15.08.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Efnan Atmaca - Barbra Streisand konu olunca en son söylenecek sözü ilk söylemek gerekiyor. Bugün 79 yaşında olan ve kariyerine iki Oscar, 10 Grammy, dokuz Altın Küre, beş Emmy, bir özel Tony ve 42 platin plak sığdıran sanatçı, süperstar olmanın ne demek olduğunu yeniden tanımladı. Kadın şovmen olmanın anlamını değiştirdi. 1960’larda yola çıktığında, ona bir yıldız olamayacak kadar çirkin olduğu söylendi. Ama o yolundan dönmedi. İlk filmi “Funny Girl-Komik Kız” kariyeri boyunca yakasını bırakmadı. Sanat dünyasının komik kadını olarak anıldı hep.
Pandemide boş durmadı
Her daim üretken olan Barbra Streisand, pandemi döneminde de boş durmadı. Karantina günlerine bir albüm ve yakında çıkacağını müjdelediği bir kitap sığdırdı. 6 Ağustos’ta çıkan “Release Me 2”, Streisand’ın 2012’de yayımladğı “Release Me”nin devamı niteliğinde. Albüm sanatçının daha önce yayınlanmamış şarkılarının derlemesi. Albüm vesilesiyle Streisand’ın bütün normları yerle bir eden kariyerinde kısa bir yolculuk yapmak gerekiyor. Çünkü onun kariyeri bir başarı hikâyesinin yanı sıra sessiz bir devrim, nazik bir başkaldırı ve tüm kadınlar için ilham verici bir yolculuk. Her zaman istediğini söyleyen ve farklı görünmekten korkmadan yola devam eden bir kadının hikâyesi...
Tüm tabuları yıktı
Barbra Streisand, kariyerine 1960’lı yılların başında New York’taki kulüplerde şarkı söyleyerek başladı. 1963’te ilk albümünü çıkardığında henüz 21 yaşındaydı. “Alacağım para önemli değildi. Tek istediğim, istediğim şarkıyı söylemekti” diyerek anlattığı albümünün adını “Sweet and Saucy Streisand” yani “Tatlı ve Şımarık Streisand” koymak istedi. Ama yolun başında olduğu için belki de hayatında ilk kez itiraz etmeden albümün “The Barbra Streisand Album” olarak yayımlanmasını kabul etti. Bu albüm sayesinde hem idolü olan Judy Garland ile düet yaptı hem de geniş kitleler tarafından tanındı. Ertesi yıl Oscar alacağı “Funny Girl” müzikal filmiyle tüm tabuları yıktı. Hem yeterince güzel olmayan bir kadın olarak başrol kapmış hem de ödül kazanmıştı. Bu ödül sayesinde yıldızların stüdyo sisteminin dışında film çekmesini sağlayan bir prodüksiyon şirketi olan First Artists’in kurulmasına yardım etti. Bu oluşum kapsamında “A Star Is Born” adlı filmin 1976 versiyonunda rol aldı. Çünkü karakterinin “feminist ruha sahip olmasını” beğendi.
Çok yönlü sanatçı
1983’te “Yentl” ile Altın Küre’de en iyi yönetmen ödülünü kazanan ilk kadın oldu. Babası öldükten sonra “Talmud”u okuyabilmek için erkek kılığına girip kızların okuması yasak olan bir okula kaydını yaptıran Ortodoks bir Yahudi kadının hikâyesini anlatıyordu film. Chloé Zhao bu yıl “Nomadland” Altın Küre kazanana kadar Streisand hâlâ ödülü alan tek kadındı. Zhao’nun ödülü Streisand’ı çok mutlu etti, “Kazandığı için mutluyum, ona bir not yazıp duygularımı ilettim” dedi.
‘İnandığınızı yapın’
Kariyeri bu denli başarılı olsa da engeller çıkmadı değil önüne Streisand’in 22 yıl, pek çoğu listelerde en üst sıralara tırmanmış albümlerin ardından “Broadway Album”ü yaptığında “Oh hayır, bu pop şarkıları değil” dediler. Ama Streisand’ın cevabı netti: “Söylemek istediğimi söylemeye hakkım var”. Devamı da var... “O zaman, 2.5 milyon kopya satana kadar bana ödeme bile yapmazlardı ama albüm bir numara oldu ve ben Grammy kazandım. İnandığınızı yapın, başka kimseleri dinlemeyin.”
175 dolardan 350 dolara
İnandığı şeyi yaptığı için başarılı oldu Streisand. 1962’de ilk Broadway şovu “I Can Get It For You”da sahneye çıktığında ayakta alkışlanınca, artık maddi anlamda da söz sahibi olmuştu. Beş yıl önce bu hikâye için “Tek bildiğim maaşımın bir günde 175 dolardan
350 dolara çıktığı” dedi. Streisand aynı zamanda akıllı bir iş kadını ve tüm kayıtlarının ana kasetlerine de sahip. Bu The Beatles, Prince ve Taylor Swift’in asla kazanamadığı bir pazarlık.
El yazısıyla yazdı
Söz kitaba gelince; “El yazısıyla yazmaya sekiz yıl önce başladım ama son zamanlarda buna konsantre olmam gerektiğini fark ettim ki karantina bana yardımcı oldu. Şimdi neredeyse bitti” diyor Barbra Streisand. Anlaşılan o ki arşiv kayıtlarından oluşan bir albüm ve hayat hikâyesini yazdığı bir kitapla Streisand bırakacağı mirası hazırlıyor gibi. Gerçi başka planları da var: “Gelirlerimi hangi üniversitelerin alacağını planlamam gerekiyor. Ve hâlâ iklim değişikliğiyle mücadele ediyoruz. Çevre Savunma Fonu’na ilk bağışımı verdiğimde yıl 1989’du.” Miras demişken, Streisand kendisi henüz 15 aylıkken 35 yaşında ölen İngilizce öğretmeni babasını hiç unutmamış. Hayatı boyunca onu yaşatmaya çalışmış. Bu tecrübe ona film ve müzik kaydı yaptırmayı sevdirmiş. Son söz yine yıldızdan: “Tüm bunlar senden sonra yaşamaya devam ediyor”.
Kurbağa Kermit’le düet
Barbra Streisand şimdi arşivleri inceleyerek ve kariyerinden 10 gizli cevherin tozunu alarak son albümü “Release Me 2”yi yayımladı. Albüm Streisand’ın çocukken yaşadığı yoksulluktan etkilendikten sonra 1971’de TV için hazırladığı “Be Aware” ile açılıyor.”Savaş zamanıydı, bu yüzden Vietnam Savaşı ile ilgili olduğunu düşünüyorum” diyor. Albümde eğlenceli şarkılar da var. 1979’da oğlu Jason’ı memnun etmek için kaydettiği Kermit düeti “Rainbow Connection”. “Yapımcı Jay Landers, kaydı bulduğunda “Bak, Lionel Richie, Andrea Bocelli ve Celin Dior ile şarkı söyledin ama bir kurbağayla şarkı söylemedin!” dedi. Ben de ‘Seviyorum’ dedim” diyerek anlatıyor şarkıyı. “Sweet Forgiveness” ve “Once You’ve Been In Love” dahil olmak üzere “Release Me 2”deki şarkıların çoğu Streisand’ın isteği üzerine tek bir çekimde kaydedilmiş. “İlk albümümdeki şarkıları küçük gece kulüplerinde söylemiştim, bu yüzden onları çok iyi tanıyordum. Şimdi kaydettiğim bu şarkılardan bazılarını ilk kez kayıt kabininde söylüyorum” diyor.