12.04.2023 - 15:57 | Son Güncellenme:
Fransa'da geçen yıl gerçekleşen seçimlerde ikinci kez ipi göğüsleyen Emmanuel Macron, geride kalan altı senede uluslararası sahneye bir cümlesi ve iki fotoğrafıyla damgasını vurdu.
Henüz hiç kimsenin Rusya lideri Vladimir Putin'in Ukrayna'ya saldırı emri vereceğini tahmin bile edemediği bir dönemdi, Macron Kasım 2019'da Batı ittifakını çalkantıya sürükleyen açıklamasını yaptı.
"NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti" diyen Macron'a dönemin ABD Başkanı Donald Trump ateş püskürdü, Fransız liderin çıkışını 'oldukça saygısızca' ve 'nahoş' ifadeleriyle eleştirdi. Diğer NATO üyelerinden de Paris yönetimine arka arkaya tepki yükselirken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "Macron kendi beyin ölümünü bir kontrol ettirsin" dedi.
Takvimler 2021 yılının Şubat ayını gösteriyordu ve daha Rusya'nın Ukrayna işgaline tam bir yıl vardı. Emmanuel Macron bu kez keskin bir U dönüşüne imza attı, "NATO'ya inanıyorum" dedi.
Fransa lideri Amerikan istihbaratının Rus ordusunun Ukrayna sınırına yaptığı yığınağı kare kare dünyaya ifşa ettiği günlerde, Moskova'ya uçtu. Tüm dünya nefesini tutmuş, bir savaşın başlayıp başlamayacağını merak ediyordu.
Fransız lider, Kremlin'de Putin tarafından ağırlandı. Savaşı önlemek için bir dizi teklifin ele alındığı randevu beş saat sürdü, hafızalarda kalan ise yapılan açıklamalar değil uzun masa oldu.
Sosyal medyada anında viral olan dört metrelik masa için Fransa'nın önde gelen yayın organlarından France Culture, "Putin, Macron ve dünyanın en uzun masası" başlığını attı, "İki dünyanın boşanmasını temsil etmek istiyorsanız bu görüntü yeter" yazdı.
Vladimir Putin Macron'la görüşmesinden yalnızca iki hafta sonra Ukrayna'ya Rus tanklarını yolladı, 24 Şubat 2022 yeryüzünün geri dönülemez şekilde değiştiği gün olarak tarihe geçti.
2022 ilkbaharında Fransa sandığa gitti, seçimin ikinci turuna günler kala Emmanuel Macron bu kez bağrı açık bir fotoğrafla arz-ı endam etti. Macron'un özel fotoğrafçısı tarafından Instagram hesabında paylaşılan kare, Marsilya'daki bir seçim kampanyası sırasında çekildi. Fransa'da yoğun tartışmalara yol açan fotoğraf, elbette dünya medyası tarafından ıskalanmadı.
"Olay, resmi fotoğrafçımın doğal hallerimi fotoğraflamasından ibaretti" diyen Fransız lider, "Fotoğrafı onayladınız mı?" sorusuna ise "Evet fotoğraf serisini onayladım. Ama buna biraz hızlı bakmış olabilirim" cümlesiyle yanıt verdi.
Emmanuel Macron, Nisan 2023'te ise bu kez bir başka süper gücün başkentine, Pekin'e gitti. Çin lideri Xi Jinping tarafından ağırlanan Fransa Devlet Başkanı, Amerikan Politico dergisine verdiği röportajla bir kez daha Batı cephesinde çalkantıya yol açtı.
Fransız lider, "Avrupalıların cevaplaması gereken soru şu; Tayvan üzerine bir krizi tırmandırmak bizim çıkarımıza mı? Hayır. Yapılacak en kötü şey, Avrupalıların bu konunun takipçisi olması gerektiğini düşünmek ve Amerikan ajandasının peşinden gitmek" dedi.
ABD ve Çin arasındaki gerilimde Avrupa'nın üçüncü bir kutup olarak kendi tutumunu belirlemesini isteyen Macron, yaşlı kıtadaki ülkelerin 'üçüncü bir süper güç' haline gelebileceğini söyledi.
Sözleri Fransa Cumhurbaşkanlığı tarafından sansürlenen Macron'un kurduğu cümleler, NATO çıkışı kadar olmasa da ABD ve Avrupalı müttefikleri arasında depreme yol açtı.
Politico'nun 'Eğlenmiyor musun? Macron'un yorumları küresel tepkiyi tetikledi, bir kez daha' başlıklı haberi, "Hay aksi, yine yaptı" cümlesiyle başladı. Macron'un sözlerinin bir tepki fırtınası başlattığını yazan Politico, Fransız lideri yıllardır takip edenler için güçlü bir dejavu yaşandığını aktardı.
ABD'li senatör Marco Rubio ve Washington'ın eski Rusya Büyükelçisi Michael McFaul, Macron'u hedef alanlar arasındaydı. ABD'nin bir önceki başkanı Donald Trump ise, Fransız lidere ağır ifadelerle saldırdı:
"Arkadaşım Macron, Çin'e gitmiş Xi'nin kı**** öpüyor. Anlatabildim mi? Hem de Çin'de! Bunu görünce 'Tamam, artık Fransa'yı Çin'e kaptırdık' dedim."
Beyaz Saray'ın Macron'a tepkisi daha itidalliydi, "Fransa ile ilişkilerimize güveniyoruz. Biden yönetimi Fransa ile sahip olduğumuz fevkalade ilişkiler konusunda rahat ve emindir" denildi.
Alman resmi yayın kuruluşu Deutsche Welle, 'Macron'un Çin'de yaptığı yorumlar Japonya'da endişeye sebep oldu' başlıklı bir haber yayımladı.
Japon analistler, Fransız liderin dile getirdiği Tayvan'a yönelik bir Çin saldırısının Avrupa'nın müdahalesini gerektirecek bir kriz olmayacağı yönündeki görüşünün, Japonya'nın Hint-Pasifik'te güvenliği korumaya yönelik diplomatik çabalarını baltaladığını söylüyor.
Temple Üniversitesi siyaset bilimi profesörü olan Hiromi Murakami, "Açıkçası, Japon hükümeti bu yorumlarla fena halde sarsılmış olacak" deyip ekledi.
"Macron'un yorumları, Japonya'nın oluşturmaya çalıştığı fikir birliğine aykırı. Ve Fransa'nın Asya-Pasifik bölgesinde barış ve istikrar konusundaki önceki duruşundan oldukça farklı görünüyor."
Japonya, Çin'in Güney Çin Denizi ve Tayvan'daki yayılmacılığına karşı bir koalisyon kurma çabalarına öncülük ediyor.
Alman Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisi dış politika sözcüsü Norbert Röttgen, Pekin ziyaretini bir felaket olarak niteledi:
"Macron Çin gezisini Xi Jinping'in halkla ilişkiler zaferine ve Avrupa için bir dış politika felaketine dönüştürmeyi başardı. ABD ile ortaklık yerine mesafeli olmayı öngördüğü egemenlik anlayışıyla kendini Avrupa'da giderek daha fazla izole ediyor."
45 yaşındaki Fransız lider Emmanuel Macron'un yönettiği Fransa, Ukrayna'ya en çok silah gönderen ülkeler listesinde Norveç ve Hollanda'nın arkasında, 10'uncu sırada yer alıyor.