03.05.2023 - 16:18 | Son Güncellenme:
İndependent Türkçe
Bilim insanları, yaşam destek ünitesinin kapatılmasının ardından ölen iki hastanın beyninde ilginç dalgalanmalar yakaladı. Beynin belirli bölgelerindeki yüksek frekanslı dalgaların bilincin ayırt edici özelliği olduğu düşünülüyor. Yeni çalışmada ölmekte olan iki kişinin beyninde de bu dalgaların tespit edilmesi, ölüm anında bilincin yerine geldiğine işaret ediyor olabilir.
Uzmanlar ölmekte olan bir kişinin beyin dalgalarını ilk kez geçen yıl ayrıntılı biçimde kaydetmişti. Söz konusu kişinin beyninde gama dalgaları adı verilen sinyallerde ani bir yükseliş saptanmıştı.
Hakemli bilimsel dergi PNAS'ta yayımlanan yeni araştırmada yaşam desteğinden çıkarılan dört hastanın ikisinde de kısa ömürlü gama aktiviteleri tespit edilmiş oldu.
Nörolog Jimo Borjigin ve meslektaşları bu tür sinyalleri yakalayabilmek için 2014'ten beri ABD'deki Michigan Üniversite Hastanesi'nde hayatını kaybeden kişilerin son anlarına tanıklık ediyor.
Borjigin ve ekibi yeni makalede, "Bu bulgular, ölmekte olan hastalarda solunum desteğinin kesilmesinden önce ve sonra beynin nöral aktivitesini araştırmamızı sağladı" ifadelerine yer verdi.
Ekibin tespit ettiği gama dalgalarının ilk kısmı, beynin "sıcak bölgesinde", yani bilince işaret eden nöral bağlantıların yoğunlaştığı bölgede aktifleşti.
Benzer bir aktivite modeli, rüya gören insanlarda ve görsel halüsinasyonlar gördüğünü bildiren hastalarda da gözlemlenmişti.
Hayatını kaybeden bu iki kişinin beyin dalgalarındaki artış, ölüme yakın deneyimler yaşadığını söyleyen ve bunları net biçimde hatırlayan insanların aktarımlarını açıklığa kavuşturabilir.
Ölümle bir şekilde burun buruna gelmiş insanlar, bir tünelden parlak bir ışığa doğru ilerleme, geçmiş anıları yeniden yaşama, ölen akrabaları görme veya seslerini duyma gibi deneyimler aktarıyor. Bu deneyimler birçok kültürden insan tarafından paylaşıldığı için araştırmacıları konu üzerine düşünmeye sevk ediyor.
Öte yandan Borjigin ve ekibi, 10 yıllık araştırmaları boyunca yalnızca iki kişinin beyin dalgalarında ölüm anında bu türden bir artış gördüklerini hatırlatıyor.
Bu da aslında söz konusu dalgalanmaların hastalardaki oksijen eksikliğinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı sorusunu gündeme getiriyor.