İsrail ordu sözcüsü Daniel Hagari, yaptığı yazılı açıklamada, İsrail ordusunun, Lübnan'ın güneyinde Hizbullah'ın altyapısına yönelik sınırlı ve yoğun kara saldırılarına başladığını duyurdu.
Kara saldırılarına hava kuvvetleri ile topçu birliklerinin eşlik ederken yapılan açıklamada, "Kuzeyin Okları Operasyonu"nun, Gazze'deki çatışmalara paralel olarak ve yapılan durum değerlendirmesine göre sürdürüleceği ifade edildi.
Beyrut'un güneyinde Hizbullah'ın kalesi olarak görülen Dahiye bölgesindeki El-Leyleki, Haret Hireyk ve Burc el-Baracine mahalleleri de hedef alındı.
İsrail’in Lübnan’da planladığı kara operasyonu hakkında ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan da açıklama yapıldı ve Biden yönetiminin İsrail tarafından bilgilendirdiği belirtildi.
Bölgeden edinilen bilgiye göre, İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee'nin X sosyal medya platformundan yaptığı "boşaltın" açıklamasından kısa süre sonra hava saldırıları başladı.
Öte yandan İsrail’in dün Lübnan’a 100’den fazla füze gönderdiği açıklandı.
KARA HAREKATI 'SINIRLI' KALACAK MI?
"İsrail'in Lübnan'a yönelik stratejisini incelediğimizde Gazze'nin aksine adım adım ilerlediğini gördük." diyen TEPAV Dış Politika Programı Direktörü ve eski diplomat Gülru Gezer milliyet.com.tr'den Sercan Dinç'e yaptığı açıklamada, "İlk önce istihbarat ve iletişim ağına sızdı. Ondan sonra üst düzey yöneticilerine yönelik olarak suikastlar silsilesi gerçekleştirdi ve ciddi anlamda Hizbullah'a bir darbe vurdu. Bir sonraki adımın da kara harekatı olması bekleniyordu." dedi.
Gezer sözlerini şöyle sürdürdü; Nitekim dün gece itibarıyla 'sınırlı' olarak ifade ettikleri bir kara harekatına başladıklarını duyurdular. 'Sınırlı' kalacağını açıkçası ben pek düşünmüyorum. Çünkü benzer bir süreci esasında Refah'ta yaşadık. Amerika'nın da zaten bu 'sınırlı' operasyona yeşil ışık yaktığını anlıyoruz. ABD Savunma Bakanı, İsrailli mevkidaşı Yoav Gallant ile konuşmuş ve bu sınırlı' operasyonun İsrail ile hedeflerinin uyumlu olduğunu söylemiş. Dolayısıyla yine ABD'nin desteğini alan bir İsrail var.
LÜBNAN'DAKİ SİYASİ İSTİKRARSIZLIK
Sadece Birleşmiş Milletler 1701 sayılı karar değil yani o bölgeden Hizbullah'ın çekilmesi. Aynı zamanda 2004 yılındaki 15/59 sayılı karar; Hizbullah'ın silah bırakması, silahsızlandırılması. Bunun Hizbullah tarafından kabul edilmesi mümkün değil.
Lübnan içerisindeki dinamikleri de değerlendirmemiz gerekir. Lübnan siyasi, ekonomik istikrarsızlığı uzun süredir yaşayan bir ülke. Dolayısıyla bu durum Lübnan'ın istikrarını nasıl etkiler? Lübnan'daki diğer unsurlar Hizbullah'a karşı nasıl bir tutum benimser? Lübnan ordusu, Hizbullah üzerinde bir etki, nüfusa sahip olabilir mi? Bunların hepsi önümüzdeki döneme yönelik soru işaretleri.
LÜBNAN SONRASI BİR SONRAKİ HEDEF
Tabi bir diğer mesele ise, İsrail'in burada durup durmayacağı. Bir sonraki hedef, tabiatıyla ilk etapta belki Suriye - Golan Tepeleri olabilir.
İRAN DA MI HEDEFTE?
Onun ötesinde Netanyahu dün bir video mesaj yayınladı ve İran halkına seslendi. Değişimin sandıklarından daha yakın olduğunu mesajını verdi. Bu tabi bölge açısından fevkalade endişe verici durum. İran da mı acaba ileride hedef alınacak? Bunu gündeme getirdi. Önümüzdeki günler ve haftalar son derece kritik olacak.
Yine ABD başta olmak üzere uluslararası toplumun ve BM başta olmak üzere uluslararası örgütlerin İsrail'i, Netanyahu'yu durduramadığı bir noktadayız. Dolayısıyla Lübnan ile sınırlı kalacak mı? Hizbullah'ın geleceği ne olacak? Hizbullah eğer ortadan kalkarsa bunun Suriye'ye ve hatta Irak'a yansımaları nasıl olacak? Önümüzdeki günlerde hep birlikte göreceğiz.