16.10.2021 - 11:29 | Son Güncellenme:
Can Şişman - Senim Tanay Karakuş / Milliyet.com.tr - Norveç'in Kongsberg kasabasında çarşamba günü gerçekleştirilen oklu saldırıda 5 kişi hayatını kaybetti, 2 kişi de yaralandı. Norveç İstihbarat ve Güvenlik Teşkilatı'nın 'terör eylemi' kapsamına alındığını duyurduğu bu olayı gerçekleştiren 37 yaşındaki Danimarkalı saldırgan ise yakalanarak tutuklandı. Norveç polisi, 5 kişiyi okla öldüren Andersen Brathen'in psikolojik sorunları olduğunu açıkladı. 1 ay önce de buna benzer bir oklu saldırı Hollanda’da meydana gelmişti. Bir evin balkonuna Tatar yayı (arbalet) ile çıkan adamın, yoldan geçenlere ok attığı görüntüler sosyal medyada gündem yaratmıştı.
Birbirine çok yakın tarihlerde yaşanan bu iki olayda da saldırı aleti olarak ok kullanılması bir tesadüf mü yoksa yeni bir soruna mı işaret ediyor? Hollanda ve Norveç'teki saldırganların ok ve yayı tercih etmesinde mitolojik bir arka plan var mı? Peş peşe yaşanan oklu saldırıların altında yatan sebepleri, Bahçeşehir Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Nilüfer Narlı ile Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı ve Öğretim Üyesi Prof. Dr. Barış Erdoğan ile konuştuk.
AVRUPA'DAKİ GÜVENLİK ÖNLEMLERİ ARTTIĞI İÇİN...
Bahçeşehir Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nilüfer Narlı, Norveç'teki saldırıda tutuklanan 37 yaşındaki Danimarka vatandaşının geçen yıl Müslüman olmasına dikkat çekerek konunun radikalleşme boyutundan ele alınmaya başlanacağını, tartışmaların bu eksende ilerleyeceğini söyledi.
Avrupa'da son yıllarda güvenlikle ilgili taramalardaki artışa işaret eden Narlı, "Avrupa'da son yıllarda güvenlik önlemleri arttığı için saldırganlar bu yöntemi izlemiş olabilirler" tespitinde bulundu. Prof. Dr. Narlı, ateşli silah almanın takip edilme olasılığını doğurduğunu, saldırganların ok ve yayı tercih ederek takip edilmeyi ortadan kaldırmaya yönelik bir seçimde bulunmuş olabileceklerini vurguladı.
YENİ BİR 'KAHRAMANLIK HİKÂYESİ' OLUŞTURMAYA MI ÇALIŞTILAR?
Hollanda ve Norveç'teki saldırganların ok ve yayı tercih etmesinde mitolojik bir arka planın olabileceğine de dikkat çeken Prof. Dr. Nilüfer Narlı, "Saldırganlar kendi tarihlerinden ve arkaik kodlardan yola çıkarak yeni bir kahramanlık hikâyesi oluşturmaya çalışmış da olabilirler" diye konuştu. Irkçı saldırgan Anders Behring Breivik'in 22 Temmuz 2011'de, Norveç'in başkenti Oslo'da düzenlediği saldırıyı hatırlatan Prof. Dr. Narlı, yeni oluşturulmaya çalışılan hikâye ile Oslo'daki mahkemenin Breivik'in açıklamalarını 'anlaşılabilir' bulmasına yönelik tutumdan da bir intikam alınmış olabileceği görüşünde.
'BELİRSİZLİKLER YÜZYILI'
21'inci yüzyılın 'belirsizlikler yüzyılı' olduğunu söyleyen Prof. Dr. Narlı, hepimizin aslında bir ‘risk toplumu’nda yaşadığını şu sözlerle anlattı: "21'inci yüzyıl belirsizlikler yüzyılı. Karşımıza bir trend çıkıyor ve çok hızlı bir şekilde yayılıp taklit ediliyor. Belirsizlikleri ve güvenliği yönetmek devletleri zorluyor. Çok bilinmeyenli denklemler var. İnsanlar, saldırganın davranışını trend olarak görüp taklit edebiliyor."
Hollanda'dan sonra Norveç'te de benzer bir oklu saldırı olayının yaşanması arasında bir 'taklit' durumunun olabileceğini söyleyen Prof. Dr. Nilüfer Narlı, son günlerin fenomen dizisi 'Squid Game' ile yaşanan saldırılar arasında bir benzerlik olmadığını belirtti. 'Squid Game'in temelinde yarış içindeki insanların birbirine verdikleri zararı ele aldığını söyleyen Prof. Dr. Narlı, dizinin 'şiddet pornografisi' değil bir kapitalist sistem eleştirisi olduğunu, dolayısıyla saldırılar ile dizi arasında bir bağlantı olmadığını açıkladı.
SALDIRGANLIĞIN ORTAYA ÇIKMASINDA BU FAKTÖRLER ÇOK ETKİLİ
Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı da saldırganlığın günümüzdeki artışına dikkat çekerek, "Ne yazık ki saldırganlık günümüzün sıkça kullanılan kavramı ve yoğun şekilde uygulanan eylemi haline gelmiştir" dedi. Saldırganlığın örneklerinin dünyanın farklı bölgelerinde farklı araçlarla ve yeni türlerle ortaya çıktığını söyleyen Prof. Dr. Süleymanlı, "Saldırganlığın ortaya çıkmasında biyolojik-genetik faktörler kadar sosyal öğrenme faktörleri de önemlidir" açıklamasını yaptı.
Saldırganlığın çevre gözlemlenmesi yoluyla edinildiğini söyleyen Prof. Dr. Süleymanlı, sözlerine şöyle devam etti: "Aynı zamanda bireyler sosyal medya dahil kitle medyasından, bilgisayar oyunlarından ve diğer araçlardan şiddeti gözlemlediğinde saldırgan senaryoyu da öğrenirler."
'VİKİNG KÜLTÜRÜNDEN ETKİLENMİŞ OLABİLİR'
Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, Norveç'te ve Hollanda'da gerçekleşen oklu saldırıları, son dönemdeki saldırılardan ayıran en önemli özelliğin saldırı aracı olduğunu söyleyerek, saldırganların zihinsel olarak Viking kültüründen etkilenmiş olabileceğini belirtti.
Norveç'teki son saldırı ile Hollanda'daki saldırı arasında kısa bir süre olmasını ise Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, şu şekilde yorumladı: "Norveç'teki saldırının bir benzerinin yakın geçmişte Hollanda'da gerçekleşmiş olması bu olgunun taklit ve öğrenme yoluyla öğrenilen bir edim olduğunu anımsatıyor."
Hollanda ve Norveç'teki saldırılar üzerine genel bir yorum yapmak ve büyük hikâyeler yazmak için erken olduğunu söyleyen Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Barış Erdoğan da bireyselliğin daha fazla ön plana çıktığı Kuzey ve Batı Avrupa'daki ülkelerde, ideolojik olmayan bireysel saldırıların çok daha fazla yaşandığına dikkat çekti.
Saldırıların kökeninde kişilerin toplum içerisinde bireysel olarak sosyal destek bulamaması ve kendini ifade etme sıkıntısı olabileceğini belirten Prof. Dr. Erdoğan, yaşanan saldırıların ok yerine tabancayla da meydana gelebileceğini söyledi.
Prof. Dr. Nilüfer Narlı'dan farklı olarak, 'Squid Game' dizisinden etkilenme ihtimalinin de olduğunu söyleyen Prof. Dr. Erdoğan, "Saldırganlar o kişileri okla da öldürebilirdi, tabancayla da. Saldırganın bir filmde gördüğü yöntem taklit sistemini etkileyebilir" dedi.
İzlediğimiz dizi ve filmlerin, saldırganların suç yöntemi üzerinde etkili olabileceğini hatırlatan Prof. Dr. Erdoğan, "Medya ürünleri insanların suç işleme davranışlarına çoğu zaman etki etmiyor ama suç işleme potansiyeli olan bir bireyin nasıl bir suç yöntemi seçeneğini belirleyebiliyor. Yani suç işleme potansiyeli olanlar medya ürünlerinde gördüklerini taklit edip o şekilde suç işliyorlar" diye konuştu.
SON 10 YILIN EN KANLI SALDIRISI
Yetkililer, Çarşamba günkü saldırının aşırı sağcı Anders Behring Breivik'in 22 Temmuz 2011'de 77 kişiyi öldürmesinden bu yana Norveç'te son 10 yılın en kanlı saldırısı olduğunu söyledi. Breivik, önce başkent Oslo'da başbakanlık ofisinin bulunduğu binanın yanında bomba patlatmış, ardından da Utoya adasındaki sol görüşlü gençlerin kaldığı bir yaz kampında katliam yapmıştı.
YÜZYILLARDIR KULLANILIYOR, PAPA YASAKLAMIŞTI
Tatar yayı nam-ı diğer arbaletin tarihçesine baktığımızda da karşımıza ilginç bilgiler çıkıyor. Türkçede bu alete Tatar yayı denmesinin sebebi, bu yayın anavatanı olan Çin'den Orta Asya Türklerine geçmesi ve bu şekilde Kırım Hanlığı'na ulaşmış olması. Özellikle Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı Kırım Hanlığı’nın emrindeki Tatar akıncıları tarafından Osmanlı ordusu içinde kullanılıp yaygınlaştırılması, Tatar yayı olarak tanınmasına sebep oldu.
Bu yayın en önemli özelliği, diğer yayların aksine çok iyi zırh delici olması. Bu nedenle Orta Çağ'da çok ölümcül bir silah özelliği taşıyordu. Ancak kaynaklar göre Tatar yayı, yakın mesafede çok etkili ama uzak hedefler için kullanılmaya uygun değil.
Arbaletin ne zaman ve nerede keşfedildiği, özellikle Pers kaynaklarının Arap istilasında yok edilmesinden dolayı biraz karışık. Ancak tahminler, M.Ö. 600'lerde Çinliler tarafından keşfedildiği yönünde. Bu silahın popülerleşmesi ise Avrupa sayesinde oldu.
Kurmalı yay olarak da adlandırılan silah, Avrupa'ya I. Haçlı Seferi’nden sonra girdi. Bu silahın kullanımının hızla yaygınlaşmasının en önemli nedeni, kullanım kolaylığı. Genç, yaşlı demeden pek çok kişi tarafından çok rahat kullanıldı. Normal yayları kullanabilmek için yıllarca eğitim almak gerekirken, kurmalı yay için sadece nişan alıp hedefe fırlatmak yeterliydi. İngiliz, Alman, İtalyan ve Fransız ordularında çok rağbet gören bu yayın kullanımı, bir Fransız kralının bu aletle öldürülmesi üzerine Papa tarafından ‘şeytan icadı’ denilerek yasaklandı.
Günümüzde tatar yayı, avcılık kategorisine giren bir silah olarak karşımıza çıkıyor. Tatar yaylarının çok güçlü olmaları ve ateşli silahların aksine sessiz çalışmaları dolayısıyla birçok ülkede kullanımları yasalarla sınırlandırılmış durumda.