23.06.2023 - 16:31 | Son Güncellenme:
Derleyen: Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr - OceanGate CEO'su Stockton Rush, geçen pazar günü Titanik'e keşif seferi düzenleyen denizaltında mahsur kalarak ölen 5 kişiden biriydi. Milyarder iş adamları ve kâşiflerin içinde bulunduğu denizaltı tam 111 yıl sonra Titanik'in yeni kurbanları oldu. Stockton Rush hakkında ortaya çıkan trajik bir detay ise herkesi şaşkınlığa sürükledi. Stockton Rush'ın eşi Wendy Rush, 15 Nisan 1912'de batan Titanik gemisinde hayatını kaybeden ve 1997'de James Cameron tarafından beyaz perdeye taşınan 'Titanik' filminde de yer alan ünlü çiftin torunuydu. Wendy Rush, büyük büyükdedesini ve büyük büyükannesini "Asla batmaz" denilen Titanik'te kaybetti. Eğer biletini son anda değiştirmemiş olsaydı büyükannesini de o gemide kaybetmiş olacak, böylelikle dünyaya gelmeyecek ve şu anda Titanik'in enkazına sefer düzenleyen denizaltında mahsur kalarak hayatını kaybettiği düşünülen kocası Stockton Rush'la hiç karşılaşmamış olacaktı.
1997 YAPIMI 11 OSCAR'LI FİLME KONU OLAN YAŞLI ÇİFT
Wendy Rush'ın Titanik'le olan bağını daha iyi kavramak için yıllar öncesine, yani Straus çiftine bakılması gerekiyor. Isidor ve Ida Straus çifti, 40 yıllık evlilikleri boyunca mümkün olan her yere bir Alman vapuruyla seyahat ediyor, kendi aralarında bir rutine dönüşen bu geleneği asla bozmuyordu. 1912’de Nisan ayının başında Isidor, eşi Ida ve kızları Beatrice ile Amerika HAPAG Liner ile Avrupa'ya gelmişlerdi. Dönüş biletlerini de ilk seferini yapacak olan dünyanın en büyük transatlantik gemisi Titanik'ten 1. sınıf C-55-57 numaralı süitlere almışlardı. Dönüş yoluna çıktıklarında Southampton'dan Titanik'e bindiler. Yanlarında Isidor'un uşağı John Farthing ve Ida'nın yeni işe aldığı hizmetçisi Ellen Bird de vardı.
14 Nisan 1912 gecesi durgun okyanusta buzdağını göremeyen gözlemciler, kaptan Edward Smith’i uyaramamış ve son hızla giden gemi (39 km hıza eşit olan 21 knot) buzdağına çarparak ağır hasar almıştı. Geminin batışı artık kaçınılmazdı. Ancak Titanik tahmin edilenden çok daha uzun bir süre boyunca yani tam 2 saat 40 dakika suyun üzerinde kalmayı başardı.
'SEN NEREYE GİDERSEN BEN DE ORAYA GİDERİM'
269 metrelik dev gemi batarken filikalar suya indiriliyor ve önce 1. sınıf süitlerin kadın yolcuları için yer gösteriliyordu. Ida Straus da kendisine ayrılan yere oturmuş eşini bekliyordu. Isidor Straus ise kendisine gösterilen yere oturmayarak koltuğunu diğer kadın ve çocuklara bırakmıştı. Ida Straus, eşinin filikaya binmediğini görünce kendisi için ayrılan yeri, "Benden daha çok ihtiyacın olacak" diyerek hizmetçisine bıraktı ve kocası Isidor’un yanına gitti. Ida Straus, "Uzun yıllar birlikte yaşadık. Sen nereye gidersen ben de oraya giderim" diyerek geminin güvertesinde eşine sarılarak ölümü beklemişti.
Yaşlı Straus çiftinin güvertede birbirlerine sarılarak geminin batışını beklemesi, Titanik’in batışına şahit olan herkesin hafızasına kazınmıştı. Önce 1953 tarihli 'Titanic' filminde güvertede canlandırılan çift, 90'lı yıllara gelindiğinde Kanadalı yönetmen James Cameron’ın 1997’de vizyona giren filminde yatakta sarılmış şekilde ölümü beklerken beyaz perdeye yansıdı. Bu sahne kısa zamanda büyük ses getirdi ve filmin adeta sembol sahnesine dönüştü.
EĞER BEATRICE AİLESİYLE GİTSEYDİ HİÇ DOĞMAYACAKTI
Isidor ve Ida Straus çifti, 1. sınıf biletlerini yalnızca kendileri ve hizmetlileri için aldı. Beatrice ise anne ve babasıyla Titanik’e binmek yerine Avrupa’da kaldı. 3 kişi çıktıkları seyahatten dönüşte kızları Beatrice’in yanlarında olmaması ise elbette şu anda tüm dünyanın en çok konuştuğu isimlerin başında gelen OceanGate CEO'su Stockton Rush'ın eşi Wendy Rush'la da doğrudan ilintili. Eğer Beatrice, anne ve babasıyla birlikte Titanik'te olsaydı şu anda hayatta olmayacak, böylelikle torunu Wendy de hiç doğmamış olacaktı. 18 Nisan 1912’de ABD merkezli New York Times gazetesinin haberinde şu ifadeler kullanıldı:
"Isidor Straus'un oğlu Jesse Straus, eşi ve kızıyla birlikte, gelen Hamburg-Amerikan gemisi Amerika'da yolcular. Muhtemelen Bay ve Bayan Isidor Straus'u yakalayan kaderi henüz öğrenmediklerine inanılıyor."
Isidor Straus’un cansız bedeni Mackay-Bennett tarafından bulundu. Ancak eşi Ida Straus'un cansız bedeni hiçbir zaman bulunamadı. Straus’un cesedi bulunduğunda kaydedilen bilgiler şöyleydi:
"ERKEK - TAHMİNİ YAŞ: 65 - ÖN ALTIN DİŞ (Kısmen) - kırmızı saç ve bıyık
GİYİM - Kürk astarlı palto; gri pantolon, ceket ve yelek; yumuşak çizgili gömlek; kahverengi botlar; siyah ipek çorap.
EŞYALARI - Cüzdan, altın saat, platin ve inci zincir, altın kalem kutusu, gümüş matara, gümüş tuz şişesi, banknotlarda 40 sterlin.
BİRİNCİ SINIF - İSİM - ISADOR STRAUSS"
EŞİ DE TITANIC KURBANI OLDU
Büyük büyükdedesi ve büyükbüyük annesini Titanik’te kaybetmesinin ardından Wendy Rush, OceanGate CEO'su olan eşi Stockton Rush'ı da 'lanetli' olduğuna inanılan Titanik uğruna kaybetti. 18 Haziran’da Titanik'in enkazına keşif amacıyla suya inen OceanGate Titan denizaltısıyla 1 saat 45 dakika sonra iletişim kesildi ve araç içindeki 5 kişiyle birlikte kayboldu. Umutların kesildiği denizaltında Wendy’nin eşi olan OceanGate şirketi CEO’su Stockton Rush da vardı. Wendy Rush da eşiyle birlikte OceanGate'te çalışıyor, şirkette sözcülük gibi görevlerde bulunuyordu.
'Titanik' filmi gerek Türkiye'de gerekse dünya çapında adeta bir fenomene dönüştü. 90'lı yılların en unutulmaz yapımlarından biri olan 'Titanik', 14 dalda aday olduğu Akademi Ödülleri'nde tam 11 dalda Oscar kazanarak gelmiş geçmiş en başarılı filmlerden biri oldu. Filmin başrollerini İngiliz aktris Kate Winslet ve ABD'li aktör Leonardo DiCaprio paylaşmıştı.