Dünyaİki arkadaşın kan donduran planı! Mezardaki cesetler bitince öldürüp sattılar

İki arkadaşın kan donduran planı! Mezardaki cesetler bitince öldürüp sattılar

02.09.2022 - 13:38 | Son Güncellenme:

Üç arkadaş zengin olmanın ilginç bir yolunu buldu. Mezarlardan çıkardıkları cesetleri hastaneye satarak kısa sürede köşeyi döndüler. Ancak paranın tadını alan 'London Burkers' lakaplı bu çetenin üyeleri bir müddet sonra daha da korkunç şeyler yapmaya başladı. Onların foyasını ise bir tıp öğrencisi ortaya çıkardı.

İki arkadaşın kan donduran planı Mezardaki cesetler bitince öldürüp sattılar

Derleyen: Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr - 19'uncu yüzyılda doktorluk yapacakların insan anatomisinin inceliklerini öğrenmek için tek yolu o cesetleri kesip incelemekti. Bu nedenle ölmüş bir kişinin bedeninin çürümeden önceki taze haline ihtiyaçları vardı. Bunu fırsat bilen ceset hırsızlarının yaptığı iş de tam olarak buydu. London Burkers olarak bilinen 1830'lu yıllarda Londra'da faaliyet gösteren grup, bir çeşit ceset hırsızıydı. John Bishop, Thomas Williams ve James May'den oluşan çete Londra'daki en ünlü hastaneler için ceset çalıyor ve sonra da onları hastanelere satıyordu. Cesetlerin korkulu rüyası London Burkers, Leonard Kilisesi'nin kuzeydoğusunda, Nova Scotia Bahçeleri olarak bilinen bir bölgede yaşıyordu. Nova Scotia Bahçeleri daha önce tuğla yapımında kullanılan kil maddesinin çıkarıldığı bir yerdi. Ancak bölgedeki kil tükenince atıkların toplandığı bir alana dönüştürüldü. Bu yüzden insanlar tarafından yaşamak için tercih edilen bir yer değildi. Bölgenin sakinliği ve uğrak bir yer olmaması London Burkers için bir avantajdı. Her şeye rağmen grup Nova Scotia Bahçeleri'nden bir ev kiraladı ve burada yaşamaya başladı.

Haberin Devamı

İki arkadaşın kan donduran planı Mezardaki cesetler bitince öldürüp sattılar

MEZARDAKİ CESETLER BİTİNCE...

Londra'daki mezarlarından çıkardıkları cesetleri kadavra ihtiyacı olan cerrahlara satan London Burkers o yıllarda bu işten oldukça para kazandı ve bir anda grubun her bir üyesi zengin oldu. Paranın tadını alan çete bir müddet sonra hep daha fazlasını istediği için bu işin artık önünü alamamaya başladı. Ancak yaptıkları son hamle akıllara durgunluk verecek cinstendi. Mezardaki cesetleri tüketen çete kendi cesetlerini kendileri yaratmaya başladı!

Bir gün Williams ve Bishop ellerindeki bir cesedi King's College Hastanesi'ne bırakıp paralarını da aldıktan sonra oradan ayrıldı. Ancak ortada bir gariplik vardı, kadavrayı inceleyen öğrenci cesedin doğal yolla ölmediğini, 14 yaşında bir erkek çocuğuna ait olan bu cesedin bir cinayetin kurbanı olabileceğini düşündü ve hemen polise haber verdi. Polisin gözaltına aldığı London Burkers grubunun üç üyesi bir müddet sonra tutuklandı. Olayı adım adım takip eden polis bu üç adamın yaşadığı yeri de buldu. Nova Scotia Bahçeleri'ne giden polis, London Burkers'ın yaşadığı kulübenin yakınlarındaki kuyularda çeşitli giysiler ele geçirdi. Kıyafetler birçok cinayetin kanıtı olabilirdi.

DİŞLERİNİ BİLE SATMIŞLAR

Olayın ardından kısa bir süre sonra mahkemeye çıkan London Burkers, 14 yaşındaki Carlo Ferrari'nin ölümünden yargılandı. Savcı, Carlo Ferrari'nin London Burkers'ın yaşadığı yerin yakınlarında canlı bir şekilde görüldüğünü, evlerinin yakınlarında bulunan bazı kıyafetlerin Ferrari'ye ait olduğunu söyledi. En önemlisi ismi gizli tutulan tanıklardan biri London Burkers grubunun üyesi May'in kendisine çocuk dişleri sattığını ve bu dişlerin cesedi gömülmemiş bir çocuğa ait olduğunu söylediğini iddia etti. En belirgin kanıtlardan biri ise Ferrari'nin hiç yanından ayırmadığı iki beyaz faresinin birkaç gün sonra London Burkers üyelerinin elinde görülmüş olmasıydı. Tüm bu kanıtlar London Burkers'ın cinayeti işlediğini işaret ediyordu. Suçlamalar karşısında Bishop ve Williams ısrarla cesedi mezarlıktan aldıklarını ve çocuğu tanımadıklarını söylediler. May ise cesedin nereden alındığını bilmiyordu hatta cinayetin olduğu gece bir kadınla başka bir yerde olduğunu iddia etti ve şahidinin olduğunu da ekledi.

Haberin Devamı

İki arkadaşın kan donduran planı Mezardaki cesetler bitince öldürüp sattılar

İTİRAF SONRASI KORKUNÇ GERÇEK ORTAYA ÇIKTI

Mahkemeden sonra inandırıcı olmadıkları ve tüm deliller onları işaret ettiği için hücreye atılan London Burkers üyelerinden Thomas Williams ve John Bishop sabaha karşı işledikleri suçu itiraf etmek istedi. 4 Aralık 1831'de Bishop, Williams'la birlikte çocuğu öldürdüklerini itiraf etti. İkisinin itirafı sonrasında James May aklandı. Ancak London Burkers'ın iki katilinin ilk cinayeti Ferrari değildi. Bishop ve Williams'ın bir başka kurbanı da Fanny Pigburn adında genç bir kadındı. Bishop itirafını yazdığında, kendisinin ve Williams'ın Pigburn'ü öldürdüğünü de itiraf etti. Bishop, Williams ile Pigburn'ü Nova Scotia Bahçeleri'ne götürdüklerini ve kuyuda boğarak öldürdüklerini sonrasında cesedi St. Thomas's Hastanesi'ne sattıklarını itiraf etti. İkilinin itiraflarına hemen üçüncü bir cinayet daha eklendi.

Haberin Devamı

Cunningham adında 10 yaşında bir çocuğu da öldürdüklerini söyleyen Bishop, "Ben ve Williams onu Smithfield'daki domuz pazarındaki tahtaların altında uyurken bulduk. Williams onu uyandırdı ve bizimle gelmesini istedi. Çocuk Williams ve benimle birlikte Nova Scotia'daki evimize yürüdü. Onu uyuduktan sonra yere yatırdık ve sonrasında kuyuya taşıdık. Tıpkı diğerleri gibi onu da kuyuya attık. Sonra da kuyudan çıkartıp bir gece beklettik ve ertesi gün de sattık" dedi.

Tüm bu itirafların ardından gün yüzüne çıkmamış birçok cinayetin olduğu düşünülüyor. Özellikle çetenin lideri John Bishop'un hayatı boyunca 60 cinayet işlediği söyleniyor. Grubun o yıllar mezardan çıkardıkları ve kendi işledikleri cinayetler dahil olmak üzere bin ceset topladığı ise bilinenler arasında.

Korkunç suçları ve mezar soygunları nedeniyle London Burkers üyelerinden Bishop ve Williams, 5 Aralık 1831'de Newgate'de asıldı ve daha sonra cesetleri herkesin gözü önünde parçalandı. Tüm cinayetlerin işlendiği ve cesetlerin toplandığı yer olan Nova Scotia Bahçeleri ise hem kötü şöhreti hem de atık toplama alanı olması sebebiyle herkesin uzak durduğu bir alan oldu. Ancak bölge 1800'lü yılların sonlarına doğru yerleşime açıldı ve gecekonduların inşa edildiği bir mahalleye dönüştü.