Cumartesi“Türkçe değil, Türk dilinde rock”

“Türkçe değil, Türk dilinde rock”

04.07.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:

Kompozisyon eğitimi aldı, şeflik üzerine mastır yaptı rock albümü yayımladı. Selçuk Sami Cingi “Kendi Kendime” isimli albümü için “Türkçe olmasının önünde rock kimliği var” diyor

“Türkçe değil,  Türk dilinde rock”

İstanbul müzik izleyicisi ilk olarak bir “A Kind of Magic / Queen Tribute” gecesinde tanıdı onu. Queen şarkılarını asıllarına sadık kalarak ama yine de çok kendine özgü bir şekilde yorumlayan bu genç adam akıllara kazındı bir gecede: Selçuk Sami Cingi.
Sonra onun başarılı bir müzisyen olduğunu, marifetlerinin Queen söylemekten çok öteye geçtiğini öğrendik. Konservatuvarda kompozisyon okuduktan ve Rengim Gökmen ile şeflik mastırı yaptıktan sonra ikinci yüksek lisansı için Amerika’ya gitmiş, Florida’da film müziği, prodüksiyon, reklam müziği konularında eğitim almıştı.
Türkiye’ye 2008’de döndü. Beyoğlu Hayal Kahvesi’nde sahneye çıkan film ve reklam müzikleri yapan, Bahçeşehir Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi’nde Popüler Müzik Tarihi dersleri veren Selçuk Sami Cingi’nin “Kendi Kendine” isimli albümü DMC etiketiyle yayımlandı.
Satış rakamlarıyla ilgilenmiyor, çocuklarına bırakacak bir albümü olsun istemiş. Bir de sahici müziksever kulaklara ulaşırsa müziği, keyfi tamamlanacak. 

İktisat profesörü bir baba, İngilizce öğretmeni bir anne... Sizin müziğe yönelmeniz nasıl oldu?
Tamamen müzikle dolu bir eve doğdum. Yarı otomatik bir pikabımız vardı, yüzlerce de plak. Beatles, Bee Gees, Elvis... Küçükken en önemli şeylerim plaklarım ve matchbox’larımdı. Şimdi de aslında en çok müzik ve arabaları seviyorum. 11 yaşında ilk gitarım alındı. Ankara Koleji’ndeyken artık hem çalıp hem söyleyen bir adamdım. Zaten o zamanlar okulda popüler olmak için ya iyi sporcu olacaksınız, ya iyi müzisyen olacaksınız. İyi müzisyen olmak daha kolay geldi.

Haberin Devamı

Neler çalıp söylüyordunuz?
Herkes gibi Beatles, Simon and Garfunkel, Eagles... Küçük küçük besteler de yapıyordum ama beğenmiyordum onları. 18 yaşımı doldurduğum andan itibaren de her yerde çalmaya başladık Ankara’da. Absent Without Leave diye bir grubumuz vardı, Queen cover’ları filan çok fazla çalıyorduk. 

“İyi damat adayı olmak için işletme okudum”

Liseden sonra ODTÜ’de işletme okumuşsunuz. Neden hemen konservatuvara girmediniz?
Türkiye’deyiz tabii, sanat ve sanatçıya kimin ne kadar saygı duyacağı belli olmaz, kız isterken filan bildiğimiz maddi dünya standartlarında iyi bir damat adayı olabileceğimin tescili için herhalde. “Ama baba ODTÜ’yü bitirmiş...” “Ha, tamam o zaman gelsin” gibi...

Rock dinleyen ve çalan bir adam olarak sevdiniz mi klasik konservatuvar eğitimini?
Çok sevdim. O benim müziğe olan bakışıma yeni bir boyut kattı. 

Epey beklemişsiniz ilk albüm için. Neydi hedefiniz kayıtlara başlarken?
Çocuklarıma bırakacak bir şeylerim olsun, sözlerinin de ardında durabileyim ve en önemlisi sahnede Türkçe bir şey söylerken tam içimden geldiği gibi söyleyebileyim istedim.

Kendiniz söylemek için şarkılar yazdınız yani...
Bülent Ortaçgil, Mazhar Fuat Özkan gibi kendisine ait bir dinleyicisi olsun, milyonlar olmasa bile birtakım binler olsun ama o binler öyle sadık insanlar olsunlar ki takip etsinler istedim. Amerika’daki Nirvana’nın çıkardığı zihniyetle çıkardım bu albümü, Beyonce olmak üzere değil.

Albümde rock’ın 8 farklı hali var
Biraz albümdeki şarkılardan söz edelim mi?
Albümde sekiz tane parça var, sekizi de ayrı ayrı halleri rock’ın. İlk başa en sert, insanlara “Aman ne oluyor, sesini kısın, çıkarın” dedirtecek parçayı koydum özellikle, o da “Geri Dönmek”. İkinci şarkı, “Aşk” tamamen modern rock, “Bu Şarkı” neo punk, “Canın İsterse” ilk klip şarkısı, biraz daha pop rock bir beste, “Diana Roberts” benim küçüklükten beri Beatles yiyip içtiğimi gösteren, tamamen Brit rock sound’una ait
bir şarkı, “Kaçsam” yine bol gitarlı, modern rock, “Çekil Yolumdan”
ise tam klasik hard rock parçası.
Ve son şarkı, “Kendi Kendine”. Progressive rock’tır. Ne varsa hayatımızla ilgili düzeltmemiz gereken bunun dermanı kendimizdedir anlamında yapılan bir parça.

Müzik piyasasında nasıl bir yere koyuyorsunuz kendinizi?
Benim yaptığım müzik, benim gözümden, “Türkçe rock” değil. Bu, Türk dilinde rock. Ben rock çalan, söyleyen, Wembley’de de çalsam, sizin oturma odanızda da çalsam aynı derecede adrenalin salgılayan bir kişiyim. O nedenle ben olaya daha ziyade müzik olarak bakıyorum. Albümü aldığınız zaman vokaller girene kadar o parçanın Türkçe olup olmadığını anlayamazsınız. Türkçe olmasının önünde rock kimliği var. Tavırlı, kendine göre Selçuk Sami matematiği olan bir müzik ama dili Türkçe.