Navalni’nin ölümünün ardından eşi Yulia Navalnaya, Putin yönetiminin kocasının ölümünden sorumlu olduğunu söyleyerek naaşını 'esir tutmakla' suçlamış ve paylaştığı videoda, “Canlıyken işkence ettin, şimdi de ölü olarak işkence etmeye devam ediyorsun. Ölülerin bedenleriyle dalga geçiyorsun. Kocamın cenazesini bize verin. Putin'in Alexei'nin naaşınayaptığını hiçbir gerçek Hıristiyan yapamaz" demişti.
BATI'NIN TEPKİSİ 'HİSTERİK’
Aleksi Navalni’nin cezaevinde hayatını kaybetmesi, Batı dünyasının Putin yönetimine sert tepki göstermesine neden oldu.
Fransa Dışişleri Bakanı Stephane Sejourne, "Navalni, baskı sistemine karşı direnişi hayatıyla ödedi. Ceza kolonisindeki ölümü, Vladimir Putin rejiminin gerçekliğini bize hatırlattı" ifadelerini kullandı. Avrupa Komisyonu Başkanı Charles Michel ise, "Özgürlük ve demokrasi değerleri için mücadele etti. Ailesine ve demokrasi için mücadele edenlere başsağlığı diliyorum" dedi. Almanya Başbakanı Olaf Shcolz, Navalni'nin, "cesaretinin bedelini hayatıyla ödediğini" söylerken, İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, "Bu berbat bir haber" şeklinde konuştu. ABD’den yapılan ilk açıklamada da Beyaz Saray sözcüsü Navalni’nin ölümünü trajedi olarak gördüklerini ifade etti.
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova, Batı dünyasından gelen tepkilerin 'histerik' olduğunu ifade ederek “Navalni'nin ölümüne doğrudan Rusya'yı suçlama şeklinde verdiği tepki, kendini açıklamaktır. Adli tıp sonuçları henüz açıklanmadı. Ancak Batı'nın şimdiden vardığı sonuçlar var" diye konuştu.