28.02.2022 - 10:01 | Son Güncellenme:
BBC TÜRKÇE
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ordusunun stratejik nükleer gücünü "alarm seviyesine" geçirdiğini açıkladı.
Kremlin'de üst düzey savunma yetkilileriyle bir araya gelen Putin, Batı'nın Rusya'ya karşı düşmanca adımlar attığını, "yasa dışı ekonomik yaptırımlar uyguladığını" söyledi.
Putin nükleer gücü alarm seviyesine getirme gerekçesi olarak NATO yetkililerinin "agresif açıklamalarını" gösterdi.
BBC analizine göre bu adım Putin'in, Batı ülkelerinin Rusya'ya yönelik yaptırımlarına öfkesini ve aynı zamanda ülkesinin NATO tehdidi altında olduğuna dair paranoyasını gösteriyor.
Bu açıklama Batı'da da büyük dikkat çekti.
Bu tür bir gerginlik tam da NATO askeri planlamacılarının korktuğu şeydi. NATO'nun Ukrayna'ya asker göndermeyeceğini açıklamasının nedeni de buydu.
Öte yandan Rusya'nın işgali planlandığı gibi ilerlemiyor. İşgalin dördüncü gününde hâlâ hiçbir büyük Ukrayna kenti Rus kontrolüne geçmedi ve Rusya ağır kayıplar veriyor gibi gözüküyor.
Bu durum Moskova'da sabırsızlık ve hayal kırıklığına yol açacak. Belarus sınırındaki görüşmelerden de hem Moskova hem Kiev'i tatmin edecek bir sonuç çıkması zor gözüküyor.
Putin Ukrayna'nın tamamen Rus etkisine girmesini istiyor. Zelenskiy ise ülkesinin bağımsızlığını savunuyor.
Buradan bir uzlaşma çıkması zor.
Bugün Batı'ya verilen nükleer uyarıyı da buna ekleyince, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırısının önümüzdeki günlerde yoğunlaşmasına ve sivillerin hayatına, şu ana kadar gösterildiğinden daha da az özen gösterilmesine tanık olabiliriz.
PUTİN İÇİN UKRAYNA, AFGANİSTAN'A DÖNÜŞEBİLİR
Tarih savaşı başlatmanın bitirmekten çok daha kolay olduğunu gösteren pek çok örnekle dolu.
ABD'nin 2001'de Afganistan'ı, 2003'te de Irak'ı işgali kesinlikle bu örneklerden ikisi. Vladimir Putin için ise Ukrayna böyle bir örneğe dönüşebilir.
Tüm askeri planlar yalnızca düşmanla ilk temas anına kadar geçerlidir derler. Rusya'nın Ukrayna'daki planları için de bunu söylemek mümkün.
Royal United Services Institute düşünce kuruluşundan Avrupa güvenliği uzmanı Ed Arnold, Rusya'nın ilk saldırılarının etkileyici olmadığını ve beklenenden daha yavaş olduğunu söylüyor.
Bunun birden fazla nedeni olduğunu düşünüyor.
İşgallerde kullanılan askeri doktrinin, genellikle ezici bir güçle düşman ülkeye girmek şeklinde olduğunu belirten Arnold, Rusya'nın Ukrayna etrafındaki 150-190 bin askerinin tamamını henüz kullanmadığına dikkat çekiyor.
İLK İŞGAL YARI GÜÇLE BAŞLATILDI
Bunun nedeni, Rusya'nın geri kalan birlikleri işgalin ilerleyen safhaları için saklaması olabilir. Orduların planlarını gözden geçirirken bir miktar gücü yedekte tutması normal bir yaklaşım.
Batılı yetkililer, ilk işgalin sınırdaki güçlerin yarısıyla başlatıldığını tahmin ediyor. Saldırıların birden fazla cepheden başlatılması da işleri daha karmaşık hale getirdi.
Rusya beklendiği kadar hava saldırısı ve top atışı da yapmadı. Arnold "Burada en önemli nokta, Rusya'nın beklemediğini tahmin ettiğim güçlü bir Ukrayna direnişiydi" diyor. Öte yandan Rus generallerin karşılaşılan aksaklıkların üstesinden gelebileceğini düşünüyor.
İngiltere ordusunda üst düzey komutanlık yapmış Sir Richard Barrons ise Rusya'nın askeri hedeflerini kısa bir süre içinde gerçekleştirebileceği görüşünde.
Barrons Rus saldırısının ilk hedeflerinin Ukrayna ordusunu dağıtmak, merkezi hükümeti devirmek ve Ukrayna'nın bir kısmını ilhak etmek olduğunu söylüyor.
Rusya bu hedeflerin bir kısmı için ilerleme kaydetmiş görünüyor. Ukrayna'nın güneyinde işgali genişleten Rus birlikleri, 2014'te işgal ettikleri Kırım ile Rusya arasında bir kara bağlantısı sağladı. Arnold bunun "küçük bir hedef" olduğunu belirtiyor.
Ukrayna'nın en deneyimli askerlerinin bir kısmı yıllardır Donetsk ve Luhansk'taki cephelerde yer alıyor. Bugüne kadar Rusya'nın bu bölgelerden ilerleme girişimlerini cesurca püskürttüler. Fakat etrafları kuşatılırsa buna devam etmekte zorlanacaklardır.
Ukrayna ordusunun büyük bir kısmının çatışma içinde olması, onları başka yerlere sevk etmeyi de zorlaştırıyor. Rusya Kiev'e doğru ciddi bir şekilde ilerledi. Ciddi bir direniş merkezi olan başkentin ele geçirilmesi ana hedeflerden biri.
Vladimir Putin, Volodimir Zelenskiy'in demokratik bir şekilde başa gelmiş iktidarını kendi rejimiyle değiştirmek istiyor. Ed Arnold "Kiev ele geçirilmezse Rusya başarılı sayılamaz" diyor.
Burada esas soru, bunun ne kadar kolay olacağı. Rus birlikleri kenti kuşatmaya çalışıyor gibi gözüküyor. Fakat ne kadar ilerlerlerse karşılarındaki direnç de o kadar artıyor.
Kent savaşları genellikle savunan tarafa büyük bir avantaj sunar. Saldırganlar sokak sokak ilerlemekte zorlanır, binalar birer savunma mevzisi haline gelir.
Siviller hem direnişin parçası hem de hedef olurlar. Kent savaşları en zor ve kanlı savaşlardır ve daha fazla askeri güç gerektirir.
Dinyeper Nehri Ukrayna'nın doğusu ile batısı arasında doğal bir bariyer oluşturuyor. Ed Arnold Rus birliklerinin bu nehrin batısına geçmemeyi tercih edebileceğini söylüyor.
Kiev ve ülkenin doğusunu işgal ederlerse, nehrin batısına ilerlemenin getirisinin düşük olacağını ekliyor. Vladimir Putin başkent işgal edilip Ukrayna ordusu yenildikten sonra direnişin sonlanacağını umuyor olabilir.
Fakat 190 bin askerlik bir ordu bir işgal için yeterli olsa da, askeri uzmanlar bu sayının Avrupa'nın en büyük ikinci ülkesini işgal altında tutmak için yeterli olup olmadığı konusunda şüpheli.
Irak'ta İngiltere ordusunun komutanlığını yapmış olan General Barrons, "Putin 150 bin kişilik bir orduyla Ukrayna'nın tamamını işgal altında tutmayı umuyorsa, bu ancak halkın rızasıyla mümkün olabilir" diyor.
Ukrayna'nın doğusunda Rusya yanlıları olsa da Rusya'nın atayacağı bir hükümet 40 milyondan fazla olan nüfusun rızasını almakta zorlanacaktır.
General Barrons Rusya'nın Ukrayna ordusunu yenecek gücü olduğunu fakat Ukrayna ordusunun yenilmesinin ardından ciddi bir sivil direnişin devam edeceğini düşünüyor, "Putin'in bütün Ukrayna'yı kontrol edebileceğini düşünmesi büyük bir hesap hatası olabilir" diyor.