07.05.2024 - 07:59 | Son Güncellenme:
Milliyet.com.tr
Derleyen: Ayşe Kısakürek Claudia Gill, bir hastane yatağında monitörlere bağlıyken parlak ışıklar altında gözlerini kısarak sersemlemiş ve kafası karışmış halde uyandığında bir şeylerin son derece ters gittiğini biliyordu.
DERHAL TECRİT EDİLDİ, 30 DAKİKA İLE KURTULDU
O zamanlar 18 yaşında olan genç kadının hatırladığı son şey, şiddetli baş ağrısı, kusma, ışığa ve gürültüye karşı hassasiyet şikayetiyle ambulansa bindikten sonra hastane koridorunda biriyle konuştuğuydu.
Şimdi 20 yaşında olan Claudia, bulaşıcı ve potansiyel olarak ölümcül meningokok hastalığına yakalandığı için izolasyona alındı.
Doktorlar, 30 dakika daha geç hastaneye kaldırılmış olsaydı muhtemelen öleceğini söyledi. Şimdi kulaklarındaki çınlama ve başındaki ağrı, neredeyse canını alacak olan hastalığın ısrarlı bir hatırlatıcısı.
'ÇOK FARKLI BİTEBİLİRDİ'
Claudia, İngiliz basınına verdiği demeçte, "İnanılmaz derecede şanslıydım; hikayem çok farklı bitebilirdi. İnsanları belirti ve semptomları öğrenmeye ve uyanık kalmaya çağırıyorum" dedi.
Genç kadın, Mayıs 2022'de 18 yaşındayken Avustralya'nın Queensland eyaletinde ailece geçirdikleri tatilin ardından perakende satış işine geri döndü. Semptomları, ilk olarak bu tatilde başlamıştı.
Kötü bir baş ağrısı vardı, ışıklara ve müziğe karşı hassas olduğunu fark etti. Eve gittiğinde durumu daha da kötüleşti. "Boynum tutulmuştu ve midem bulanıyordu, sonra da kusup bayıldım" diyerek o günleri hatırladı ve şöyle devam etti:
"Annemle babamın yatağında kaskatı yatıyordum. Fazla hareket edemiyordum çünkü başım çok ağrıyordu. Babam doktor randevusu almaya çalışıyordu ama randevu bulamadık."
'GİDEREK KÖTÜLEŞİYORDU'
Claudia'nın babası Sam ambulansı aradı ve sağlık görevlileri onun menenjit olduğundan şüphelendiler. "Çok sık hastalanmıyorum bu yüzden bunun grip veya bir tür enfeksiyon olabileceğini düşündük. Meningokok olabileceği düşüncesinin hiçbirimizin aklından geçtiğini sanmıyorum" dedi.
"Ambulansa garaj yolundan yürüyerek ulaşmayı başardım. Geriye dönüp baktığımda nasıl yürüdüğümü bilmiyorum ama ambulansa bindiğimde durumum giderek kötüleşiyordu."
Hastaneye giderken sağlık görevlileri Claudia'ya sorular soruyordu ama Claudia konuşmakta zorlanıyordu ve bilinci gidip geliyordu. Hatırladığı bir sonraki şey hastane koridorunda bir doktorla konuştuğuydu, saatler sonra tecrit koğuşunda uyandı.
"Üzerimde sadece hastane önlüğü vardı ve cihazlar üzerimde bağlıydı. Çok parlak ve gürültülü olduğunu düşündüğümü ve kafamın karıştığını hatırlıyorum."
TESTLER İSTİLACI KABUSU DOĞRULADI
Uyurken doktorlar bir dizi test yapmıştı bunlardan biri 'lomber ponksiyon' (spinal tap) adı verilen acı verici bir işlemdi. Genç kadın, bu sırada bilinci yerinde olmadığı için mutlu olduğunu kaydetti.
Testler Claudia'nın, kanı veya beyni ve omuriliği çevreleyen zarları etkileyen bakteriyel bir enfeksiyon olan istilacı meningokok hastalığına yakalandığını doğruladı.
Hastalık, öksürme ve hapşırma yoluyla burun ve boğazdan gelen küçük sıvı damlacıkları ile yayılıyor. Soğuk havaların etkisiyle kapalı alanlardan geçirilen zamanın artmasıyla sonbahar ve kış aylarında vakalar artıyor.
Meningokok genellikle küçük çocukları etkileyen bir şey olarak düşünülür, ancak aynı zamanda gençlerde ve genç yetişkinlerde de yaygın olduğu kaydediliyor.
KALICI ETKİLER BIRAKTI, NASIL KAPTIĞI DAHİ BULUNAMADI
Kırmızı veya mor iğne batması gibi görünen döküntüler veya daha büyük bir morluk meningokok belirtisi olsa da ve sıklıkla hastalıkla ilişkilendirilse de, yalnızca enfeksiyonun sonraki aşamalarında gelişir.
Claudia kolunda yalnızca iki küçük kırmızı nokta fark ettiğini söyledi. "Kolumda sadece küçük bir kızarıklık vardı ama bu herkesin bildiği mor döküntüden ziyade sadece birkaç kırmızı noktaydı" dedi.
Doktorlar, semptomlarına dayanarak onu tedavi etmeyi başardı. Ancak hastalık yeterince hızlı tedavi edilmezse sakatlıklara ve hatta ölüme sebep olabiliyor.
"Doktorlar beni kurtaran şeyin büyük ölçüde zaman olduğunu söyledi. Yarım saat geç kalsaydık çok daha kötü olurdu."
Claudia'nın, vücudu antibiyotiklere olumlu cevap verdi ve hastanede beş gün kaldı. Daha sonra taburcu edildi ve eve dönüp yavaş yavaş işe geri dönebildi. Ancak hastalık kalıcı etkiler bıraktı...
"Baş ağrıları eskisinden daha kötü ama idare edilebilir. Ayrıca kulaklarımda biraz hasar var. Eğer bir konsere veya yüksek sesli müzik olan bir etkinliğe gidersem kulak tıkacı takmak zorunda kalıyorum."
Tıbbi personel bulaşıcı hastalığın yayılmasını engellemek için kaynağını araştırarak çalışmalar yürüttü. Ancak bugün bile Claudia'nın hastalığı nereden kaptığına dair hiçbir fikri yok.
"Nerede olduğumu takip ettiler ama hiçbir şey bulamadık, bu yüzden onu nereden aldığım tamamen bilinmiyor."