28.08.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
Fatma Gülçin Kabasakallı - Finlandiya Başbakanı Sanna Marin’in arkadaşlarıyla “partilerken” videolarının internete düşmesi şaşkınlıkla karşılandı. Fin lider aslında 2019’da 34 yaşındayken “dünyanın en genç başbakanı” olduğu andan itibaren ilgi çekmeye başlamıştı. “Time” dergisinin kapağında yer alan Marin’in liderliğini yaptığı 5 koalisyon partisinin tamamının liderinin kadınlardan oluştuğunu, dördünün ise 40 yaş altı olduğunu da hatırlatalım. Dolayısıyla Sanna Marin’in yanı sıra Finlandiya da aslında kadın liderleriyle küresel sahnede kendine yeni bir yer edinmişti.
Çok hızlı yükseldi
Marin, siyasete erken yaşlarda atıldı. 21 yaşında Sosyal Demokrat Parti’nin gençlik örgütüne katıldı ve başkan yardımcılığına kadar yükseldi. Ardından Tampere Belediye Meclisi seçimlerinin ancak ikincisinde meclise girmesi, sonrasında belediye meclisi başkanlığı, siyasetteki kararlılığının ilk somut göstergesiydi.
30 yaşında milletvekili olan Sanna Marin’in, 2019 yılında Ulaştırma ve İletişim Bakanı olması başbakanlığa doğru yolları döşüyordu. Aynı yıl ülke çapında başlayan grev dalgası nedeniyle istifa eden Antti Rinne’nin yerine Marin geldi. Aynı koalisyon partileriyle ve aynı hükümet programıyla dönemin en genç başbakanı olarak zor bir dönemde göreve başladı. İlk olarak Kovid-19 salgınıyla mücadele etmek zorunda kalan Marin, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimiyle tarihi olarak ince dengeler üzerinde yürüyen Rusya ile ilişkilerinde net bir çizgi çizdi ve ülkesinin NATO’ya üye olmasına ilişkin kararlı bir politika izledi.
Muhalefetin kozu mu?
Siyasi kariyerinin başından itibaren sosyal hayatında 30’lu yaşlarda bir kadın gibi giyinmekten çekinmeyen, festivallere giden Sanna Marin, toplumsal cinsiyet eşitliğinin de öncü savunucusu bir “Y kuşağı” kadını. Kendi deyimiyle “kendisi gibi, normal biri olmak isteyen” bir ülke lideri. Ülke, 2023 Nisan’da yapılacak seçimlere yaklaşırken, ana muhalefetteki Ulusal Koalisyon Partisi, anketlerde az da olsa Marin’in Sosyal Demokrat Partisi’nin önüne geçmiş durumda. Muhalefetteki aşırı sağcı Finns de seçimler öncesinde Marin’in hızlı yükselişini durdurmak için videoların ardından önemli bir koz yakaladığını düşünerek uyuşturucu testi talep etti. Öte yandan Finlandiya siyasetinde diğer Batı ülkelerinde olduğu gibi görece çok da büyük skandalların yaşanmadığını, siyasetçilerin yaşadıkları yerdeki bir bara rahatlıkla gidip arkadaşlarıyla içmelerinin normal karşılandığı ve politikacıların etik değerlerine büyük anlam yüklendiği de biliniyor. Marin ağlayarak ve tüm samimiyetiyle “bazı” eleştirileri kabul etti ve özür diledi. “Normal bir insan gibi yaşama isteğini” de yineledi.
Başkaları da yaptı
Ona gösterilen tepkinin boyutu ve tonunun farklılığını anlamak için arkasındaki cinsiyetçi bakış açısına da bir göz atmakta fayda var. Bunun için de bugüne kadar hangi “erkek liderlerin” övünerek içtikleri, partilerde bulundukları ve hatta sarhoş olduklarını hatırlayabiliriz. İngiltere’de Boris Johnson’ın da partilerde dans ettiği ve içtiği çokça görüntü var. Ayrıca ekibiyle pandemi sırasında “partilemesi” ve içmesi değil, pandemi yasağına uymaması sorun olmuştu. ABD’de Donald Trump’ın kadınlara yönelik taciz suçlamalarının yanı sıra bir partideki sözleri de manşetlere yansımıştı. Fransa’nın eski lideri Nicolas Sarkozy’nin 2007’deki G8 zirvesinde, AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker’ın bir başka etkinlikte sarhoş halleri dikkat çekmiş ama manşetlere yansımamıştı.
Erkek egemenliği!
Sanna Marin, evli, bir çocuk sahibi bir anne ve siyasi hayatını genç bir kadın olarak “normal” bir şekilde sürdürebileceğini gösterirken, sınırları zorlamış olabilir! Peki, Marin’e karşı eleştirilerde, yüz yılların erkek egemen ve kalıplaşmış siyaset yargılarının etkisinin bulunmadığını söylemek ne kadar doğru? Marin “Başbakan olsam da gerçek bir insanım ve bu yüzden davranış şeklimi değiştirmeyeceğim” diyerek, yüz yılların siyaset algısını da zorlamaya devam ederken, bu videolar ve Marin’in duruşunun bundan sonraki siyasi kariyerinde önemli bir dönüm noktası olacağı da kesin. Başbakan oluşu, Rusya’ya karşı duruşu dahil, her yaptığı olay olan Marin’in bundan sonraki olayı ne olacak göreceğiz.
Hem okuyup hem çalışıyordu
Çocuk yaştayken anne ve babası ayrılan Sanna Marin (36) ekonomik olarak zorluklarla büyüdü. İlk defa 15 yaşında yazın bir fırında çalıştı, lisedeyken dergi dağıtımı, 20’li yaşlarında ise kasiyerlik yaptı. Ailesinden üniversiteye giden ilk kişiydi, geri ödeyemeyeceği korkusuyla kredi almayan Marin’in ekonomik zorluklarla geçen yılları, Estonya’nın aşırı sağcı Ekre Partisi’nin lideri Mart Helme’nin diline bile dolandı. Marin’i aşağılamak için “satışçı kız” ifadesini kullanan Helme’ye Marin’den yanıt gecikmedi ve “Ülkemle gurur duyuyorum, bir kasiyer başbakan bile olabiliyor” dedi. Annesi ve annesinin kadın sevgilisiyle birlikte büyüyen Marin, LGBTQ haklarının da büyük bir destekçisi.