06.10.2021 - 11:01 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
Eski Facebook çalışanı France Haugen, ABD Senatosu Ticaret Alt Komisyonu'nda senatörlerin sorularını yanıtlarken Facebook'un çocuklara zarar verdiğini, ayrımları keskinleştirdiğini ve demokrasiyi zayıflattığını söyledi.
37 yaşındaki Facebook'un eski ürün geliştirme müdürü, şirket içindeki sorunları ifşa ettikten sonra Facebook'a önemli eleştiriler yöneltti.
Salı günkü oturumda hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat senatörler şirketin değişmesi gerektiğine dair fikir birliğindeydi. İki partiden siyasetçilerin bu tür önemli konularda fikir birliğinde olması nadir görülen bir durum.
Oturumdan sonra bir açıklama yayınlayan Facebook yönetimi, Haugen'in söylediklerine katılmadıklarını söyledi ancak "internet için bazı standart kurallar oluşturmanın vakti geldi" dedi.
'KIZLARIN AKIL SAĞLIĞINA ZARAR VERİYOR'
Açıklamada "İnternetin kuralları en son 25 yıl önce güncellenmişti. Yasa yapıcıların alması gereken toplumsal kararlar konusunda şirketlerin bir şeyler yapmasını beklemektense, Kongre harekete geçmeli" ifadeleri yer aldı.
Bu belgelerden yola çıkan Wall Street Journal, şirketin bir iç araştırma sonucunda Instagram'ın, kızların akıl sağlığına zarar verebileceğini gördüğünü fakat buna dair bir şey yapmadığını haberleştirmişti.
Kongre'ye bu konu hakkında da ifade veren Haugen, "Şirket yönetimi Facebook ve Instagram'ı daha güvenli bir hâle getirmenin yolunu biliyor fakat astronomik kârlara insanlardan daha fazla değer verdiği için bu adımları atmıyor" dedi.
'DEV ŞİRKETLERE MAHKUM OLUYORUZ'
Jerusalem Post gazetesinin analizinde, Büyük Teknoloji şirketlerinin nasıl yavaş yavaş sosyal hayatı ele geçirdiği, bunun ötesinde devletler için de bir tehdit haline gelmeye başladığının altı çizildi. Haberde şu ifadeler kullanıldı
Sosyal medyanın bilgi alışverişimiz üzerindeki hakimiyeti, Pazartesi gecesi Facebook ve şirketleri Instagram ve WhatsApp dünya çapında çöktüğünde sergilendi.
Dünyanın büyük bir bölümü, mesaj göndermek, arama yapmak, bilgi almak ve toplantıları ve günlük yaşamı koordine etmek için büyük ölçüde hükümetler tarafından düzenlenmeyen, özel şirketlerin sağladığı bu platformlara ve hizmetlere güveniyor.
'GÜÇ TEKNOLOJİ DEVLERİNİN ELİNE GEÇİYOR'
Bu durum, modern çağda insanların yaşamlarının artık sadece küçük bir parçası olmaktan çıktı. İnternet çağı, gücü, bilgiyi barındırmak, dağıtmak ve yaymak için tekel olarak çalışan birkaç büyük teknoloji devinin ellerine hızla kaydırdı.
1990'larda İnternet çağı başladığında, insanların bilgiye erişmesi için yeni ve radikal bir yol açıldı; önceden sadece yazılı basın, televizyon ve radyo vardı. İnternetin diğer üçünün olmadığı şekilde etkileşimli doğası, insanların yaşamlarında şimdiye kadar mümkün olmadığı düşünülen çok sayıda şekilde hızla yer almaya başladığı anlamına geliyordu.
Kısa bir süre sonra İnternet, televizyon izlemek için alternatif bir yol sağladı - video izleme siteleri ve YouTube.
Haberler internete taşındı, bu durum da büyük geleneksel medyaya zarar verdi. Ürün satışları veya alışveriş, insanların sohbet etmeleri, mesaj göndermeleri, iletişim kurmaları ve kendilerinin sanal versiyonlarını oluşturmaları için çeşitli platformlar kuruldu.
En son devrim, bu çeşitli unsurların Facebook gibi Büyük Teknoloji şirketlerinin gücü altında bağlanması oldu. Bunun anlamı şu: 1990'ların sonu ve 2000'lerin başındaki İnternet çağı herkese açık benzersiz bir Vahşi Batı iken, yeni çağ daha çok 19. yüzyılın sonlarında ABD'nin pazarı tekelleştiren soyguncu baronlarına benziyor.
Büyük Teknoloji şirketleri o kadar büyükler ki, artık internetin büyük bir bölümünü silip süpürdüler ve çoğu bilgi ve iletişimin akışını kontrol ettiler.
Bunun en çarpıcı örneklerinden birisi, 9 Ocak 2021 tarihinde Twitter'ın ABD eski başkanı Donald Trump'ın hesabını kapatmasıydı. Twitter’den yapılan yazılı açıklamada Trump’ın hesabından cuma günü paylaştığı son iki mesajın platformun şiddete teşvikin yasak olması düzenlemesine aykırı olduğu belirtilerek hesabın kapatıldığı duyuruldu.
'SİBER SALDIRILAR GİDEREK ARTIYOR'
Pazartesi günü meydana gelen kesinti benzeri görülmemiş bir şey değil. Geçmişte, genellikle kısa bir süre için çeşitli Büyük Teknoloji siteleri çöktü. İsrail'de, ABD'de veya başka yerlerde kritik altyapıyı hedef alan siber saldırılar da dahil olmak üzere, son birkaç yılda siber olaylarında bir artış gözlemleniyor.
Hükümetler tarafından giderek daha fazla sorulması gereken soru, en ufak bir kesintiye tahammülü olmayan büyük şirketler arasında bir kesinti olması durumunda, iletişim ve İnternet sistemlerini nasıl çoğaltabilecekleri veya sürdürebilecekleri.
Dünya, yalnızca pandemide değil, aynı zamanda büyük güç rekabetinde de bir belirsizlik çağına giriyor. Bunun nedeni, Soğuk Savaş'ın ardından ortaya çıkan ve ABD'nin küresel egemenliğine yol açan dünya düzeninin, artık Washington ve Batı demokrasileriyle çatışan bir otoriter ülkeler ligine kaymış olmasıdır.
'BATI DEMOKRASİLERİNİN YUMUŞAK KARNI OLDULAR'
Büyük Teknoloji şirketleri, genellikle, otoriter rejimlerin taleplerini, kendi bütçeleri ve iş hedefleriyle dengelemek için tartmak zorundadır. Bu, bazı durumlarda otoriterlere boyun eğmek anlamına geliyor.
Büyük otoriter rejimler, Büyük Teknoloji şirketlerinin, Batı demokrasilerinin yumuşak karnı olduğunu fark edebilir. Eğer her şey için yalnızca bir veya iki teknoloji devine bel bağlanırsa, Pearl Harbor benzeri bir güvenlik açığı yaratırsınız. Pearl Harbor baskınından farklı olan şey ise, böylesi bir açık tek bir ülkeyi değil tüm dünyayı etkiler.
ABD ve diğer rejimler arasında artan çatışmalarla dolu bir gelecekte, Büyük Teknoloji şirketleri bir hedef olacak mı? Ayrıca hükümetler tarafından düzenlenmediği ve yakından izlenmediği takdirde nasıl tepki verecek? Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda, Birleşik Krallık ve ABD gibi ülkeler, örneğin WhatsApp gibi şeylerin işleyişini korumakla ilgileniyor mu?
'HÜKÜMETLER MÜDAHALE ETMEK ZORUNDA'
Bu platformları işleten şirketlerin özel olduğu doğru olsa da, Batılı hükümetlerin, ister telefon şirketleri, radyo, demiryolu veya ulaşım olsun, ister büyük kurumsal ağlar söz konusu olduğunda, bu endüstrileri tehlike zamanlarında kullanmaları gerekecek.
İşte tam da bu nedenle ABD'de bir acil durum yayın sistemi var. Büyük Teknoloji'nin hayatımızdaki rolünü anlayan hükümetlerin, gelecekte saldırıya uğramaları veya karanlıkta kalmaları durumunda, bu sistemlere nasıl müdahale edeceklerini ve bu sistemleri nasıl sürdüreceklerini düşünmeye başlamaları akıllıca olacaktır.
Devletler bunu yapmak için özel şirketlere güvenmek yerine, bu sistemleri çoğaltmayı veya arşivlemeyi düşünmelidirler. Düzenleme getirilmeyen ve takip edilmeyen Büyük Teknoloji, Batı için bir tehdit olabilir, son kesintinin önemli derslerinden biri de bu olmalı.