Kuzey İrlanda'nın Belfast şehrinde yaşayan Megan McNeil uzun süredir tuvalete her girdiğinde kan gelmesi problemi yaşıyor ve ishal nöbetleri geçiriyordu. Yaşadığı bu durumu çevresindekilerle paylaşmaktan çekinen Megan, 17 yaşındayken annesinin tuvalette kanlı peçete bulunca yaşadıklarını anlatmak zorunda kaldı. Genç kız, "Annem bana hemen doktor randevusu aldı. Burada bana flexible (bükülebilir) sigmoidoskopi (kalın bağırsağı incelemek için kullanılan bir yöntem) yapıldı. İlk önce bağırsaklarımda sadece birkaç cm iltihaplanma olduğu söylendi ve proktit teşhisi kondu. İltihap giderici ilaçlarla evime gönderildim" dedi.
Doktora gittikten sonraki 3 ay içerisinde giderek daha da kötüleşen Megan'ın kontrolsüz bir şekilde kanaması oldu ve saatte bazen 15-20 defa tuvalete gitmek zorunda kaldı. Günlerce, gecelerce tuvalette durmaktan yorulan Megan'ın psikolojisi de altüst oldu. Genç kız hastalığın her geçen gün şiddetlenen semptomlarıyla yaşamaya alışmıştı ve kendisine ne olduğu bir türlü bulunamıyordu.
YERİNDEN BİLE KALKAMAZ HALE GELDİ
Kan kaybıyla birlikte hızla kilo da veren, deyim yerindeyse bir deri bir kemik kalan Megan başka bir doktora başvurdu. Bu sefer de doktorlar ona apandistinin patladığını söyledi ancak sorunun bu olmadığı çabucak anlaşıldı. Ağrıdan bayılmak üzere olan Megan'ın tansiyonu düşüyor, tuvalete bile gitmekte zorlanıyordu. Bir gün boyunca hastanede kalan genç kıza yapılan tüm tetkikler sonucunda 'ülseratif kolit' teşhisi kondu. Her 6-8 haftada bir damardan uygulanacak biyolojik ilaç tedavisi ve yüksek dozda steroid alması gerektiği de söylendi. Megan McNeil, "Bütün bu süreç yaklaşık 4 ay sürdü. Şikayetlerimin kontrol altına alınması için 1 ay hastanede kaldım" diye konuştu.
Teşhisten sonra Megan tam bir yıl hastaneye gidip gelmeye devam etti. Ancak son birkaç ayda durumu kötüye gidiyordu. Aldığı ilaçların hiçbiri fayda etmiyor ve vücudu artık ameliyat olması gerektiğiyle ilgili sinyaller veriyordu, öyle de oldu... Acil bir şekilde ameliyata alınan Megan'a stoma (bağırsak) torbası takıldı. Bu ameliyatı olmasaydı muhtemelen ölmüş olabileceğini söyleyen Megan, "İnsanlar bu hastalığın sadece bağırsağı etkilediğini düşünüyor, ancak bundan çok daha fazlası" ifadelerini kullandı.
Ameliyattan sonra iyileşme kaydeden Megan, uzun süre günlük rutin işlerini tek başına yapamadı. Megan için en büyük yıkım da bu hastalığın bedeninde yaratmış olduğu tahribattı. Doktorlar hastalığının onun anne olma ihtimalini oldukça düşürse de hâlâ umut olduğunu söylüyor. 21 yaşındaki Megan ise kendisi gibi bu sorunlarla mücadele eden ve hastalığına teşhis konulamayan insanlar için sosyal sorumluluk projeleri düzenliyor. Sosyal medya aracılığıyla yaşadıklarını anlatan genç kız, büyük markalar için de modellik yapıyor.
'HAYATIN SONU DEĞİL, BANA HAYATIMI GERİ VERDİ'
Vücudunda bir torbayla gezen Megan, "Birçok kişi bunu hayatın sonu olarak görüyor, oysa bana hayatımı geri verdi. Benzer yolculuktan geçen ve kimsenin kendini anlamadığını hisseden gençler için abla figürü olmak istiyorum. Farkındalığı artırmak çok önemli" yorumunu yaptı. Megan McNeil şimdi eskisinden çok daha iyi. Her şeyden önce teşhisi konulmuş bir hastalığı ve işe yarayan bir tedavisi var. Artık ne yapması gerektiğini çok daha iyi bilen Megan'ın ise hislerini şöyle özetledi:
"Vücudum benden çok şey aldı, yıllarca bana ihanet etti. Şimdi onu geri kazanmaya ve binlerce kişinin yaşadıklarını göstermeye hazırım."
'YAŞAMI TEHDİT EDECEK KADAR TEHLİKELİ'
Ülseratif kolit bağırsakları etkileyen, iltihaplanmaya bağlı olarak oluşan bir hastalık. Türkiye'de ise yaklaşık 100-120 bin inflamatuvar bağırsak hastası olduğu tahmin ediliyor. Ülseratif kolit hastaları da bu grubun içerisinde yar alıyor.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı'ndan Doç. Dr. Nalan Ünal, ülseratif kolit hakkında şu bilgileri paylaştı:
"Ülseratif kolit hastalığı kalın bağırsağı tutan, alevlenme ve iyileşme dönemleriyle seyreden, kronik, iltihaplı, otoimmun yani bünyesel bir hastalıktır. Hastalığının belirtileri kanlı-iltihaplı ishal, karın ağrısı, acil dışkılama ihtiyacı ve dışkı tutamama, rektal kanama, kilo kaybı ve halsizliktir. Hastalık tutulum ve şiddetine bağlı olarak bu belirtiler, hafiften yaşamı tehdit edecek kadar şiddetli boyutlara ulaşabilir. Ülseratif kolit hastalığı tıbbi yönünün yanında, sosyal açıdan da hastaları çok etkiliyor, yaşam kalitesinin bozulması ve iş gücü kaybını beraberinde getiriyor."
Ülseratif kolit hastalığının sebebinin net olarak bilinmediğini söyleyen Ünal, hastalık oluşumunda genetik, çevresel ve bağışıklık sistemi ilişkili faktörlerin rol oynadığının altını çizdi.
'YARIDA KESMEK YANLIŞ, ÖMÜR BOYU KULLANILMALI'
Ülseratif kolit hastalığı sıklığı coğrafya ve ülkelere göre farklılık gösterse de her yaşta ve cinsiyette görülebiliyor. Görülme sıklığı 15-30 yaş aralığında ve 50-70 yaş aralığında artış gösteriyor. Popülasyon bazlı çalışmalar ülseratif hastalığında görülme sıklığı açısından cinsiyetler arasında fark olmadığını ortaya koydu.
Hastalığın tedavi sürecine de değinen Doç. Dr. Nalan Ünal, ülseratif kolit hastalığında mevcut tedavilerle amaçlananın, hastalık belirtilerinin kontrol altına alınması, ortadan kaldırılması ve bunun sürdürülmesi olduğunu söyledi. Ünal, "Mevcut ilaç tedavileri küratif yani hastalığı bitirici değil, belirtilerin kontrol altına alınmasına yönelik olduğundan ömür boyu kullanılmalı. İlaç tedavisinin kesilmesi ya da ara verilmesi hastalığın alevlenmesine ve şiddetlenmesine sebep olabilir. İlaç tedavisi ile kontrol edilemeyen hastalık ya da hastalık ilişkili komplikasyonlarda ise cerrahi tedavi gerekli" diyerek sözlerini noktaladı.