30.07.2023 - 06:54 | Son Güncellenme:
Derleyen: Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - Tarih boyunca suçluları cezalandırmak için çok sayıda işkence yöntemi denendi. Psikolojik işkence yöntemlerinden biri olan Çin su işkencesi ise belki de insanlığın şahit olduğu en acımasız yöntemler arasında ilk sırada yer alıyor. Çin su işkencesi yöntemi, uyumaya çalışırken zihnin tek odak noktası haline gelen 'damlayan bir musluk' gibi düşünebilir. Kimi zaman istemediğimiz bir şeyi yaparken kullandığımız 'Çin işkencesi gibi' söylemi gerçekte kurbanlara yaşattığı acının yanına bile yaklaşamıyor. Çin su işkencesinde kurbanlar bağlanılarak genellikle alın bölgelerine sürekli soğuk su damlatılıyor. Ancak yarattığı tahribat sanılanın çok daha ötesinde!
YAVAŞ YAVAŞ AKILLARINI KAYBETMEYE BAŞLIYORLAR
Çin su işkencesi herhangi bir fiziksel acıya neden olmasa da yapılan psikolojik şiddet aslında oldukça büyük. Su işkencesi, özellikle de sistemli bir şekilde gerçekleştiği için kurbanı hayatından endişe etmeye zorluyor. Kurban, sistematik su damlacıkları yüzünden bir süre sonra aklını yitireceğine inanıyor.
Bu işkence yönteminde kurbanın elleri ve kolları bağlanıyor, kafası ise hareket edemeyecek şekilde sabit tutuluyor. Bu aşamada kafasına ya da alnına devamlı olarak su damlatılıyor. Bir sonraki damlanın gelişini düşünerek endişe duymaya başlayan bu kişinin vücut ısısı yavaş yavaş düşmeye başlıyor. Zamanla aklını kaybetmeye başlayan kurban, serbest bırakılsa dahi işkencenin psikolojik etkilerinden tamamen sıyrılması uzun yıllar sürüyor.
Araştırmalar, Çin su işkencesinin özellikle de mahkumlara suçlarını itiraf ettirmede etkili bir yöntem olduğunu gösteriyor. Çin su işkencesine ilişkin tarihsel kayıt eksik olsa da işkence ilk olarak 15'inci yüzyılın sonları veya 16'ncı yüzyılın başlarında Hippolytus de Marsiliis tarafından tanımlandı.
İtalya'da başarılı bir avukat olan Hippolytus de Marsiliis, günümüzde Çin su işkencesi olarak bilinen yöntemi belgeleyen ilk kişi olarak biliniyor. Efsaneye göre Hippolytus de Marsiliis, bu fikri suyun sürekli olarak taş üzerine damlamasının sonunda kayanın bazı kısımlarını nasıl aşındırdığını fark ettikten sonra ortaya koydu. Bu yöntem daha sonra ise insanlar üzerinde uygulandı.
BU YÖNTEMİ DOKTORLAR DA TEDAVİ AMAÇLI KULLANDI
Çin su işkencesi 19'uncu yüzyılda da kullanılmaya devam etti. 1800'lerin ortalarında Fransa ve Almanya'daki akıl hastanelerinde bazı doktorlar, su işkencesinin hastaları zihinsel rahatsızlıklarından iyileştirebileceğine inanıyorlardı. Kafada biriken kanın insanların delirmesine neden olduğuna inanan uzmanlar, öncelikle bir 'damlama makinesi' kullandı.
Önce hastaların elleri, kolları ve gözleri bağlandı. Daha sonra ise bir kovadan hastaların alınlarına düzenli aralıklarla soğuk su boşaltıldı. Bu tedavi aynı zamanda baş ağrıları ve uykusuzluğu tedavi etmek için de kullandı. Fakat başarılı olamadı.
1892'DEN BERİ BU ADLA ANILIYOR
Doktorların tedavi amaçlı kullandığı bu işkence yönteminin özellikle 'Çin su işkencesi' olarak ne zaman anılmaya başlandığı ise hâlâ belli değil. Tahminlere göre bu işkence yöntemi 1892'de bir halk sözlüğüne girmesiyle birlikte 'Çin' adıyla anılıyor.
Tarihsel olarak Çin su işkencesinin aslında İspanya'daki su işkencesinden evrimleştiğine dair de bazı iddialar yer alıyor. Buna kanıt olarak da İspanyol Engizisyonu'nun bu işkence biçimini çok sık kullanması gösteriliyor. İspanyol Engizisyonu'nda da tıpkı Çin su işkencesi yöntemi gibi kurbanların başları su damlatılıyordu. Ancak burada kurbanlar genellikle baş aşağıya bağlanıyor ve her damla suyu takip edebiliyorlardı.
HOUIDINI'NİN GÖSTERİLERİYLE TEKRAR AKILLARA GELDİ
Takvimler 1911 yılını gösterdiğinde Macar asıllı ABD'li illüzyonist Harry Houdini, yaptığı bir gösterisinde 'Çin su işkence hücresi' olarak adlandırılan bir cihaza yer verdi.
Tahta ve camdan yapılmış hücre ancak bir insanın sığabileceği kadar büyüktü. Houdini, her performans sırasında ayak bileklerinden bağlı bir şekilde baş aşağı suya indiriliyordu. Seyirciler bir an Houdini'nin suda baş aşağı sallandığını daha takip edebiliyordu. Ardından bir perde kapanıyor ve Houdini, seyircilerin korkulu bakışları eşliğinde birkaç dakikalık bir bekleyişten sonra zafer kazanmış bir edayla vitrinden çıkıyordu.
Çin su işkence hücresi, zaman içinde Houdini'nin en ünlü numaralarından biri haline geldi ve dünyanın dört bir yanındaki izleyicileri büyüledi. Gösterilerinde bu işkenceden yararlanan Houdini'nin, 'su işkencesi' terimini daha da geniş kitlelere ulaştırdığı düşünülüyor.