24.05.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:
NİL KURAL / CANNES nil.kural@milliyet.com.tr
Bu yıl Avrupa Parlamentosu seçimleri nedeniyle 67. Cannes Film Festivali bir gün erken bitiyor. Bu akşam ödüller dağıtılacak, yarın Cannes’ı izleyen ve yorgunluk paydasında toplanan 5 bine yakın gazeteci, binlerce sinemacı ve sinema profesyoneli yerlerini kalabalık yüzünden sahil yürüyüşlerini 11 gündür yapamayan Cannes sakinlerine bırakacak.
Bu yıl 18 filmin (geçen yılkinden 2 film az) yarıştığı Altın Palmiye’nin karar mercii jürinin başında Altın Palmiyeli tek kadın yönetmen Jane Campion var. Yeni Zelandalı Campion festivalin ilk sabahında düzenlenen basın toplantısında kadın sinemacıların öne çıkamamasından ve endüstride babadan oğula geçen cinsiyetçilik mirasından dem vurdu.
Bu konuşma Campion’ın karar anında ağırlığını, yarışmada ödül alabilecek bir kariyer tecrübesine sahip, “Still the Water” adlı filmi beğenilen Japon yönetmen Naomi Kawase’den yana kullanacağı anlamına mı geliyor?
“Kış Uykusu”nu izleyip Türkçe öğrenmek isteyen eleştirmen...
Umarız her şey bu kadar basit değildir.
Zira Nuri Bilge Ceylan’ın “Kış Uykusu” filmi Altın Palmiye yarışını önde götürüyor. Daha önce Cannes’dan iki Büyük Jüri Ödülü, bir
En İyi Yönetmen bir de FIPRESCI Ödülü alan Ceylan’ın yeni filmi “Kış Uykusu” eleştirmenlerin muhabbet konularının başında geliyor. Edebi diyalog kullanımını büyük bir başarıyla uygulayan Ceylan’ın filmini izleyince Türkçe öğrenmek istediğini söyleyen, filmi yeniden izlemek için sabırsızlandığını belirten eleştirmenler filmin yarattığı etkiye örnek gösterilebilir. Filmin ana karakteri Aydın’ı canlandıran Haluk Bilginer de Erkek Oyuncu dalında jürinin aklına mutlaka gelecektir.
Festivalden önce verdiği söyleşide “Bu benim başyapıtım, gözümü Altın Palmiye’ye diktim” gibi demeçleriyle şaşkınlık yaratan Kawase’nin filmi de oldukça beğenildi... Jean-Luc Godard, Ken Loach, Mike Leigh, David Cronenberg ise efsane kariyerlere sahip dört yönetmen. İkisi Altın Palmiyesiz: Cronenberg ve Godard. Bu ikili için 67’inci Cannes’ın telafi yılı olması zor gibi.
“Mr. Turner”, Leigh’e ikinci Palmiye’sini getirmese de filmin başrol oyuncusu Timothy Spall, erkek oyuncu dalında öne çıkabilir.
Eğer büyük sürpriz olmazsa bu gece sahneye çıkması kesin isimler “Kış Uykusu”, “Still the Water”, “Deux jours, une nuit” ve “Mr. Turner” ekipleri olacak gibi görünüyor.
“Efsane” açılış filmi
Festivali açan Grace Kelly’nin prenseslik günlerini konu alan “Grace of Monaco”da bir terslik olduğu baştan belliydi. Film ertelenip durdu, dağıtımcı Harvey Weinstein filmi kesmek için arıza çıkardı, Monako kraliyet ailesi filmi protesto etti.
Ama kimse bu kadarını beklemiyordu. Daha önce Edith Piaf biyografisi “Kaldırım Serçesi” ile tanınan yönetmen Olivier Dahan’ın Grace Kelly’sinin kötülüğünü tasvir etmek güç. İngilizler “Diana”dan kötü diyerek işin içinden çıktılar, biz ise kraliyet ailesi şımarıklığını ele alan bir parodinin kendisini ciddiye alan hali gibi diyelim. Film, “Cannes’da daha kötüsünü izlemiş miydik, hatırlayalım” benzeri dosyalara da ilham kaynağı oldu. Basın toplantısında Dahan başına geleceği anlamış gibi suratsız, Kelly’i canlandıran Nicole Kidman ise güler yüzüyle ya tam bir profesyoneldi ya da yazılanları henüz okumamıştı.
“Kış Uykusu” ekibi Soma faciasının ardından üzerinde “Soma” yazan kağıtlarla basının karşısına çıktı.
Nicole Kidman “Grace of Monaco”da başrolde.
Dardenne kardeşlerin “Deux jours, une nuit” filminde başrolde olan Marion Cotillard En İyi Kadın Oyuncu ödülünü zorlayacak, orası kesin.
“The Wonders”da küçük bir rolde yer alan Monica Bellucci ve filmin yönetmeni Alice Rohrwacher.
Devler arasındaki gençler
l Xavier Dolan: “Annemi Öldürdüm”le (2009)
19 yaşındayken yeni sinema sansasyonu olarak selamlanan Kanadalı Xavier Dolan,
25 yaşında beşinci uzun metrajlı filmi “Mommy” ile Altın Palmiye için yarıştı ve devler ligine çok erken bir giriş yaptı. Dolan, festivallerin gizli cevherlerinden.
l Alice Rohrwacher: İkinci filmi “The Wonders”la Cannes’da Altın Palmiye yarışına katılan Rohrwacher, 1982 doğumlu
genç bir yönetmen. Rohrwacher kendisini yarışmadaki müthiş kariyer sahibi isimlerin yanında istediğini yapmakta özgür bir çocuk gibi hissettiğini söylüyor.
Cannes’ın kaybedenleri
l Michel Hazanavicius: “The Artist”le 2011’de büyük bir çıkış yapan yönetmen Hazanavicius’un yeni filmi “The Search”
bol bol yuhalandı. 1999 yılında Çeçenistan’da geçen film, savaş yüzünden evsiz kalan küçük çocuk ile ona “merhamet” eden Avrupalının ilişkisini konu alırken, herkesin sabrını taşırdı.
l Ryan Gosling: Kanadalı aktörün David Lynch ve birlikte çalıştığı yönetmen Nicolas Winding Refn’in sinemalarından izler taşıyan ilk yönetmenlik denemesi “Lost River”, festivalde gösterildi. Kaderi Refn’le son çalışmaları, geçen yıl yarışan “Only God Forgives”le aynıydı: Yuhalanmak.