26.07.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
PELİN AYKIN
PELİN AYKIN- Türkiye’nin arabuluculuğunda Birleşmiş Milletler (BM), Rusya ve Ukrayna ile geçen yıl yapılan Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması’nın sona ermesinin ardından, NATO eski başkomutanı James Stavridis’in “İttifak gemilerinin Karadeniz’de yük gemilerine eşlik etmesi” önerisi tartışmaya neden oldu.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile konuyu görüştüğünü söylerken, Karadeniz’de gemi konuşlandırılmasının yeni bir ihtilafı tetikleyebileceği dile getiriliyor. Ancak böyle bir şeyin hayata geçirilmesinin de, Montrö Sözleşmesi’nin ihlali anlamına geleceği, NATO gemilerinin Türk boğazlarından geçip Karadeniz’e konuşlanması durumunda Türkiye’nin kendisini “riskli” bir durumda bulabileceği yorumu yapılıyor.
Milliyet’e konuşan uzmanlarsa, sözleşmenin Türkiye’ye önemli bir söz hakkı vererek olası bir savaşa girmesini önlediğine dikkat çekerek, Ankara’nın Montrö’yü tartışmaya açmayıp kendini riskli bir pozisyona sokmayacağını dile getirdi.
‘MONTRÖ TİTİZLİKLE UYGULANMALI’
NATO gemilerinin Karadeniz’de tahıl gemilerine eşlik etmesi fikrinin hayata geçeceğini çok düşünmediğini dile getiren Türkiye’nin eski Rusya Büyükelçisi ve NATO eski Genel Sekreter Yardımcısı Hüseyin Diriöz, “Çünkü ABD Başkanı Joe Biden geçtiğimiz günlerde Rusya ile çatışma halindeki bir ülkeyi İttifak’a alıp, durumu NATO-Rusya çatışmasına dönüştürmek istemediğini dile getirmişti. Bu nedenle, bu fikrin fazla destekçisi olacağını düşünmüyorum” dedi. Moskova’nın da söylemlerinin aksine NATO’ya doğrudan saldırmaktan uzak durup, direkt karşısına alacağını düşünmediğini ifade eden Diriöz, bu yüzden Karadeniz’de devriye gezen herhangi bir NATO üyesine ait gemiye Rus saldırısı düzenlenme ihtimalinin çok düşük olduğuna dikkat çekti. Diriöz sözlerini şöyle sürdürdü:
Türkiye, NATO üyeliğinin yanı sıra Montrö aracılığıyla Karadeniz’e geçiş rejimini uygulayan ülke olarak da bu konuda dikkatli davranmaya devam etmeli. Montrö titizlikle uygulanmalı. Tahıl anlaşması BM’nin öncülüğünde yürütülen bir faaliyetti ve BM’nin gerginliği azaltıcı bu tür adımların merkezinde olmaya devam etmesi lazım. NATO’nun görevi, İttifak ülkelerini korumak, savunmaktı. O çerçeveye giren bir durum olduğunu düşünmüyorum.
‘GERİLİM TIRMANIR, ÇATIŞMA OLMAZ’
Boğazlarda bulundurulmasına izin verilen toplam gemi tonajının, Montrö Sözleşmesi’nin bağlayıcı yükümlülükleri arasında yer aldığını söyleyen Karadeniz Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Köse, kıyıdaş olmayan ülkelerden gelen 45 bin tondan fazla geminin Karadeniz’de aynı anda bulunamayacağını vurguladı. 4-5 geminin bu limiti doldurabileceğini belirten Köse, bu gemilerin de 21 günden fazla Karadeniz’de kalamayacağını ifade etti. Bu kuralın ihlalinin Montrö’nün ihlali anlamına geldiğini dile getiren Köse, Türkiye tarihinde hiç bu tip bir ihlal gerçekleşmediğini söyledi. Bu tip bir ihlalin Montrö’nün tartışmaya açılması anlamına geleceğini belirten İsmail Köse, “Bu Türkiye’nin aleyhine olur. Türkiye’nin yetkilerinin kısıtlanmasına yol açar. Bu nedenle Türkiye bir ihlali kabul etmez” dedi.
Rusya’nın bir tahıl gemisini ablukaya alması ve İttifak’ın olaya müdahalesinin savaş sebebi olacağını belirten Köse, “NATO’nun en büyük ülkesi ABD, Rusya ile karşı karşıya gelmeyi düşünür mü? 1962’de yaşanan Küba krizi örneği var. ABD, Rusya ile krizi tırmandırır ancak son noktaya gelindiğinde çatışmayı tercih etmez. Moskova da benzer bir politikayı yürütüyor. Çünkü büyük bir maliyeti olur, çılgınlık olur” ifadelerini kullandı.
NATO gemilerinin Karadeniz’e konuşlanması fikrini gündeme getiren Stavridis’in Yunan kökenli bir ABD’li olduğuna dikkat çeken Köse, “Bu açıklamayla sansasyon yaratıp Rusya ile Türkiye’yi karşı karşıya getirmeye çalışıyor gibi görünüyor. Rusya ile Karadeniz’de sorun yaşamamız, Ege’de Yunanistan’ın elini rahatlatacak veya Ege’deki üzerindeki baskıyı azaltacaktır” değerlendirmesini yaptı.
‘SAVAŞ İLANI OLUR!’
NATO gemilerinin (Montrö Sözleşmesi’yle) sadece Türkiye’nin izin vermesi durumunda boğazlardan geçebileceğini anımsatan Dış Politika Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, “Türkiye, Rusya ile Ukrayna arasında kesin bir tercih yapıp, Karadeniz’de savaş gemilerini tahıl gemilerinin korumasına sunarsa, bu, Rusya’ya savaş ilanı anlamına gelir” dedi. Bağcı, “Türkiye bunun altından kalkamaz. 2008’de Gürcistan’a yapılan Rusya saldırısında da benzer bir sorun gündeme gelmişti. Türkiye, Karadeniz’de savaş gemisi bulundurmama politikasını sürdürmüştü. Türkiye şu ana kadar tarafsızlığını korudu” ifadelerini kullandı. Bağcı şöyle devam etti:
NATO’NUN GÖREVİ DEĞİL
Türkiye NATO üyesi. Ancak arabuluculuğunu yaptığı Ukrayna-Rusya arasındaki tahıl anlaşması, BM gözlemciliğinde gerçekleşmişti. Bu sorunun çözülmesi söz konusu olursa, bu, NATO ile olmaz, olmaması gerekir. Türkiye burada pozisyonunda değişiklik yaparsa, yeni bir gelişme olur. Türkiye’nin, Ukrayna-Rusya savaşında Moskova’ya karşı olduğu görüş doğar. Bu da NATO ve Ukrayna’nın işine yarar ancak Rusya ile ilişkilere büyük darbe vurur. Türkiye’nin Rusya’yı (tahıl anlaşmasına dönmesi için) ikna etmesi lazım.
Türkiye’nin (Karadeniz’de savaş gemilerinin varlığına) izin vermesi durumunda, savaşa taraf olma anlamına geleceğini belirten Bağcı, “Ancak ben hükümetin bunu yapacağını düşünmüyorum. ABD ise mümkün olduğunca Türkiye’yi savaşın içine çekmeye çalışıyor. Bunu 2. Dünya Savaşı’nda da gördük ancak Türkiye tarafsızlık politikasıyla bundan kurtuldu. Benzer bir durum şu anda da olabilir. Türkiye’nin tarafsızlığını koruması daha sağlıklı görünüyor” diye konuştu.