18.04.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
DIŞ HABERLER SERVİSİ
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını tüm dünyada devam ederken, Batı dünyasında, virüsün ortaya çıkışı ve yayılmasında Çin’in rolü, ihmali olup olmadığı gibi konular da tartışılıyor. Nitekim ABD Başkanı Donald Trump’ın ardından Avrupalı liderler de Çin’i daha şeffaf olmaya çağırıyor. Son olarak Çin’de gelen vaka sayılarının güncellenmesi de, bu konuyu gündeme taşıdı. Dün Kovid-19 salgınının başlangıç yeri olan Çin’in Vuhan şehrinde daha önce 2 bin 579 olarak duyurulan ölü sayısı güncellenerek, koronavirüsten hayatını kaybeden kişi sayısının 3 bin 869 olduğu açıklandı.
Vuhan’daki vaka sayısının da 325 artışla 50 bin 333’e ulaştığı belirtilen açıklamada, evde ölen hastaların kayda girmemesi, yetersiz sağlık personeli nedeniyle eksik veya yanlış raporlanma, kurumlar arası koordinasyon eksikliğinin verilerin farklı olmasına yol açtığı ifade edildi. Sayının yüzde 50 artmasının, güncellenen hastane raporları ve evlerinde hayatını kaybeden yeni kişilerin eklenmesiyle ortaya çıktığı belirtildi.
Bununla birlikte sayıyı güncelleyen yetkililer, “gerçek sayıları hiçbir zaman saklamadıklarını” da vurguladı. Açıklamada, salgında kaybedilen her hayatın bir ailenin acısı olduğu belirtilerek, ölenlerin ailelerine başsağlığı dilendiği aktarıldı. 11 milyon kişinin yaşadığı Vuhan’da 11 hafta boyunca sıkı karantina uygulanmıştı.
‘Saf olmayalım’
Çin’deki son durum, Avrupalı siyasilerin de dikkatini çekiyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Çin’in Kovid-19 salgınıyla mücadelesine ilişkin, “Açıkçası bilmediğimiz şeyler oldu” ifadesini kullandı. İngiliz Financial Times gazetesine konuşan Macron, salgınla ilgili Fransa, Almanya ve İtalya’nın, Çin veya Rusya ile karşılaştırılmasının mümkün olmadığını söylerken, “Çin’in koronavirüsü yönetmede bizden daha iyi olduğunu söyleyecek kadar saf olmayalım. Bilmiyoruz. Açıkçası bilmediğimiz şeyler oldu” ifadelerini kullandı.
Macron, öte yandan salgından en çok etkilenen Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerine destek verilmemesi halinde İtalya, İspanya ve belki Fransa’da popülistlerin zafer elde etmesine katkıda bulunulacağını kaydetti. Salgının yol açtığı krizin yönetiminde en zengin AB ülkelerinin daha fazla sorumluluğu bulunduğunu aktaran Macron, “AB’nin siyasi bir proje mi veya (ekonomik) bir pazar mı olduğu konusunda karar vermemiz gereken bir dönemdeyiz. Ben siyasi bir proje olduğunu düşünüyorum. (AB’yi) Daha da ileriye taşımazsak Euro grubu ve Avrupa düşüncesinin yıkılma riski bulunuyor” değerlendirmesini yaptı.
Aynı konu, İngiltere Dışişleri Bakanı Raab’ın da gündemindeydi. Raab, bir soru üzerine, Kovid-19’un ortaya çıkışı dahil salgınla ilgili gelişmelerin ileride tekrar gözden geçirilmesi ve bunda da bilimin yönlendirmesinin esas alınması gerektiğini belirtti. Raab, “Meselede tüm açıları dikkate almalı ve dengeli olmalıyız. Ancak hiç şüphe yok ki bu krizden sonra işler eskisi gibi olmaz. Bunun (virüs) nasıl ortaya çıktığı ve çok daha önce durdurulma ihtimali olup olmadığına dair zor sorular sormamız gerekecek” dedi. İngiltere dış istihbarat servisi MI6’nın eski şefi John Sawers, 15 Nisan’da yaptığı açıklamada, Çin’in Kovid-19 salgını konusunda dünyadan başlangıçta bilgi gizlediğini ve sorumlu tutulması gerektiğini söylemişti.