Babil’in 3 bin yıllık sırları

Mezopotamya’da MÖ 1894’te kurulan, merkezi bugünkü Irak’ın El Hilla kasabası olan, Sümer ve Akad topraklarını kapsayan Babil İmparatorluğu MÖ 539’da yıkılırken geride birçok tarihi eser bıraktı. Bu eserlerin en önemlilerinden biri, 1882’de ünlü arkeolog Hürmüz Rassam tarafından antik Babil kenti Sippar’da keşfedilen ve bugün İngiltere’deki British Museum’da bulunan “Imago Mundi” denilen kil tablet. British Museum’daki arkeologlar yıllardır yaptıkları çalışmaların sonunda, dünyanın en eski haritası olduğu düşünülen Imago Mundi’nin 3 bin yıllık sırlarını çözmeyi başardılar. Paha biçilmez Babil tabletinde, dünyanın yaratılışını anlatan ve kama biçimli semboller kullanan antik bir yazı sistemi olan çivi yazısıyla yazılmış metin parçalarının yer aldığı dairesel bir harita bulunuyor.

Tablet, Babil’in “Yaratılış Tanrısı” Marduk’a, akrep adam ve aslan başlı kuş Anzu gibi mitolojik yaratıklara duyduğu inancı doğrularken, haritanın alt orta kısmında Mezopotamya ve onu çevreleyen iki daire bulunuyor. British Museum uzmanı Dr. Irving Finkel, “Daily Mail”e yaptığı açıklamada, “Çift halka çok önemli, çünkü üzerinde ‘acı nehir’ yazan bir çivi yazısı var ve bu suyun dünyayı çevrelediği düşünülüyor. İnsanların yaşadığı ve öldüğü bilinen dünyanın tamamı bu dairesel diyagramda özetlenmiş durumda” dedi. Tablette, Antik Mezopotamya’yı kuzeyden güneye kesen ve Acı Nehir’i birbirine bağlayan Fırat Nehri’nden de bahsedildiği belirtildi. Haritada çemberin kenarındaki üçgenlerin ise dağları ve Babillilerin güneşin orada kaybolduğuna olan inancını temsil ettiği bildirildi.

GEOMETRİYİ BİLİYORLARDI

Milattan Önce 7. Yüzyıl’a tarihlenen Babil Dünya Haritası “Imago Mundi”, Babil İmparatorluğu’nun mimari, kültür, matematik ve erken dönem bilimsel başarılarda küresel bir lider olduğu bir dönemde yapılmış. Matematik için gelişmiş bir sayı sistemi oluşturmalarıyla tanınan Babil bilginleri, Jüpiter’i izlemek için geometriyi kullanmak da dahil gezegenlerin işlevsel teorisini ilk ortaya atan kişilerdi.