17.11.2021 - 09:34 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
Pandeminin başında Pekin, virüsün yeniden dirilişini bastırmak için otoriter devletin gözetim gücünden yararlanarak, şehir içinde ani tedbirler uyguladı, binlerce kişiyi karantinaya aldı ve milyonlarca koronavirüs testi yaptı.
ABD'li CNN'in haberine göre, dünyanın geneli koronavirüsle mücadeleye devam ederken Çin, çok kısa bir sürede salgını kontrol altına almayı başardı. Ancak pandemi uzadıkça, yerel salgınlar alevlenmeye devam etti ve hükümetin koronavirüsü Çin sınırları içinde ortadan kaldırma misyonunu boşa çıkardı. Şimdilerde koronavirüs dünya genelinde kontrol altına alınmaya başlandı ve Çin izolasyon politikasını hala devam ettiriyor.
Pekin'in sıfır-kovid politikası, Çin gelecekte yeniden açılma belirtisi göstermese bile hala ezici bir halk desteğine sahip. Öte yandan analistler, ülkenin dünyaya kapalı kalmasının ne kadar sürdürülebilir olduğunu ve mevcut durumda halk sağlığı dışında hususların olup olmadığını sorguluyor.
ÇİN SINIRLARIN ARKASINDA KALDI
Neredeyse iki yıldır Çin'deki çoğu insan, ülkenin katı sınır kısıtlamaları nedeniyle yurtdışına seyahat edemiyor. Uluslararası uçuşlar sınırlı, ülkeye girişlerdeki karantina sert ve uzun sürüyor.
Turistlerden öğrencilere kadar yabancı ziyaretçilerin girişleri Çin'de büyük ölçüde yasaklandı. Vatandaşların yanı sıra girmesine izin verilen birkaç kişi, en az 14 günlük katı karantina tedbirlerine maruz kalıyor ve bu sürenin yerel yetkililer tarafından 28 güne kadar uzatılabileceği konuşuluyor.
DIŞARI ÇIKMIYORLAR
Dünyanın yeniden açılmaya ve koronavirüs ile yaşamayı öğrenmeye başladığı bu günlerde, Çin dünyanın geri kalanına göre giderek daha izole ve kararlı bir şekilde içe dönük görünüyor. Bu belirgin içe dönüş, neredeyse 22 aydır Çin'den ayrılmayan ülkenin en yüksek lideri Xi Jinping'in seyahat programında da açıkça görülüyor. Xi Jinping ve Başbakan Li Keqiang ve partinin üst düzey karar verici Politbüro Daimî Komitesi’ndeki diğer beş üyenin de bu süre içerisinde yurt dışı ziyaretlerini çok sık yapmadığı biliniyor.
PANDEMİDE HOŞGÖRÜSÜZLÜK ARTTI
Çin Komünist Partisi Genel Sekreteri ve Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi Jinping, 2012 sonlarında göreve başladığından beri demokrasi, basın özgürlüğü ve yargı bağımsızlığı gibi batı değerlerinin ‘sızmasına’ karşı defalarca uyarıda bulundu. Yabancı STK'ları, kiliseleri ve Batılı ders kitapları kontrol altına alındı.
Çin Yabancı Muhabirler Kulübü'ne göre, geçtiğimiz temmuz ayında, kuzey Çin'deki ölümcül sel baskınlarını haber yapan birkaç yabancı medya kuruluşundan gazeteciler, internette ve olay yerlerinde yerel sakinler tarafından taciz edildi, BBC ve Times çalışanları ölüm tehditleri aldı.
Ağustos ayında, Çinli bir bulaşıcı hastalık uzmanı, Çin'in sonunda kovid ile yaşamayı öğrenmesi gerektiğini önerdiği için ‘Batılı fikirlere körü körüne tapan bir hain’ olarak adlandırıldı. Hatta bazıları onu Çin'in salgına müdahalesini sabote etmek için yabancı güçlerle gizli anlaşma yapmakla suçladı.
Bu milliyetçi duyguların ana akım görüşü ne ölçüde temsil ettiği açık olmasa da liberal eğilimli seslerin çoğunun susturuldu, Çin hükümeti de bu sesleri susturmaya büyük önem verdi. Yaşanan bu olayların pandemi sürecinde artması Çin genelinde hoşgörüsüzlüğün giderek arttığı yorumuna neden oldu.
KOVİD-19 ÖNLEMLERİ BAHANE OLDU
San Diego'daki California Üniversitesi'nden bir Çin uzmanı olan Victor Shih, salgından bu yana çoğu akademisyenin gönüllü çalışanın sınır kısıtlamaları ve karantina gereklilikleri nedeniyle Çin'e gitmeyi bıraktığını söyledi. Shih, "Bugün uygulanan ve pandemiden önce uygulanmış olan bu ağır filtre, (Çinli liderlerin) Çin'e gelip Çin halkının değerlerini kirleten istenmeyen unsurlar olarak gördüklerini elemesine yardımcı olacak.
Ancak sınır yeniden açıldıktan sonra bile, Çin hükümetinin yabancı ziyaretçilerin geri dönmesine nasıl izin vereceği ve bir tür ek taramanın devam edip etmeyeceği zamanla anlaşılacak” dedi.
SIFIR KOVİD İÇİN HALK DESTEĞİ
Son zamanlarda Çinli yetkililer virüsü ortadan kaldırmak için kararlılıklarını ikiye katlıyor ve yerel alevlenmeleri engellemek için giderek daha aşırı önlemlere başvuruyor. Halk sağlığı uzmanları, Çin'in Sıfır- Kovid politikasını gevşetme konusundaki isteksizliğini özellikle son derece bulaşıcı Delta varyantı karşısında, Çin aşılarının etkinliği konusundaki belirsizliğe bağladı.
Çin hükümeti, Wuhan'daki ilk salgını kontrol altına aldığından beri, ülkenin otoriter siyasi sisteminin sözde üstünlüğünün kanıtı olarak etkili sınırlama çabalarını sürdürdü. Sıfır-Kovid'in başarısı, ABD ve diğer Batı demokrasilerinin bocalayan tepkisine karşı ideolojik ve ahlaki bir zafer olarak yorumlanıyor. Çin'de, halkın enfeksiyonlara karşı toleransı son derece düşük ve virüs korkusu hala yüksek.
ÇİN REKOR SEVİYELERE ULAŞTI
İktidardaki Komünist Parti, tek parti sisteminin Batı demokrasileri, özellikle de Amerika Birleşik Devletleri üzerindeki sözde üstünlüğünün kanıtı olarak bu başarıyı yakaladığını düşünüyor. Öte yandan uzmanlar, pandeminin başlangıcından bu yana uluslararası imajının düştüğünü gören Çin için bunun siyasi bir maliyeti olabileceğini söylüyor. Pew Araştırma Servisi tarafından yürütülen anketlere göre, Çin'in olumsuz görüşleri gelişmiş dünyanın çoğu ülkeleri arasında rekor seviyelere ulaştı.