30.11.2008 - 13:32 | Son Güncellenme:
YouTube gibi internet paylaşım sitelerine çeşitli ülkelerce konulan yasak ve sınırlamalara dikkat çekilirken, YouTube nedeniyle Türkiye ile Google arasında yaşanan soruna vurgu yapıldı.
New York Times gazetesince yayınlanan geniş bir makalede anlaşmazlığın Google yöneticileri arasında yol açtığı tartışma ve görüş ayrılıkları aktarılıyor ve Google’nin üst düzey yöneticilerinden Nicole Wong’un bir gece evinde 67 farklı Türk videosuna baktığı belirtiliyor.
New York Times Magazine tarafından George Washington Üniversitesi Hukuk Profesörü Jeffrey Rosen imzasıyla yayınlanan çok geniş bir makalede Türkiye’nin YouTube’ye yasak koyması, YouTube’nin operatörü Google için yarattığı sorun ve şirketin üst düzey yöneticilerinin buna tepkileri ve aralarında yaşanan tartışmalar uzun uzun anlatılıyor.
Geçen yılın Mart ayında Google’nin üst düzey yöneticilerinden Nicole Wong’a Türkiye’deki YouTube aktivitesininin aniden düştüğü, basının da Türk hükümetinin tüm Türk internet kullanıcılarının YouTube’ye erişimini bloke ettiği bildirildiği kaydedilen makalede YouTube’nin, Google’ye ait olduğu “bilmediği gibi görünen" Türk yetkililerinin duruma ilişkin Google’ye bilgi vermediği belirtildi.
YouTube’ye erişimin, Yunan futbol taraftarlarınca postalanan bir klipte Atatürk’e hakaret edildiği gerekçesiyle bir Türk yargıcının kararı üzerine bloke edildiğine işaret edilen makalede, Worg ve çalışma arkadaşlarının söz konusu klibi kaldırarak Türk yetkililerinden kararını gözden geçirmesini talep ettiği ancak bunun ardından Türk savcılarının “düzinelerce videolar"a “Atatürk veya Türk kimliğine hakaret" gerekçesiyle itiraz ettikleri ifade edildi.
BİR GECEDE 67 TÜRK VİDEOSUNA BAKMIŞ
Bu arada, Wong’un “Bir gece evde 67 farklı Türk videosuna baktım" sözlerinin de aktarılırken şöyle devam edildi:
“Wong, birçok videonun İngilizce tercüme ettirdikten sonra hangilerin esasen Türkiye’de yasadışı olduğunu, hangilerinin nefret söylemlerini yasaklayan ama siyasi ifadelere izin veren YouTube’nin hizmet kurallarını ihlal ettiğini, hangilerinin de Google ve YouTube’nun korumaya çalıştığı ifade tarzında olduğunu belirlemeye konuldu. Wong ile Google’nin hukuk takımının başındaki çalışma arkadaşları arasında çok ateşli bir tartışma yaşandı."
GOOGLE YÖNETİCİLERİ ARASINDA GÖRÜŞ AYRILIKLARI
Tartışma sırasında görüş ayrılıklarının ortaya çıktığı, kimilerinin “agresif" bir liberal yaklaşımı sergilerken kimilerin, Google’nin Türkiye bürosunun çalışanlarını da göz önünde tutarak “daha pragmatik" bir tutum benimsediği, sonunda karar verme sorumluğunun da, çalışma arkadaşlarınca esprili bir biçimde, kendi kendine “karar verici" sıfatını yakıştıran ABD Başkanı George W. Bush’a benzetikleri Wong’a düştüğü kaydedildi. Makalede şöyle denildi:
“Wong da, Google’nin, I.P. Bloking adlı tekniği kullanarak Türk yasalarını açık bir biçimde ihlal eden videolara erişimini, sadece Türkiye için engelleyeceğine karar verdi. Bir süre için (Wong’un) çözümü, YouTube’ye erişimi yeniden açan Türk yargıçları için tatmin edici olduğu gibi göründü ancak geçen Haziran, Türk laikliğinin sembollerine yönelik tehditlere karşı bir kampanyanın çerçevesinde bir Türk savcısı, yurt dışındaki Türklerin hak ve hassasiyetlerinin korunması amacıyla suç unsuru oluşturan videolara erişimin tüm dünya için bloke edilmesi gibi bir talepte bulundu. Google da, bir ülkenin hükümetinin, dünya çapındaki internet kullanıcılarının ifade özgürlüğünün limitlerini belirleyememesi gerektiği gerekçesiyle reddetti. Etkilenmeyen Türk hükümeti, bugün de Türkiye’deki YouTube’e erişimi bloke etmeyi sürdürüyor."
24 ÜLKEDEKİ SINIRLAMALAR
Son iki yılda 24 ülkede değişen oranlarının Google ve YouTube’nin bloke edildiğine dikkat çekilirken, bu yöndeki girişimlerin sadece yabancı ülkelerde rastlanmadığı belirtilerek geçen Mayıs ayında ABD’li Senatör Joseph Lieberman’ın yardımcılarının Google’den “cihatçıö olarak nitelendirdikleri düzinelerce videoyu kaldırmasını talep etmesi de bir örnek olarak gösterildi.
Makalede Google ile Türkiye arasındaki anlaşmazlık, tarih boyunca yeni medya teknolojilerinin geliştirilmesinin ifade özgürlüğüne tehditleri konusunda düşünme tarzlarını her zaman etkilediği belirtildiği makalede ayrıca, internet kullanıcılarının hangi bilgilere erişebileceklerine ilişkin kararların giderek artan bir biçimde internet hizmetlerini sunucularına ait olduğuna vurgu yapıldı.
New York Times’deki makalede bu bağlamda başlıca internet hizmet sunucusunu Google’nin YouTube’nin sahipliğinin yanı sıra, dünyanın tüm internet aramalarının yüzde 63’ünü kontrol ettiğinin altı çizildi.