DünyaBeyaz Saray’ın Türkiye’ye bakışı

Beyaz Saray’ın Türkiye’ye bakışı

03.02.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:

Ve nihayet sonuna geliyoruz. Başkan Donald Trump’ın yargılama süreci için iki maddenin oylaması, çarşamba günü yapılacak. Aklanmasına kesin gözüyle bakılıyor. Başkan Trump, bu arada geçen hafta üç önemli icraatını açıkladı. Ortadoğu soruruna ilişkin “sözde barış planı”nı, Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması’nın (NAFTA) yerini alan ABD-Meksika-Kanada Ticaret Anlaşması (USMCA) ve insan ticareti konusunda yeni adımlar... Yani azil tartışmalarını umursamadan, ‘Ben yoluma devam ediyorum’ mesajı veriyor.

Beyaz Saray’ın Türkiye’ye bakışı

Türkiye şu anda gündemde olmasa da geçen hafta Beyaz Saray’da görüştüğümüz üst düzeyde yetkililer, azil süreci konusu kapandıktan sonra, Kongre’nin, Başkan Trump’a Türkiye’ye yaptırım için tekrar baskı uygulacağını söyledi. Hatta Senato’daki yargılama sürecinde bazı senatörler, Trump’ı yıpratma adına, gereksiz ve alakasız şekilde konuşmalarında Türkiye’yi karalayan ifadelere yer vermişti. Beyaz Saray’ın kilit isimleri bize doğrudan, Başkan Trump’ın Türkiye’yi gözden çıkarmasının söz konusu olmadığını ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ilişkisinin çok değerli olduğunu belirtti. Ancak Türkiye’nin S400’lerini aktive ettiği anda, kriz çıkması için bekleyen ciddi bir kesim var. Bu nedenle Beyaz Saray’ın tutumu önemli. Birçok kez görüştüğüm ve dengesiz açıklamalarıyla bizleri de şaşırtan Senatör Graham, bana net olarak “Yasa yasadır. Trump Türkiye aleyhine yaptırımları uygulamak zorunda kalacaktır” ifadesini kullandı.

Haberin Devamı

Beyaz Saray’dan yapılan açıklamalarda sürekli olarak Suriye ve İdlib konusunda Türkiye ile Washington’un aynı pozisyonda oldukları belirtilirken, ABD’nin YPG-PKK ile işbirliğinin süreceğinin altı çiziliyor. Gerçek olan şu ki; Türkiye’nin başarılı operasyonlarıyla ABD’nin Kuzey Suriye’de oyunu bozulmuş durumda.

Unutulan bir konu da, Beyaz Saray’ın tavır değiştirmesi... Sözde YPG-PKK lideri Mazlum Kobani’nin Washington DC’ye davet edilmesi ve gelmesi artık konuşulmuyor. Beyaz Saray’ın, bu konuda Türkiye’nin mesajını net şekilde aldığı görülüyor.

Net olan, iki liderin başarılı diyaloğu ve bu ikili ilişkinin, inişli çıkışlı olarak 2020 yılında da devam edeceği... Ama dediğimiz gibi, sorunlar ertelenmiş görünüyor yani çözülen bir konu yok. Tabii ki Trump’a bağlı resmi kurum temsilcileri ve Kongre’nin göz ardı edilmemesi de çok değerli.

Haberin Devamı

ABD’deki ilk Türk Emniyet Müdürü

Türklerin en yoğun olduğu New Jersey’nin en büyük üçüncü şehri Paterson’un emniyet müdürü bir Türk oldu. Bu, ABD tarihinde bir ilk. 32 yıldır polis olarak görev yapan İbrahim Mike Baycora, resmi törenle Paterson Emniyet Müdürü oluyor. 150.000 kişilik bir şehirde tüm asayişi sağlayacak bir kurumun başında olması bizler için de önemli. Yine aynı şehirde Belediye Başkanı Andre Sayegh, başarılı işadamlarından Hüseyin Bayram’ı şehrin Kültür Büyükelçisi olarak atamıştı. Aynı şekilde, New York Polis Departmanı’nda çalışan çok sayıda başarılı Türk polisler var. Hatta NYPD Ortadoğu-Türk Dünyası adlı bir dernek içinde yönetim kurulunda Türklerde var ve bu yaz, yaklaşık 150 kişilik grupla Türkiye’yi ziyaret edecekler.

Genele baktığımız zaman, ABD’de yaşayan birçok Türk’ün Amerikan iç politikasında yerel yönetimlerde yer aldığını görmek Türkiye için de büyük bir gurur. Yine, New Jersey eyaletine bağlı Chatham bölgesi Belediye Başkanlığı’na geçen yıl Tayfun Selen adlı başarılı bir Türk mühendisi seçilmişti. ABD siyaset tarihinde Türk toplumu üyeleri içinde 11’i yerel yönetimlere seçilmiş, 3 tane atanmış, temsilci olmuş Türk var. Bunun dışında şu anda hali hazırda Kongre’de görev yapan Kongre Üyesi Virginia Foxx’un damadı Türk iken, yine Kongre Üyesi Steven Cohen’in dedesi Türkiye’de doğmuş. 2020 başkanlık seçimleri dışında Temsilciler Meclisi’nde 435,Senato’da ise 34 koltuk için yarış var. Bu yarışa Kongre üyesi olabilmek için Demokrat Parti’den aday adayı olan New Jersey’den Alp Başaran ve Kaliforniya’dan Cenk Uygur da var.

Haberin Devamı

ABD Türk Dostluk Grubu EŞ Başkanı Joe Wilson: Türkiye’yi kaybedemeyiz

Geçtiğimiz günlerde Başkan Donald Trump’a yakın Türk-Dostluk Grubu eş başkanlarından Joe Wilson’a uğradım. Ofisindeki Türk ve Amerikan bayraklarının yanı sıra minik Atatürk heykelini de gösterdi, Atatürk’ün dünya lideri olduğunu vurguladı. “Evet, sorunlar var ama çözülmez anlamına gelmez” dedi. Asker oğlunun resmini de gösterek, Türkiye’nin, ABD ile Kore savaşındaki kahraman mücadelesine vurgu yaptı, “1950’lerden beri gelen güçlü askeri ortaklığımız çok değerli” sözünü de ekledi. Her ne kadar Kongre’de olumsuz hava devam etse de net olan, Türkiye’nin Rusya ve İran’a yakınlaşmasını kimse istemiyor. Ağzımızdan S400, F-35 konusu çıktığında ise “Hayır, bunun telafisi olmayacak” diyerek, ciddi bir ön yargıyı devam ettiriyor. Yani bize yakın olan vekillerde bile bu ön yargı hala var ve kafalarına kazınmış durumda.

Haberin Devamı

Beyaz Saray’ın Türkiye’ye bakışı

BAE ve Suudi Arabistan’ın ABD’de Türkiye oyunu

Türkiye ile nerdeyse her konuda ters düşmeye başlayan ve kukla iki devlet haline gelen Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan’ın, Washington DC’de Türkiye aleyhine çalışmaları gözlerden kaçmıyor. Zira yakın zamanda, BAE adına ABD’de lobicilik faaliyetleri yürüten bir kuruluşun, Türkiye’ye yaptırım uygulanması amacıyla ABD’li bazı senatörlere yönelik çalışmalar yaptığı ortaya çıkmıştı. Hem medya hem çalıştıkları lobi firmaları hem de milyonlarca dolar aktardıkları düşünce kuruluşları aracılığıyla Türkiye aleyhine haberler, makaleler yazmaya, yazdırmaya devam ediyorlar. Resmi rakamlarla Suudiler 2018’de lobilere 31.5 milyon dolar, BAE de 18.2 milyon dolar harcamış görünüyor. Tabii bu resmi görünen rakamlar. Medya ve düşünce kuruluşlarına aktardıkları da ayrı! BAE destekli olan bazı düşünce kuruluşlarında çalışan uzmanlar Türkiye’ye YPG-PKK konusunda hak verse de kaynakları kesilecek korkusuyla konuşamıyorlar.

Haberin Devamı

ABD’nin, sadece Ortadoğu politikasında değil genel olarak İsrail, Mısır, BAE ve Suudiler ile çok yakın şekilde çalıştığı herkesçe biliniyor. Türkiye’nin başarısız olmasını isteyen o kadar ülke ve grup var ki... O nedenle, diplomasi kanallarını sonuna kadar çok akıllıca kullanmak, Türkiye’nin yanına birçok partner çekebilmesi kritik öneme sahip.