02.03.2022 - 12:44 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr BBC Türkçe
Deutsche Welle Türkçe;
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, bugün yaptığı açıklamada Üçüncü Dünya Savaşı'ndan söz etti. Lavrov, "Üçüncü Dünya Savaşı, nükleer ve yıkıcı olacak" cümlesini kurdu. Kremlin ise, devam eden işgale ilişkin Ukrayna heyetinin müzakerelere katılıp katılmayacağının belirsiz olduğunu savundu.
Lavrov'un söz konusu açıklaması, Moskova'nın ilk kez bir dünya savaşından söz etmesi anlamına geliyor.
Rusya lideri Vladimir Putin, hafta sonu NATO ülkelerinden gelen agresif çıkışları gerekçe göstererek nükleer silahlar için en yüksek seviyede alarm emri vermişti.
Putin, 24 Şubat Perşembe sabahı 'özel askeri harekât' diye adlandırdığı Ukrayna'nın topyekûn işgalini televizyondan açıkladığı konuşmasında, tüyler ürpertici uyarılar yapmıştı:
"Dışardan müdahale etmeyi düşünen herkes bilsin: Bunu yaparsanız tarihinizde yaşadığınız her şeyden daha büyük bir bedel ödersiniz."
Putin'in blöf mü yaptığı yoksa gerçekten bir saldırı mı planladığı henüz belirsizliğini koruyor. Tarihin en büyük yaptırımlarıyla ekonomisi sarsılan Rusya'da yayın yapan Novaya Gazeta'nın Nobel Barış Ödülü sahibi genel yayın yönetmeni Dimitri Muratov, Putin'in 2018'de söylediği sözleri hatırlatıyor.
2018 yılında yapılan bir belgeselde Vladimir Putin şöyle demişti: "...eğer birileri Rusya'yı yeryüzünden silmeye karar verirse meşru cevap hakkımız var. Evet bu insanlık ve dünya için yıkım olacaktır. Ama ben bir Rusya vatandaşı ve onun devletinin başıyım. İçinde Rusya'nın olmadığı bir dünyaya gerek var mı?"
BBC'nin Moskova muhabiri Steve Rosenberg ise, analizine "Önce bir itiraf ile başlamalıyım. Geçmişte birçok defa farklı konularda 'Putin bunu asla yapmaz" dediğim oldu. Sonra o gitti yapmaz dediğim şeyi yaptı" cümlesiyle başlıyor:
"Kırım'ı ilhak etmeye kalkmaz değil mi?" Etti. "Donbas'ta asla savaş başlatmaz." Başlattı. "Ukrayna'nın tamamını işgale asla girişmez." Girişti.
Dolayısıyla 'asla yapmaz' cümlesini Vladimir Putin söz konusu olduğunda kullanmamak gerektiği sonucuna vardım.
Bunu söyleyince hemen ardından o rahatsız edici soru geliyor: "Nükleer düğmeye ilk basan asla olmaz. Olur mu?"
Bu teorik bir soru değil."
Rusya'dan savunma uzmanı Pavel Felgenhauer, Moskova'dan yükselen nükleer tehditleri "Putin köşeye sıkıştı" diyerek yorumluyor: "Batı Rusya Merkez Bankası'nın varlıklarını dondurduğunda ve Rusya finans sistemi içine çöktüğünde çok fazla seçeneği kalmaz. Bu, sistemini işlemez hale getirir.
Bir seçeneği Avrupalıları geri adım atmaya zorlayacağı umuduyla Avrupa'ya doğal gazı kesmek olabilir. Bir başka seçeneği ise İngiltere ile Danimarka'nın arasında Kuzey Denizi üzerinde bir yerlerde bir nükleer bomba patlatıp bakalım ne olacak demek.
Kremlin'de hiç kimse Putin'e karşı çıkmaya hazır değil. Çok tehlikeli bir noktadayız."
Moskova'nın nükleer tehditleri, beklendiği gibi Avrupa ve ABD'de hemen yankı buldu. Washington, Putin'in gözdağını kabul edilemez olarak görüyor. Başkan Joe Biden, bir nükleer savaş endişesi taşımadığını söyledi.
Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki de, "Şu anda yapmak istediğimiz tek şey gerilimi azaltmak. Başkan Putin'in direktiflerini değerlendiriyoruz. Şu anda veya yakın bir zamanda kendi alarm seviyemizi değiştirmek için bir neden görmüyoruz" diye konuştu.
Ancak, Fransa Dışişleri Bakanı Yves Le Drian, "Putin'in anlaması gereken, NATO'nun da bir nükleer ittifak olduğu" dedi.
Nükleer silahlar Avrupa'ya dağılmış durumda
ABD, 1950'li yılların ortasından bu yana NATO'ya ait nükleer silahların bir bölümünü Avrupa'da konuşlandırdı. Tam sayı gizli tutuluyor. NATO ise yaptığı bir açıklamada, 100 kadar nükleer başlığın beş üye ülkedeki altı askeri üste bulunduğu bilgisini vermişti.
NATO ile Rusya arasında 1997'de imzalanan "İkili İlişkiler, İşbirliği ve Güvenlik Kurucu Senedi" uyarınca NATO şimdiye kadar dokuz yeni Doğu Avrupa ülkesi olan üyelerine nükleer silah yerleştirmedi. Rusya'nın Ukrayna'yı işgale başlamasından sonra "Bu prensip hâlâ geçerli olmalı mı?" sorusu ise tartışmaya açıldı.
NATO bünyesinde Avrupa'da konuşlandırdığı nükleer silahlar, aslında mevcut cephaneliğin sadece küçük bir bölümünü oluşturuyor. Güncel tahminlere göre Rusya'nın ise 6 bin 250 nükleer başlığı var. ABD'nin 5 bin 500, Fransa'nın 290, İngiltere'nin de 225.
Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması çerçevesinde 80'li yıllarda taraflar, nükleer cephaneliklerini büyük ölçüde azalttı. Soğuk Savaş'ın en zirve yaptığı dönemde ABD'nin 70 binden fazla, Rusya'nın da 55 bin civarında nükleer başlığı bulunuyordu.
Nükleer başlıkların ateşlenmesi için gerekli kod kimin elinde?
Amerikan Bilim İnsanları Birliği'nin (FAS) verilerine göre ABD, Fransa ve İngiltere yaklaşık 970 nükleer silahı her an kullanıma hazır. Bununla kastedilen; bu silahların ateşleme sistemleriyle birlikte depolandıkları ve en geç 15 dakika içinde kullanıma hazır hale getirilebilmeleri. Buna karşılık Rusya'nın da yaklaşık 900 fırlatılmaya hazır nükleer başlığı bulunuyor.
NATO'da geçerli olan prensibe göre; tüm üyeler nükleer güce müdahil olma hakkına sahip. Dolayısyla üye ülkeler planlama ve nükleer başlıkları kullanma sürecine dahil olabiliyor.
Silahların ateşlenmesi için gerekli kodlar ise ABD'nin elinde. Nükleer silahlara yönelik kararlar da buluşmaları üst seviyede gizli tutulan NATO'nun nükleer planlama grubu tarafından alınıyor.
NATO, yılda bir kez "Steadfast Noon" adlı bir "nükleer caydırıcılık" tatbikatı da düzenliyor. Geçen sene Ekim ayında düzenlenen son tatbikat Güney Avrupa'da yapıldı ve resmi açıklamalara göre 14 üye ülke bu tatbikata katıldı. Hangi üye ülkelerin ev sahipliği yaptığı ise açıklanmıyor, bu da gizlilik prensibi temelinde saklı tutuluyor. Söz konusu tatbikatlarda gerçek silahlar kullanılmıyor ve sadece simülasyon üzerinden kullanımı canlandırılıyor.
Rusya'nın taktiksel nükleer silah kullanabileceği tahmin ediliyor
NATO ve Rusya, önemli stratejik nükleer silahların yanı sıra tahribat gücü düşük, normal savaş araçları tarafından da ateşlenmesi mümkün "taktiksel nükleer silahlara" da sahip. Bu nükleer silahlar bir bölgeyi tamamen yok etmiyor. Ancak nükleer bir santralde meydana gelebilecek bir kazaya benzer şekilde geniş bir bölgeyi nükleer sızınıyla zehirleyebilecek güce sahipler.
Bazı uzmanlar, NATO'da korku yaratmak ve Rusya'ya karşı oluşan ortak cepheyi bölmek amacıyla Putin'in bu tür "taktiksel nükleer silahları" kullanabileceği görüşünde.
Öte yandan Putin'in Pazar günü kullandığı "özel savaş durumu" ile tam olarak neyi kastettiği konusunda ise uzmanlar bir bilmeceyle karşı karşıya. İngiliz The Guardian gazetesine konuşan Rusya'nın nükleer silahları konusunda uzman Pavel Podvig'e göre, Putin'i emri nükleer başlığı ilk atan olmaya hazırlık anlamına gelmiyor. Podvig, bunun emir-komuta zincirini tepki vermeye hazırlamaya yönelik bir formülasyon olduğu kanısında ancak yine de üst düzeyde bir alarm durumu.