Gazze Şeridi'nde başlayıp Orta Doğu'daki beş ülkeyi daha çatışmaların içine çeken savaş, ilk kez yön değiştirdi. Bütün gelişmeleri canlı blog sayfasına taşıyoruz.
Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin üslerini İsrail savaş uçaklarının kullanımına açması durumunda “savaşın bir parçası” olabileceği yönündeki açıklamasının ardından Avrupa Birliği’nden (AB) GKRY’ye destek açıklaması geldi. AB Komisyonu Sözcüsü Peter Stano, yaptığı açıklamada Hizbullah’ın tehditlerine karşı AB’nin Güney Kıbrıs’a desteğinin tam olduğunu söyledi. Stano, “Güney Kıbrıs’ın AB’ye üye bir devlet olduğunu herkese hatırlatmak isterim. Güney Kıbrıs, Avrupa Birliği, Avrupa Birliği de Güney Kıbrıs demektir. Bu da üye devletlerimizden birine yönelik herhangi bir tehdidin AB’ye yönelik bir tehdit olduğu anlamına gelir” dedi.
Avrupa Birliği’nin Lübnan-İsrail sınırındaki gelişmeleri de yakından takip ettiğini ifade eden Stano, “Bu süregelen bir endişe kaynağı. AB, artan gerilimler ve çatışmalar nedeniyle defalarca endişe bildirmiş ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı kararı çerçevesinde tüm aktörleri gerilimi azaltma veya gerilimin tırmanmasına yol açan adımları durdurmak için ellerinden geleni yapmaya çağırmıştır” dedi.
“GÜNEY KIBRIS SORUNUN DEĞİL ÇÖZÜMÜN BİR PARÇASIDIR”
Hizbullah lideri Nasrallah, Lübnan’a yönelik muhtemel bir saldırıda Güney Kıbrıs’taki askeri üslerin İsrail’in kullanımına açılacağı yönünde istihbarat aldıklarını söylemiş ve böyle bir durumda Güney Kıbrıs’ı da savaşın bir parçası kabul ederek hedef alacaklarını açıklamıştı. Hizbullah’tan gelen tehdit sonrasında GKRY lideri Nikos Hristodulidis de dün konuya ilişkin bir açıklama yaparak, Güney Kıbrıs’ın bölgede veya bölge dışında hiçbir askeri operasyonun parçası olmadığını söylemişti. Hristodulidis, “Buna cevabım, Güney Kıbrıs’ın savaşa hiçbir şekilde dahil olmadığıdır. Güney Kıbrıs sorunun değil çözümün bir parçasıdır. Örnek olarak (Gazze'ye) insani koridor aracılığıyla ortaya konan rolümüz, yalnızca Arap dünyası tarafından değil, tüm uluslararası toplum tarafından bilinmektedir” demişti.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik İletişim Danışmanı John Kirby, gazetecilere açıklama yaptı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabından, ABD'yi silah sevkiyatı yapmayı reddetmekle suçladığı video yayınlamıştı. John Kirby o videoyla ilgili yaptığı açıklamada, "Başbakan Netanyahu'ya sağladığımız ve sağlamaya devam edeceğimiz destek uyarınca, bu sözleri kırıcı ve üzücü buluyoruz." dedi.
İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları 258 gündür devam ederken, aralarında çok sayıda Birleşmiş Milletler (BM) Özel Raportörü’nün de bulunduğu 30 uzmandan oluşan grup, silah üreticilerine İsrail'e silah tedarikini durdurma çağrısında bulundu. Grup, silah satışlarının devam etmesi halinde üreticilerin insan hakları ihlalleri ve uluslararası hukuk ihlallerinde suç ortağı haline gelebileceklerini belirterek, "Bu şirketler İsrail kuvvetlerine silah, parça, bileşen ve mühimmat göndererek uluslararası insan hakları ve uluslararası insancıl hukukun ciddi ihlallerine ortak olma riski taşıyorlar" dedi.
Filistinli yetkililer, Gazze'de son 24 saatteki İsrail saldırılarında 35 Filistinlinin hayatını kaybettiğini, toplam can kaybının ise 37 bin 431'e çıktığını açıkladı.
7 Ekim'de başlayan savaşın kurbanlarının üçte ikiden fazlası çocuklar ve kadınlar.
İsrail'le sekiz aydır çatışan Hizbullah'ın Güney Kıbrıs'ı vurabileceğini söylemesiyle Orta Doğu'daki yangın yeni bir boyuta taşınırken, İsrail silahlı insansız hava araçlarının Suriye'de gerçekleştirdiği saldırıdan yeni ayrıntılar var.
İsrail drone'ları, Suriye'nin güneyindeki Kuneytra ile Dera'daki bazı askeri mevzileri Çarşamba günü füzelerle vurdu.
Resmi haber ajansı SANA, iki ayrı mevzideki saldırıda bir subayın öldüğünü ve maddi hasar meydana geldiğini bildirdi. İsrail medyası ise, Kuneytra ve Dera'daki saldırıda bazı Hizbullah milislerinin de öldüğünü yazdı.
Saldırıdan sonra bir İsrail uçağı gökyüzünden karakolların enkazı üstüne yüzlerce broşür bıraktı. Arapça broşürlerde Suriye ordusu Hizbullah'a daha fazla yardım etmemesi konusunda uyarıldı, işbirliği devam ettiği sürece İsrail'in saldırmayı sürdüreceği vurgulandı.
Broşürde "Suriye ordusu, mevzilerinde Hizbullah'ın yer almasının bedelini sıklıkla ödemeyi sürdürüyor" denildi.
İsrail Gazze Şeridi'ndeki savaşın başlamasından sonra Suriye'de tüm Orta Doğu'yu sarsan saldırılara imza attı. 2023'ün son günlerinde İran'ın Suriye'deki milislerini ve askerlerini komuta eden general Rıza Musevi Şam yakınlarındaki evinde füzeyle öldürüldü. Bu suikastı yeni saldırılar izlerken, 1 Nisan Pazartesi günü İran'ın Şam Büyükelçiliği kompleksindeki bir bina İsrail jetleri tarafından yerle bir edildi. Binada ölenler arasında Devrim Muhafızları'nın yurt dışı operasyon birimi Kudüs Gücü'nün önemli komutanı Muhammed Rıza Zahedi ve yardımcısı da vardı.
İran şok suikasta 13 Nisan Cumartesi akşamı topraklarından ilk kez İsrail'e doğrudan saldırı düzenleyerek yanıt verdi, 300'den fazla füze ve kamikaze drone ateşledi. İsrail ise birkaç gün sonra İran'ın merkezindeki İsfahan'da yer alan bir askeri üssü vurdu.
İsrail ordusu Suriye'deki iç savaşın başladığı 2011 yılından bu yana İran milisleri ve Hizbullah'ı hedef alan yüzlerce hava saldırısı gerçekleştirdi. Ordu saldırılara dair nadiren yorum yapıyor ancak İsrailli yetkililer İran ve müttefiki Hizbullah'ın Suriye'ye yerleşmesine izin vermeyeceklerini söylüyor.
Hizbullah ve İsrail arasındaki sınır çatışması Haziran ayının başından bu yana giderek yoğunlaştı ve taraflar artık topyekun savaşı açık şekilde dile getiriyor.
İran'ın bölgedeki en önemli müttefiki Hizbullah ile İsrail 2006 yılında bir aydan fazla bir süre savaştı. İsrail Hizbullah'ı yok etmeyi başaramazken, Lübnan'ın en büyük askeri gücü özellikle Suriye iç savaşında Beşar Esad adına çatışmalara girerek ciddi bir deneyim kazanmış durumda.
Haziran ayı başından itibaren gerilimin hızla tırmandığı kuzey cephesindeki çatışmanın tarafları artık açık şekilde 'topyekun savaş'ı telaffuz ediyor.
İsrail işgal ordusu Gazze Şeridi'ne saldırıya geçtikten bir gün sonra Lübnan sınırında Hizbullah'la çatışmaya başladı. Geride kalan 257 günde İran'ın ana müttefiki Hizbullah'ın birçok komutanı İsrail saldırılarında öldü, grup 300'den fazla milisini kaybetti. Lübnan tarafında aralarında çocuklar, kadınlar ve gazetecilerin de olduğu onlarca sivil yaşamını yitirdi, 90 binden fazla insan sınır hattındaki evlerini terk etmek zorunda kaldı. İsrail'de ise Hizbullah'ın füze yağmurları nedeniyle sınır hattındaki onlarca yerleşim tahliye edildi, 60 bini aşkın kişi aylardır evlerine geri dönmeyi bekliyor. Yanı sıra, aralarında bir generalin de 14 İsrail askeri öldü.
ABD: İSRAİL BEŞ HAFTA İÇİNDE SALDIRACAK
İsrail'in bir numaralı müttefiki ABD, Başkan Joe Biden'ın üst düzey danışmanı Amos Hochstein'i bir kez daha acil şekilde Tel Aviv ve Beyrut'a gönderdi. Pazartesi günü Tel Aviv'de Başbakan Binyamin Netanyahu dahil birçok İsrailli yetkiliyle buluşan özel temsilci Hochstein, Salı Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta gazetecilerin karşısına çıktı. Sınır çatışmasının yeterince uzun sürdüğünü belirten Amos Hochstein, sorunun hızlı ve diplomasi yoluyla çözülmesinin herkesin çıkarına olduğunu vurguladı.
İsrail kamu yayıncısı KAN ise, Amos Hochstein'in Beyrut'ta verdiği mesajları 'Hizbullah geri çekilmezse, İsrail ABD'nin desteğiyle saldırıya geçebilir' başlığıyla sundu.
Middle East Eye, ABD'li temsilcinin Lübnanlı yetkililerle yaptığı görüşmelerde İsrail'in sınırın kuzeyini işgal etmeye hazırlandığı bilgisini verdiğini yazdı. Beş hafta içinde başlaması beklenen İsrail işgalinin amacı, Hizbullah savaşçılarını sınır hattındaki Litani Nehri'nin kuzeyinde tutmak.
ATEŞE BENZİN DÖKEN DRONE KAYDI
Lübnan'ın en ciddi askeri gücü Hizbullah'ın saldırıları ilk kez Taberiye Gölü'nün kıyısına kadar, 30 kilometre içeriye ulaşırken; İsrail'in üçüncü büyük kenti Hayfa'daki askeri üsleri ve Demir Kubbe hava savunma sistemlerini gösteren 9 dakikalık drone kaydının yayınlanması ateşe benzin döktü.
Videonun yayımlanmasından saatler sonra konuşan İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, "İsrail, Hizbullah ve Lübnan'a karşı kuralları değiştirme kararına çok yaklaştı. Topyekûn bir savaşta, Hizbullah yok edilecek ve Lübnan ağır darbe alacak" dedi.
Katz'ın tehditlerini ve İsrail ordusunun kuzey cephesindeki savaş planlarını onaylamasını, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın televizyonlardan yayınlanan konuşması izledi.
İsrail'le topyekûn bir savaşa hazır olduklarının altını çizen Nasrallah, topyekûn bir savaşa girmeleri halinde bu savaşın kendileri için 'herhangi bir kuralı ve sınırı olmayacağı' yolunda İsrail'i uyardı. Hizbullah lideri, "Eğer böyle bir savaş çıkarsa İsrail'deki hiçbir yer roket ve silahlı insansız hava aracı saldırılarına karşı güvende olamaz" dedi, İsrail'in kuzeyini işgal edeceklerini söyledi.
Ayrıca Hizbullah'ın sahada görülecek 'yeni silahlara' sahip olduğunu da ekleyen Hasan Nasrallah, büyük ses getiren Hayfa görüntülerinin 'düşmana karşı psikolojik savaşın bir parçası' olarak tanımladı.
Hasan Nasrallah ayrıca Lübnan’a muhtemel bir saldırıda İsrail jetlerine üslerini açması halinde Güney Kıbrıs'ı vuracaklarını dünyaya ilan etti. İsrail’in Rumlarla sürekli askeri tatbikat yaptığını vurgulayan Nasrallah, Kıbrıs’ın havaalanlarının ve üslerinin Lübnan'a saldırı için kullanılacağı yönünde istihbarat ve duyumlar aldıklarını kaydetti.
EN KISA MESAFE 160 KİLOMETRE
Lübnan'ın en büyük askeri gücü olan Hizbullah'ın lideri, Avrupa Birliği üyesi Güney Kıbrıs'ı ilk kez böylesi bir açıklamayla tehdit ediyor. Lübnan'ın başkenti Beyrut ile Güney Kıbrıs arasında kuş uçuşu 240 kilometre mesafe bulunuyor. Güney Kıbrıs'ın doğusu ile Lübnan'ın kuzeyi arasındaki en kısa mesafe ise 160 kilometreye kadar düşüyor.
Hizbullah'ın elindeki on binlerce füze arasında menzili 300 kilometre ve 210 kilometreyi bulan Fetih ve Zelzal füzeleri bulunuyor.
Güney Kıbrıs lideri Nikos Hristodulidis Lübnan'dan gelen tehdide yanıt verdi, İsrail ve Hizbullah arasında taraf tutmadıklarını söyledi. Hristodulidis, "Kıbrıs sorunun değil, çözümün parçasıdır" dedi, ülkesi üzerinden Gazze'ye insani yardımların aktarıldığını hatırlattı.
MANŞETLER DEĞİŞTİ
Rum tarafında yayınlanan gazetelerin bugünkü manşeti, beklendiği gibi Hizbullah'ın tehdidi. Cyprus Mail 'Hizbullah lideri Güney Kıbrıs'ı tehdit ediyor, Christodoulides 'Çözümün parçasıyız' diyor' manşetini attı, Nasrallah'ın ilk kez Rum tarafını tehdit ettiğini yazdı.
Phileleftheros gazetesi 'Hizbullah Kıbrıs'a karşı tehditler savurdu: Savaşın bir parçası olacak' derken, Simerini 'Hizbullah lideri Güney Kıbrıs'ı İsrail'le muhtemel işbirliği için tehdit ediyor' başlığını tercih etti.
Politis gazetesi de Hasan Nasrallah ve Nikos Hristodulidis'in açıklamalarını ayrı ayrı sayfasına taşıdı.
'ATEŞLE OYNAYANLAR YENİ BİR SAVAŞ İSTİYOR MU?'
'Ateşle oynayan taraflar yeni bir savaş istiyor mu?' sorusunu soran BBC Orta Doğu Muhabiri Lucy Williamson, mevcut tabloyu "Kısasa kısas anlayışı giderek daha fazla benimseniyor. Bu da bir hedefin çok hassas görülmesi veya bir saldırıda can kayıplarının çok fazla olması durumunda iki tarafı da savaşa sürükleme riskini beraberinde getiriyor" cümleleriyle özetliyor. Williamson'a göre, İsrail-Lübnan sınırında diplomatik bir çözüm için tek yol Gazze'de bir ateşkes anlaşmasına varılması gibi görünüyor.
Lübnan ve İsrail sınırı Mavi Hat olarak adlandırılıyor, yıllardır Birleşmiş Milletler barış gücü askerleri bölgede görev yapıyor.
Beyrut'tan bildiren Al Jazeera muhabiri Zeyna Khodr, Hizbullah'ın İsrail'e verdiği yanıtın Lübnan'ı ikiye böldüğünü aktardı.
Hizbullah'ın halen dikkatli adımlar attığını belirten Khodr, çatışmanın şimdiye kadar sınır hattıyla sınırlı kaldığını hatırlatıp yazılı olmayan kurallara uyulduğunu kaydetti.
Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın Çarşamba günü fazlasıyla meydan okuyan bir konuşmaya imza attığını vurgulayan Al Jazeera muhabiri, Lübnan'ın en büyük askeri grubunun İsrail'i çatışmayı genişletmekten caydırmayı denediği yorumunu yaptı.
Lübnan'daki Hizbullah taraftarlarının grubun aldığı karara destek verdiğini bildiren Zeyna Khodr'a göre, bir diğer kesim ise muhtemel bir savaşın zaten ekonomik olarak çöküşte olan ülkeye daha fazla ızdırap getireceğini düşünüyor.
Bir başka Al Jazeera muhabiri Bernard Smith, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun aşırı sağcı müttefiklerinin Hizbullah'a karış daha sert bir yaklaşım için bastırdığını aktardı.
Amman'dan bildiren Smith, Netanyahu üzerinde özellikle Hizbullah savaşçılarının daha kuzeye itilmesi için yoğun bir baskı olduğunu kaydetti.
8 Ekim'den bu yana 28 İsrail kasaba ve yerleşimi zorunlu olarak boşaltıldı, buralarda yaşayan 60 bin kişi evlerine dönmeyi bekliyor.
Aylardır Binyamin Netanyahu hükümetinden bir ateşkes anlaşmasına varılmasını isteyen İsrailli rehine yakınları, bu sabah bir kez daha Tel Aviv'deki otoyolda trafiği durdurdu.
Ayalon Otoyolu'nu kapatanlar arasında, rehine yakınlarının yanı sıra kadın aktivist grubunun üyeleri de vardı.
İsrail'deki protestocular Netanyahu'nun aşırı sağ koalisyon hükümetinin erken seçime gitmesini ve Hamas'la rehineleri serbest bırakan bir anlaşmaya varılmasını talep ediyor.
Gazze Şeridi'nde başlayan savaştan yaklaşık bir ay sonra Kızıldeniz'deki bir gemiye el koyan Husiler, geride kalan yedi ayda yüzlerce saldırıya imza attı.
İsrail işgal ordusunun Gazze'den çekilmesini isteyen Yemenli grup, ABD'nin başını çektiği koalisyonla adı konulmamış bir savaş yürütüyor.
ABD ordusunun Orta Doğu operasyonlarını yürüten Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), Yemen topraklarındaki bazı Husi hedeflerinin vurulduğunu duyurdu.
Bir yer kontrol istasyonu, bir komuta merkezi ve bir kontrol noktasının imha edildiğini belirten CENTCOM, ayrıca Husilere ait iki silahlı insansız deniz aracının da Kızıldeniz'de yok edildiğini aktardı.
İran destekli Husiler ise, geçen hafta vurdukları ve halihazırda batan Yunan gemisi Tutor'a saldırı anını gösteren bir video yayınladı.
Başkent Sana ve ülkenin en büyük limanı Hudeyde dahil Yemen'in batısını kontrol eden Husiler, söz konusu saldırıyı 12 Haziran tarihinde Kızıldeniz'de gerçekleştirdi.
Liberya bayrağı taşıyan gemi kamikaze silahlı insansız deniz aracı ve füzeyle vuruldu, birçok farklı açıdan kaydedilen saldırıda gemiden siyah dumanlar ve alev topunun gökyüzüne yükseldiği görüldü.
Tutor'un makine dairesine büyük hasar veren ilk kamikaze drone'u iskele tarafına isabet eden bir füze izledi.
Kargo gemisi Kızıldeniz'in sularına gömülürken, 24 mürettebat ABD ve Fransız donanmaları tarafından tahliye edildi. Saldırıda Tutor'da çalışan bir kişi hayatını kaybetti.
Kasım ayı ortasından bu yana Kızıldeniz'i dünyanın en tehlikeli su yolu haline getiren Yemenli Husiler, füzeler, silahlı insansız hava araçları, silahlı insansız deniz araçları ve botlarla 500'den saldırıya imza attı.
ABD'nin başını çektiği uluslararası koalisyonun Babülmendep Boğazı çevresinde savaş gemileriyle devriye gezmesi ya da Yemen topraklarındaki Husi hedeflerinin bombardımana tutulması, İran destekli grubu geri adım attırmadı.
Husiler geçen hafta ABD'ye ait USS Dwight D. Eisenhower uçak gemisini vurduklarını duyurdu, Pazartesi akşamı ise yine Amerikan ordusuna ait bir F-22 savaş uçağını düşürdüklerini açıkladı. Grup, söz konusu açıklamalarına dair bir kanıt sunmuş değil.
Şimdiye kadar Avrupa ile Asya arasındaki en kısa güzergahı kullanan iki ticari geminin batmasına, 21 geminin ise hasar almasına yol açan Husileri durdurmak için taktik değişikliğe gidiliyor. Yemenli gruba ait dört radar sisteminin vurulduğunu bildiren CENTCOM, geçen hafta da sekiz hava savunma sistemi ve radarı imha etti. Radar ve hava savunma sistemlerinin vurulması, ABD'nin başını çektiği uluslararası koalisyonun Yemen topraklarında büyük bir askeri operasyona hazırlandığı yorumlarına neden oldu.
Kanada, İran Devrim Muhafızları'nı 'terör örgütü' ilan ettiğini açıkladı. Kararı duyuran Kamu Güvenliği Bakanı Dominic LeBlanc, ellerindeki tüm araçları Devrim Muhafızları'yla mücadele etmek için kullanacaklarını vurgulayıp "İran rejimi, sürekli ülke içinde ve dışında insan haklarını göz ardı ettiğini ve ululararası kurallara dayalı düzeni istikrarsızlaştırmakta istekli olduğunu gösterdi" dedi.
Alınan kararla, İranlı Devrim Muhafızları'ndan üst düzey isimlerin de dahil olduğu binlerce hükümet yetkilisinin Kanada'ya girişleri yasaklanacak.
Kanada'daki mevcut ve eski İran yetkilileri hakkında soruşturma açılabilecek, bazı isimler sınır dışı edilebilecek.
Kanada'da muhalif parlamanterler ve İran diasporasının bazı temsilcileri uzun süredir hükümete bu yönde bir karar alması için baskı yapıyordu.
'BİR ÇİFT SÖZÜM VAR: İRAN'A GİTMEYİN!'
Kanada Dışişleri Bakanı Melanie Joly, aldıkları karar sonrası, İran'daki Kanadalıların keyfi şekilde gözaltına alınabilecekleri uyarısında bulundu.
Joly, "Mesajım net: Halen İran'da bulunan Kanadalılar için ülkelerine dönme zamanı. İran'a gitmeyi planlayan Kanadalılara da bir çift sözüm var: Bu ülkeye gitmeyin" diye konuştu.
İRAN'DAN İLK TEPKİ: AKILSIZCA
İran, Kanada'nın kararını resmen kınadı. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Nasır Kenani, Kanada'nın hamlesini 'akılsızca ve alışılmadık siyasi motivasyonla atılmış adım' olarak niteledi.
Sözcü Kenani ayrıca, kararın Devrim Muhafızları'nın caydırıcı gücü ve meşruiyetinde herhangi bir etki yaratmayacağını dile getirdi.
ABD İran Devrim Muhafızları'nı 2019'da 'terör örgütü' ilan etmişti. İngiltere ise bu yönde irade beyanında bulunmasına karşın henüz böylesi bir karar almış değil.
İRAN DEVRİM MUHAFIZLARI NEDEN ÖNEMLİ?
İran Devrim Muhafızları, ülkenin dini lideri Ayetullah Ali Hamaney'le yakın bağları olan önemli bir askeri, siyasi ve ekonomik güç.
İran'ın stratejik silahlarını kontrol eden Devrim Muhafızları'nın kendi kara, deniz ve hava kuvvetleri var.
Devrim Muhafızları'nın 190 binden fazla aktif personeli olduğu sanılıyor.
İran hükümetine göre Devrim Muhafızları, Orta Doğu'nun birçok bölgesinde nüfuzunu kullanıyor; denizaşırı operasyon kolu Kudüs Gücü aracılığıyla müttefik ülkelere ve silahlı gruplara maddi ve askeri yardımda bulunuyor, teknoloji ve eğitim desteği veriyor, danışmanlık yapıyor.
Kanada daha önce Kudüs Gücü'nü 'terör örgütü' ilan etmişti.