18.09.2023 - 16:00 | Son Güncellenme:
İtalya’nın güneyindeki Lampedusa adası, son günlerde Kuzey Afrika kıyılarından gelen binlerce göçmen nedeniyle Avrupa çapında ilgi odağı haline geldi.
‘Lampedusa krizi’, düzensiz göçü durdurma vaadiyle yaklaşık bir yıl önce iktidara gelen aşırı sağcı hükümeti zora sokarken, gelecek yıl yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde göç meselesinin kampanyalara damga vuracağının sinyallerine de sahne oldu.
Düzensiz göçmen sayısındaki artış nedeniyle geçen Nisan’da olağanüstü hal ilan eden Roma yönetimi, İtalya’nın rekor sayıda göçmenle karşı karşıya olduğunu ve Avrupa’nın kendilerini yalnız bıraktığını savunuyor.
Peki İtalya’da gerçekten bir göç krizinden söz etmek mümkün mü, hükümetin söylemleri verilerle örtüşüyor mu?
Koalisyon ortağı Lig partisinin lideri ve Başbakan Yardımcısı Matteo Salvini geçen hafta, "İtalya, bu ölçekte göç yaşayan tek Avrupa ülkesi" dedi.
Ancak veriler bu iddiayı doğrulamıyor. Avrupa Birliği istatistik kurumu Eurostat’a göre İtalya'ya 2022'de sığınma başvurusu sayısı 84 bin civarıyken Almanya'da 243 bin, Fransa'da 156 bin, İspanya’da 117 bin oldu. 2023’ün ilk yarısında da sığınma başvurularında ilk sırada Almanya, İspanya ve Fransa geliyor.
İtalya İçişleri Bakanlığı verilerine göre bu yılın başından 15 Eylül’e kadar ülkeye 127 binin üzerinde düzensiz göçmen deniz yoluyla ulaştı. Geçen yılın aynı döneminde bu sayı 66 bin, 2021’de ise 42 bindi. Son 10 yılda deniz yoluyla ülkeye ulaşan göçmen sayısı toplamda 1 milyon civarı.
İtalya bu yılkine benzer sayıları son olarak 2016’da görmüştü. 2016’da ülkeye denizden gelen göçmen sayısı rekor kırarak 181 bini aşmıştı.
2023’te bugüne kadar ülkeye deniz yoluyla gelen 127 bin göçmen nüfusun yaklaşık yüzde 0,21’ine denk geliyor. Örneğin 119 bin göçmenin geldiği 2017 yılında İtalya kabul işlemleri gibi masraflar için 2,7 milyar Euro harcadı, bu miktar o yılın GSYİH'sının yüzde 0,15'iydi.
Haber sitesi Il Post göç verilerini analiz ettiği makalede ‘’Bunlar, dünyanın en zengin ve en gelişmiş ülkelerinden biri için kesinlikle yönetilebilir rakamlar’’ vurgusu yaptı.
Lampedusa adası, bu yıl göçmen teknelerinin en sık kullandığı çıkış noktalarından olan Tunus’un Sfax limanına yaklaşık 100 deniz mili uzaklıkta. Kuzey Afrika kıyılarına yakınlığı nedeniyle, küçük teknelerle Avrupa’ya ulaşmaya çalışan göçmenlerin öncelikli hedeflerinden biri Lampedusa oluyor.
6 bin nüfuslu adaya geçen hafta içinde yalnızca bir günde 5 binin üzerinde göçmen ulaştı, hafta boyunca ulaşanların sayısı ada nüfusunun yaklaşık 2 katına denk geliyordu. Lampedusa’daki göç kabul merkezinin kapasitesi ise 400 kişi ile sınırlı.
Lampedusa’da yaşanan bu ‘yığılma’ Tunus’ta ekonomik ve sosyal koşulların kötüleşmesinin yanı sıra, İtalya hükümetinin göç politikalarıyla da bağlantılı görünüyor. 2015-2016 döneminde İtalya’ya ulaşan göçmen sayıları benzer olsa da Lampedusa’da böyle bir yığılma görülmemişti.
Denizde organize kurtarma operasyonlarının yapılmaması, hükümetin sivil toplum örgütlerinin yardım gemilerinin işini zorlaştırması gibi nedenlerle göçmenlerin daha büyük limanlara taşınması güçleşiyor, küçük tekneler ağırlıkla Lampedusa’ya yöneliyor.
Öte yandan Lampedusa da dahil İtalya’nın güney kıyılarına ulaşan göçmenler burada kalmıyor, ağırlıkla ülkenin kuzeyine ve diğer Avrupa ülkelerine gidiyor.
Düzensiz göçmen sayısındaki artış, göç karşıtı vaatlerle iktidara gelen sağ koalisyon hükümetinin başlıca sorunlarından. Hükümetin göç konusundaki iletişim stratejisi, insan kaçakçılarını suçlamak ve Avrupa Birliği’ni sorumluluğu paylaşmaya çağırmak şeklinde özetlenebilir.
Başbakan Giorgia Meloni ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen hafta sonunda Lampedusa’yı ziyaretlerinde insan kaçakçılığı ağlarına karşı sert mesajlar verdi. Von der Leyen, ‘’acımasız göçmen kaçakçılığını’’ bastırma sözü verdi ve ‘’Avrupa Birliği'ne kimin, hangi koşullar altında geleceğine biz karar vereceğiz. Kaçakçılar değil’’ dedi.
Başbakan Yardımcısı Matteo Salvini ise hafta içindeki açıklamasında insan kaçakçılığının ardında bir ‘’reji’’ olduğunu iddia etti ve bunu bir ‘’savaş eylemi’’ diye niteledi. Salvini, ‘’Lampedusa’da yaşananlar var olmayan bir Avrupa’nın göstergesi’’ dedi ve İtalya’nın AB tarafından yalnız bırakıldığını savundu.
Geçen Şubat’ta bir göçmen teknesinin İtalya’nın güneyindeki Cutro açıklarında batması ve en az 94 kişinin ölmesinin ardından hükümet, insan kaçakçılarına öngörülen hapis cezalarını ağırlaştırmıştı.
Hükümet ayrıca Akdeniz’de göçmenleri kurtarmak için çalışan sivil toplum örgütlerine de baskı uyguluyor. Bu kuruluşların yardım gemilerine birden fazla kurtarma çalışması yapma yasağı, uzak limanlara giriş izni verilmesi, teknelere el koyma gibi uygulamalar sürüyor.
İtalya, AB ile birlikte geçen Temmuz’da Tunus'la da göçü durdurma amaçlı bir anlaşma yaptı.
Ancak göç verileri bu aşamaya kadar bu tedbirlerin etkisiz kaldığını gösteriyor.
Göç meselesi ağırlıkla, düzensiz göçmenlerin Avrupa’ya ilk giriş yaptığı ülkeler ile daha sonra yerleşmek için tercih ettikleri ülkeler arasında ayrılık yaratıyor. İtalya, Avrupa’nın güney sınırında olduğu için göçmen teknelerine orantısız biçimde maruz kaldığını, ülkeye gelen göçmenlerin AB ülkeleri arasında paylaşılması gerektiğini savunuyor.
Ancak Avrupa’ya girişlerini İtalya üzerinden yapan göçmenler daha sonra sıklıkla kuzey ülkelere yönleniyor. Son olarak geçen hafta Fransa, İtalya sınırından geçişlerdeki artış gerekçesiyle Menton-Ventimiglia geçişinde kontrolleri sıkılaştırdı.
Almanya da ‘’gönüllü dayanışma’’ mekanizması kapsamında İtalya’dan göçmen kabul etmeyi durdurdu. Alman hükümeti bu kararı gerekçe olarak İtalya yönetiminin, göçmenlerin ancak Avrupa'da ilk ayak bastıkları ülkeye iltica başvurusunda bulunabilmesini öngören Dublin Sözleşmesi’nden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemesini gösterdi.
Fransa ve Almanya’nın tepki çeken bu uygulamalarının ardından her iki ülke de daha sonra geri adım attı ve İtalya ile dayanışma mesajları verdi.
Başbakan Meloni düzensiz göçü durdurma mesajı verirken, ülkeye iş amacıyla yasal yollarla girmek isteyenlere daha fazla kota açılması için adımlar da attı.
İtalya’da geçen yıl doğum sayısı 393 bin ile en düşük seviyeye geriledi. Aynı yıl ölüm sayısı ise 719 bin oldu. Demografik düşüş nedeniyle ülkenin göçmen işçilere ihtiyaç duyduğunu aşırı sağcı hükümet yetkilileri bile teslim ediyor.
Geçen Temmuz’da alınan kararla, ülkeye yasal olarak giriş yapabileceklerin sayısı bu yıl için yüzde 66 artışla 136 bine yükseltildi. 2023-2025 döneminde toplam sayının 452 bine ulaşması planlanıyor.
Resmi verilere göre bu dönemde ihtiyaç duyulan yabancı işçi sayısı ise 833 bin ile açılan kotanın çok üzerinde.
Göç uzmanları ve eylemciler, ülkeye yasal giriş yollarının ve göçmen kabul merkezlerinin artırılması, düzensiz yollarla giriş yapmış olanlar için de entegrasyon ve yasal süreçlerin hızlandırılmasının çözüme giden bir adım olacağını belirtiyor.
Kaynak: BBC Türkçe