16.10.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:
İlk misafirim İclal Aydın oldu. Çok tatlı! Davetimi hemen kabul etmekle kalmadı, sinirlerin gerildiği en zor ilk programın "deneme misafiri" olarak yanımızda oldu. Ne olacağı belli değildi... Bize "Çocuklar endişelenmeyin... Sizinleyim. En zor programı birlikte yapacağız" dedi. İşte böyle başladı... Tabii ki Neşe Erberk ve Hakan Helvacıoğlu ile en kolay programları çektik çünkü gerçekten arkadaşız ve onlarla her zaman yaptığımız gibi soğan keserek, havuç doğrayarak, salata hazırlayarak gülmek ve eğlenmek benim için öylesine alışılmış ki... Dr. Ender Saraçla hazırladığımız program benim için öğretici oldu. O da vejetaryen olduğundan kendisi için özellikle seçtiğim pirinç salatasının yapılışını merakla izliyor, hatta bazen "sahte aşçı" olduğumu unutarak bana öyle "teknik" sorular soruyordu ki, kendisine nasıl cevap vereceğimi bilmediğimden, hemen ben de ona sorular soruyor, bana sorduklarını unutturuyordum! Selim İleri ile rahatlatıcı, biraz nostaljik, sakin, oturaklı ama bir o kadar da ilginç programımız bizi, artık sadece anılarda kalmış zarif İstanbul mutfağına götürüverdi... En beğendiğim iç çamaşırlarının yaratıcısı İpek Kıramer ile yaptığımız program gerçekten enteresan oldu. Aylardır görüşmüyorduk ve rejimde olduğundan onun için hazırladığım sebze çorbası eşliğinde özlem gidermek için bir sürü şey anlatmaya başlayarak ekranda olduğumuzu bile unuttuk... 15 yıldır tanıdığım ve uzun süredir görüşemediğim Kürşat Başarla yeniden bir arada olmak ve en ufak ayrıntılarda bile değişmediğini görmek gerçekten çok güzeldi... Her zamanki gibi şık, dikkatli, yakışıklı, her şeye ve herkese meraklı... Şimdilerde son kitabını konu alan bir filmin seneryosunu yazacak. Çok mükemmel olacağını hissediyorum! Serap Aksoyla tanışmak olağanüstüydü, birbirimizi ilk bakışta anladık ve programın sonunda birbirimizin telefon numaralarını aldık... Arkadaşım olmasını gerçekten çok isterim! En uzun ve detaylı bölüm oğlum Batuhanla çektiğimizdi. Onunla çocukluğunda hazırladığım tortelliniden yapmaya karar vermiştim. Neden olduğunu bilmiyorum, belki de artık bir çocuk değil, başarılı bir şef olduğundandır, inanın bana, onun profesyonel bakışları altında hamur açmak binlerce seyirci önünde yemek hazırlamaktan daha zor geldi bana!Ama "gerçek" problemler Cemalin bana meleği andıran bakışlarla Huysuz Virjinin "misafirimiz" olacağını söylediğinde çıktı... "Aman Allahım" dedim içimden... Kim bilir bana neler söyleyecek, neler yapacak! Bu büyük sanatçı son derece ciddi, dakik, nazik ve tatlıydı. Hatta öyle sabırlıydı ki, çekimlerimizi kolaylaştırmakla kalmadı, bizi gülmekten öldürdü, fikirleriyle de zenginleştirdi. Mideme kramplar girdiği bir diğer an Demet Akbağın dizi ve reklam çekimleri arasında bizim programa da geleceği haberini aldığımda oldu... İnanamıyorum... O gerçek bir sanatçı... Onu nasıl ağırlayacağım? Ya heyecanlanırsam? Keyifli bir sürpriz! Çok güzel ve televizyonda gördüğümüzden çok daha genç görünüyor... Çok sade ve gerçekten ama gerçekten inanılmaz derecede sempatik olduğunu biliyor muydunuz? İnanın, orada, benim mutfağımda attığımız kahkahalar gönüldendi... Onu tanıdığım için çok mutluyum! Gülriz Sururi ile çekeceğimiz bölüm biraz kafamı kurcalıyordu... O gerçek mutfak programları hazırlayan ladyye rezil olmadan nasıl program yapacaktım? Eeee "büyüklerin" marifetleri... Huzurlu, neşeli bir halde beni rahatlattı. Gelir gelmez yüzünde koca bir gülümseme ile "Hadi Donatella, ne istiyorsan yap. Ben sizin misafirinizim!" dedi. Hazırladığım somonlu tagliatellai çekimlerin bitiminde tattı ve beğendi! Okan Bayülgenle kendimi her şeye hazırlamıştım... Kim bilir benimle nasıl dalga geçecekti... Kim bilir bana neler söyleyecekti... Kim bilir kafamı ne kadar karıştıracaktı... Kendimi bu fikre iyice hazırlamıştım ama bir başka sürprizle daha karşılaştım! Sadece kıpırdamadan durarak, hazırladığım limonlu keke biraz yüzünü ekşiterek bakarak, söylediği şeylerle gözlerimden yaş gelene kadar attığım kahkahalarla beni kilitlemeyi başardı!İnanın bana gerçekten çok hoş bir tecrübeydi! Şimdi çekimler bitti ve çekimlerin kasetlerini çantama tıkıp İtalyaya kaçıyorum. Oradaki arkadaşlarıma burada tanıdığım yeni dostlarımı göstermek için sabırsızlanıyorum! O beyaz eşya firması, köşemi televizyon ekranına taşımayı, yani mutfakta dostları misafir edip çene çalacağımız programı ("Mutfakta Şenlik Var") önerdiği zaman çok eğlenceli olacağını düşünmüştüm. Zaten normal hayatımda da yaptığım, arkadaşlarımı mutfağa sokup sıcak sarmısak ve soğan kokuları arasında onlarla sohbet etmek değil miydi? Malzemeler: 100 gr. tereyağı2 yumurta1 rendelenmiş limon kabuğu200 gr. un1 paket vanilya1 paket kabartma tozu4 kaşık tozşekerpudra şekeri. Yapılışı: Hazırlanışı inanılmayacak kadar kolay olan bu keke hepiniz bayılacaksınız. Bütün malzemeleri karıştırın. 200 derecede ısıttığınız fırına koyun ve 20 dakika sonra hazır olduğunda çıkarın. Üzerine pudra şekeri serpin. donatellapiatti@hotmail.com Limonlu kek