02.06.2020 - 22:29 | Son Güncellenme:
AA
Trump'ın dün Beyaz Saray'dan elinde İncil'le çıkıp, yerleşkenin karşısındaki St.Johns Kilisesi'ne yürüyerek göstericilere mesaj vermesi ve güzergah üzerindeki göstericilerin polisin sert müdahalesiyle dağıtılması hala tartışılıyor.
Ülkede Trump'a en muhalif isimlerden biri olarak öne çıkan Pelosi, bugünkü basın toplantısına, elinde İncil ile çıkarak Trump'a mesaj verdi.
Pelosi, siyahi George Floyd'un polis şiddetiyle ölmesini protesto edenlere karşı Trump'a "tonunu yumuşat" çağrısında bulunurken, "ABD Başkanının, kendisinden öncekilerin yolunu takip ederek olayları çözen bir lider olmasını, yangına körükle gitmemesini diliyoruz." ifadesini kullandı.
Elindeki İncil'i havaya kaldıran Pelosi, Trump'ı ülkedeki ırk, parti, din ve bölge farklılıklarını ortadan kaldıracak adımlar atmaya çağırdı.
Beyaz Saray önündeki protestocuların, Trump'ın yerleşkeden çıkmasından önce dağıtılmasına ise Pelosi, "Beyaz Saray önündeki barışçıl protestocular darbedildi. Bazı insanlar Beyaz Saray'dan çıktı ve Trump'ın geçmesi için oradaki insanları darbetti. Bu ne demek? Ülkemizde buna yer yok." sözleriyle tepki gösterdi.
Ne olmuştu?
Trump dün Beyaz Saray'da yaptığı konuşmanın ardından, elinde İncil'le kabinesinden bazı üyelerle yürüyerek Washington DC'de bir önceki akşam bir grup protestocu tarafından kundaklanmaya çalışılan Beyaz Saray yakınlarındaki yaklaşık 200 yıllık tarihe sahip St. Johns Kilisesi'ne gitmişti.
Kilisenin içine girmeyip elindeki İncil'i havaya kaldırarak kilisenin önünde konuşan Trump, "Biz dünyadaki en harika ülkeyiz ve bu ülkeyi her zaman güvende tutacağız." ifadesini kullanmıştı.
Trump, yanındaki kişilerle kilisenin önünde basın mensuplarına poz verdikten sonra geniş güvenlik önlemleri altında Beyaz Saray'a yürüyerek dönmüştü.
Ülkedeki bazı din adamları ve siyasetçiler Trump'ın bu hareketine tepki göstermiş, yol üzerindeki protestocuların ses bombası ve biber gazıyla dağıtılması da tepki çekmişti.
"Nefes alamıyorum" feryadı polis şiddetini gündeme taşıdı
46 yaşındaki George Floyd, 25 Mayıs'ta dolandırıcılık şüphesiyle Minneapolis’te gözaltına alınırken bir polisin uzun süre ensesine diziyle basması nedeniyle dakikalarca "Nefes alamıyorum" diye yalvarmıştı.
Floyd'un, olay yerine gelen acil sağlık ekiplerince kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiği açıklanmış, yoldan geçenlerin cep telefonlarıyla kaydettiği görüntüler sosyal medyada büyük tepki toplamıştı.
Görüntüler, ülkede siyahilere yönelik polis şiddeti tartışmalarını tekrar alevlendirmiş ve Minneapolis başta olmak üzere, birçok şehirde protestolara yol açmıştı.
Ülke genelindeki protestoların şiddet olaylarına ve yağmalara dönüşmesi nedeniyle birçok şehirde "sokağa çıkma yasağı" ilan edilmiş, Ulusal Muhafızlar görevlendirilmişti.