04.05.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:
Özlem Ülkü
Burak Sevinç, “Babam İçin” dizisiyle hayatımıza girdikten sonra peş peşe birçok projede rol aldı. “Söz”deki performansıyla adından söz ettiren oyuncu, şimdilerde Kanal D’nin dizisi “Leke” de Cem Yenilmez olarak karşımızda. İşine aşırı düşkün, hırslı, insanlarla arasına sert mesafeler koyan biri olarak izlediğimiz oyuncu, gönlünde iki aslanı barındıranlardan... Daha çocuk yaşlarda kanun çalan ardından ud, keman ve gitarı da listesine ekleyen Sevinç için ‘tek kişilik orkestra’ desek, yanlış olmaz. YouTube kanalından çalışmalarını paylaşan oyuncunun hayali, repertuvarında Balkan müziğinden halk ezgilerine, arabeskten sanat müziğine, popa kadar her şeyin olduğu bir orkestrayla sahneye çıkmak.
- Canlandırdığınız Cem Yenilmez, duygusallıktan uzak, kazanmaktan başka amacı olmayan biri... Siz onu nasıl tanımlıyorsunuz?
Aslında duygusal ama çevresine göstermek istemiyor. Yaşadığı travmalardan kaynaklı kendini kapatmış. Hayatında en değer verdiği insan kardeşi. Arkadaşları var ama ne yazık ki hiç dostu yok. Yalnız bir adam. Çocukluğunda yaşadığı olayı kapatması için yalnız olması gerekiyor. Konuşursa sırrı ortaya çıkar diye düşünüyor. Tamamen gömülü kalsın istiyor...
- Kendine yüksek duvarlarla örülü bir dünya kurmuş. Bu kolay bir şey olmasa gerek. Geçmiş bugünümüzü nasıl da etkiliyor değil mi?
Karakterimizi şekillendiren çocukluğumuz. Çocukken bir köpek ısırması bile çoğunlukla kalırken aile içinde daha büyük olaylara maruz kalanların durumu daha ağır. Aşmak derecesine, olaya göre değişiyor. Ben oyuncu olarak bağ kurmaya çalışıyorum. Sadece benim başıma gelseydi ne yapardım diye düşünerek, ekrana yansıtmaya çalışıyorum.
- Yasemin’le bütün dengesi alt üst oluyor Cem’in. Tanıdığı kadınlara benzemiyor deniliyor ya, genellemelerle yaşamak ne kadar doğru ki?
Burak olarak, tabii ki Cem gibi düşünmüyorum. Ben insanlara güvenirim, naçizane iyi bir insanım ve bağ kurduğum insanları da iyi olarak görürüm. Hata yaptıysa mutlaka düzelir. Cem ne yazık ki böyle düşünmüyor. Cem’i yaşamaya başladıktan sonra gördüğüm her şeyin altında bir neden vardır diyorum. O kadınlara güvenmiyor. Tabuları var, düşünceleri değişmiş değil. Sadece ömründe ilk defa aşık olan bir adam.
- Güven aslında ne kadar önemli değil mi? Bütün her şey ona bağlanıyor...
Kesinlikle, bir insana güvenmezseniz onunla nasıl bağ kurabilirsiniz ki? Birine güvenmiyorsanız sırrı geçtim, o gün ne yaşadığınızı bile anlatamazsınız. Bunun nelere yol açabileceğini bilemezsiniz çünkü. Benle Cem, farklı insanlarız.
“İyi insan olmak en önemlisi”
- Onun için başarılı olmak her şeyden önemli... Sizin önemli listenizi sorsak, ilk üçte ne yer alır?
En önemlisi iyi insan olmak. Ardından başarılı olmak. Herkes işinde yükselmek ister, yoksa neden yapsın? Müziği en iyi şekilde yapmaya çalıştım. Şimdi oyuncu oldum, hâlâ daha öğreniyorum. Müzik de oyunculuk da derya deniz. Daha başarılı olmak istiyorum. Üçüncüsü de yaşamak için gerekli olan parayı kazanabilmek.
- Müzisyen kimliğinizden bahsedersek kanun, ud, keman ve gitar çalıyorsunuz...
Çocuk yaştan beri müzikle iç içe oldum. Amcam, kundaktaki kuzenime kanun almış zamanında. Vardiyada çalıştığından yengemin yanında kaldığım bir gün gardırobun üzerinde gördüm onu. Merak ettim, kucağıma verdiler. O zaman başladım, bir senede şarkılar çalar hale geldim. Daha 11 yaşındaydım. Sonra babam, Türk sanat müziği derneğine götürdü beni. Ama ilk dersimde şok geçirdim; meğer bir yıl boyunca kanunu ters tutmuşum. O yüzde ilk üç ayımı bildiğim şeyleri unutmaya adadım.
- ENBE Orkestrası’nda da yer almışsınız...
ENBE’nin ikinci orkestrası dediğimiz Combo’da 4-5 yıl kadar görev aldım. Sonra oyunculukta ilerlemeye başladıkça müziğe zaman kalmadı. Ve beş yıla yakın sürdürdüğüm müzisyen kimliğimden ayrılmış oldum. Enstrümanlarla ilgilenmeyi çok seviyorum. Bu arada kendi enstrümanlarında virtüöz olan insanlardan özür diliyorum. Vurmalıları çalıyorum desem yanlış bir tabir olur, çalmaya çalışıyorum. Ancak kanun benim kendi enstrümanım.
“Hayalime bir gün kavuşacağım”
- YouTube kanalınızdaki paylaşımlarınız oldukça ilgi görüyor. Sizi Burak Sevinç olarak sahnede görebilir miyiz?
YouTube benim kendi alanım. Aylardır yeni video koyamadım ama sevdiğim şarkıları, enstrümanlarla çalmaya çalışıyorum. Tek kişilik bir orkestra gibi denemeler yapıyorum. Müzisyen arkadaşlarımla büyük bir hayalim var. Orkestra kurup, gece yapmak. Repertuvarında Balkan müziğinden halk ezgilerine, arabeskten sanat müziğine, popa kadar her şeyin olduğu... Özel olmasını istiyorum işin, kazanç için değil. Çünkü müzik benim aşkım, oyunculuk da benim aşkım. O hayalime bir gün kavuşacağım. Az kaldı diye düşünüyorum.
- O orkestrada kendinizi nerede görüyorsunuz?
Sadece kanun çalacağım, yanımda çok güzel müzisyenler olacak çünkü. Geri kalanını da solist olarak söylemek istiyorum. Yavaş yavaş çalışmalara başlıyorum. Genetik olarak şarkı söyleyebileceğim kadar güzel bir sesim var. Çok iyi demiyorum, yanlış anlaşılmasın. Solist olmak için güzel sesin yeterli olduğunu düşünmüyorum. Buna da biraz karşıyım aslında.
- Son günlerde birçok oyuncunun solistlik yaptığını görüyoruz. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ne yazık ki, bir anda ben solist oldum diyenler oluyor. Ama kusura bakmasınlar, bu kadar basit değil. Yıllarını buna adamış insanlara ayıp. Kimse kusura bakmasın her şeyin emeğe ve zamana ihtiyacı var. Oysa elini sallasan her şeyin ehline çarpıyorsun, insanlar kendini öyle görüyor. Ne yazık ki öyle bir hayat yok.
- Terazinin bir tarafına oyunculuk diğer tarafına müzisyenliği koysak hangisi ağır basar ?
Önceden olsaydı, müzik diyebilirdim ama artık değil. Müzik benim aşkım ama oyunculuk da artık her şeyim. İkisi de benim mesleğim. Şu an birinden kazanç sağlamayı bıraktım sadece. O yüzden terazi dengesini bozmaz diye düşünüyorum.
- Bugüne dek canlandırdığınız karakterlerle dolu bir odada olsanız, ilk olarak hangisinin yanına gidip sarılmak, sohbet etmek isterdiniz?
Hepsini çok özlüyorum ama ilk dizim “Babam İçin”deki Alpay’ı isterdim. Bugünkü aklımla onu tekrar oynamak isterdim. Çok tatlı bir mahalle işiydi. Kameradan, teknikten, ışıktan hiç anlamazdım. Alpay’ın kulağına eğilip, şurada şöyle yapsan daha iyi olur demek isterdim. Bazı şeyleri ekranda gördükten sonra farkına varıyorsun.
“En büyük destekçim eşim”
- 4 yıl önce meslektaşınız Şirin Kılavuz’la hayatınızı birleştirdiniz. Aşkın evlilikten sonraki hali için neler söyleyebilirsiniz?
Aynı şeyi korumanın mümkün olmadığını düşünüyorum. Çünkü aşk, deliliktir. Her şeyin sınırlarını zorluyorsunuz. Aşk, acıyı, imkansızı ve zorluğu çağrıştırıyor bende. İnsanlar buna katılmayabilir ama kavuştuğunda aşk bitiyor. Ama bu yok olmak değil başka bir yere evrilmek. Birleştiğinde her şey güllük gülüstanlık zaten o yüzden bitiyor diyorum.
- Birbirinizi eleştirir misiniz?
En büyük destekçim eşimdir. Eleştirileri de güzel yorumları da oluyor. Ama ben eleştirileri istiyorum ki kendimi geliştirebileyim. Annem, babam, kardeşlerim ve arkadaşlarımın da eleştirileri önemli. Sağolsun eşim, oyuncu olarak da öğrenme yolunda en büyük destekçim.
- Sizin için en basit mutluluk formülü nedir?
Kendini sevmek. İnsanın yapabileceği en basit şey, kendini sevmek. Kendini sevmeyen başkasını sevemez. İyi insan olmak çok mühim. Kendini sevmeyen iyi insan olamaz. Önce kendine değer vermesi gerek. Bu bencillik, ego değil. Ben şükretmeye de inanırım. Olumlu düşünmediğin sürece iyi şeyler gelmez.