Cumartesi“Duyguları yaşattığınız kadar yaşıyorsunuz da ”

“Duyguları yaşattığınız kadar yaşıyorsunuz da ”

24.03.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

“Tut Yüreğimden Anne” filminde otizmli bir kızı olan Sibel karakterini oynayan Naz Elmas “Bu duyguları yaşattığınız kadar yaşıyorsunuz da, yaşanan bu gerçeğe karşı farkındalığım, hassasiyetim daha da arttı” diye anlatıyor.

“Duyguları yaşattığınız kadar yaşıyorsunuz da ”

Tut Yüreğimden Anne” filmiyle beyazperdede izliyoruz Naz Elmas’ı şu sıralar. Filmde otizmli kızı Hazan, oğlu Yaman ve eşi Okan’a hayatını adamış, ailesini bir arada tutmayı amaçlayan Sibel karakterini canlandıran oyuncu son olarak Atv’de yayınlanan “Bahtiyar Ölmez” dizisine dahil oldu. Bir araya geldiğimiz Naz Elmas’la oyunculuğu, film ve dizi projelerini konuştuk.

Haberin Devamı

- Canlandırdığınız karakter Sibel’in otizmli bir kızı var. Hazırlık sürecinde otizmle ilgili araştırmalar yaptınız mı?

Otizmle ilgili kitaplar okudum, filmler izledim. Otizm derneğindeki yetki lilerle konuşup, derneğe gidip orada çocukların davranışlarını gözledim.

“Duyguları yaşattığınız kadar yaşıyorsunuz da ”

“Mesleğim burada bir araç oldu"

- Filmden ağlayarak çıkıyormuş pek çok izleyen...

Senaryomuz yaşanmış gerçek hikayelerden toplanarak yazıldı. Gerçekten bir annenin tek başına mücadelesini görüyoruz. Kendi hastalığını önemsemiyor, önce kızının sağlığı... Ama en önemlisi eğer anneye bir şey olursa kızına kimin bakacağı en önemli soru. Bu da bu konudaki en önemli çıkmazlardan biri! Çünkü annenin bütün hayatı çocuğu olduğu kadar çocuğun asıl bütün hayatı anne oluyor. Eli ayağı, ona bakan ailenin hangi ferdiyse ki genelde anneler oluyor, araştırmalarımızda sonuçlar hep öyle oldu. Sibel gibi ben de aynı yaklaşımda bulunurdum sanırım. Gerçeği kabullenip bilimsel, tıbbi yöntem neyse çocuğumun o şekilde yanında olur ve çözmeye çalışırdım ona destek olarak. Ve en önemlisi sevgiyle onun toplumda kendi ayakları üzerinde durabilen bir birey olmasına ve bu rahatsızlığı en aza indirgemeye çalışırdım. Kaldı ki filmde anlatmak istediğimiz konulardan biri de bu, belki en önemlisi. Oyunumun beğenilmesi beni gerçekten çok mutlu etti. Mesleğim burada bir araç oldu, otizmin nasıl bir rahatsızlık olduğunu anlatmak, süreçlerle nasıl baş edilebileceğini göstermek; çiftlerin, anne-babaların başlarına ne gibi sorunlar geldiğini, kardeş varsa ve sağlıklıysa onunla iletişim ya da iletişim çıkmazının nasıl aşılabilineceğini anlatmak istedik. Gerçekten oynarken benim başıma gelirse olasılığını düşündürdü, oyunuma doğru bir şekilde yansıdığına inanıyorum. Kızımı oynayan Ela için çoğu seyreden otizmli mi diye sordu. Onun buradaki başarısını da takdir ediyorum. Gözlemledik beraber anne-çocuk arasındaki iletişimi, nasıl paniklediğinde annenin telkin ettiğini kalp sesiyle...

Haberin Devamı

“Komik tarafı bulmayı başarmışımdır her zaman”

- Filmde konuşulan bir minibüs sahnesi var... Duygu yoğunluğu yüksek bir sahne. Neler hissettiniz?

Haberin Devamı

Hakikaten o sahnenin çekilmesi çok da kolay olmadı, duygu yoğunluğu adına ağır bir sahneydi. Kızım, oğlum, ben özellikle çok yoğun hissettim. Filmdeki kızımın toplum içindeki alışagelmedik davranışları bir anda minibüste panik içinde olması, bağırması, tekmeleri, insanların verdiği olumsuz tepkiler, “Hastaysa bindirmeyin. Biz bunlara maruz kalmak zorunda değiliz” deyip şoförün ikaz edip indirmesi, abinin anneye yardımcı olmaması, annenin hastalığı bir yandan; hem fiziksel olarak hem yüreğinin yanması... Bu duyguları yaşattığınız kadar yaşıyorsunuz da, gerçek hayatta yaşanan bu gerçeğe karşı farkındalığım, hassasiyetim daha da arttı.

- Siz sorunlarla hemen yüzleşenlerden mi sonraya bırakanlardan mısınız? “Gurur yapmam, fedakarlığı ben yaparım” diyen taraf siz misinizdir ilişkilerde?

Bazı çözemeyeceğim durumları sonraya ertelemektense mutlaka yüzleşmem gerekeceğini düşündüğüm için önceden halletmek gerektiğine inanıyorum. Gurur mu fedakarlık mı derseniz tamamen olaya göre değişir bu...

Haberin Devamı

- Hakkınızda tanıyabileceğiniz en komik kadınlardan biri diye yazmışlar...

Olaylar bazen ne kadar olumsuz ve karanlık gözükse de onların içinde yine komik olan bir tarafı bulmayı mutlaka başarmışımdır her zaman.

“Çalışırken özlediklerim köpeklerim”

- Size kalan zamanlarınızı nasıl değerlendirmeyi tercih ediyorsunuz peki?

Benim de diğer insanlar gibi kendi rutin ve normal bir yaşantım var. Denk gelirsek bir yerlerde magazinle karşılaşabiliyoruz. Onun dışında gündelik hayatımdan yansıyan en sevdiğim dört karakter köpeklerim. Çalışırken de en özlediklerim...


“Tiyatro sahnesinde olmayı çok istiyorum”

- Filme tepkiler nasıl?

Annelerden özellikle otizmli çocuğu olan annelerden güzel geri dönüşler alabilmek iyi ki dedirtiyor açıkçası. Mesleğimizin de ötesinde toplumsal bir konunun da altını çizmek, birçok dertli annenin sesi olabilmek gerçekten çok memnun ediyor.

“Duyguları yaşattığınız kadar yaşıyorsunuz da ”

- Oyunculuk ne ifade ediyor sizin için?


Her türlü karakteri deneyimleme fırsatı veriyor. Hayatta bazı şeyleri illa yaşayarak değil mesleğim sayesinde yaşarmışçasına yaşatmaya çalışıyorum.

Haberin Devamı

- Özellikle kendinizi yakıştırdığınız bir tarz var mı?

Çeşitliliktir benim için güzel olan. Birbirinden farklı karakterlerin, farklı tarzların olduğu senaryolarda oynamak...“Tut Yüreğimden Anne” filmindeki dramın üstüne hemen arkasından “Bahtiyar Ölmez” gibi başarılı bir komedinin içinde yer almak mesela... Ana karakterlerden biri olan Handan’ın, gelişiyle tüm olayların seyrini değiştirmesi ve dizideki tüm karakterlerin üstündeki etkisi, böyle renkli bir karakteri canlandırmak... Bu kadar yakın zamanda, art arda birbirinden farklı türde iki karakter oynamak beni bir oyuncu olarak en memnun eden deneyimlerden.

- “Bahtiyar Ölmez” bitiyor. Yakında başka dizi projeleriniz olacak mı?

Tabii ki olacak, benim mesleğim bu… En yakın zamanda içime sinen bir senaryoyla evet olacak!

- Tiyatro sahnesinde izleyecek miyiz peki yakın zamanda?

Eğitimim tiyatro... Evet, çok istiyorum!

- 2 Nisan’da otizmle ilgili sosyal sorumluluk projesi dahilinde yapılacak sergide fotoğrafınız olacak ve sonrasındaki ödül gecesinde sunuculuk yapacaksınız.

Sergimizin adı “Onların Gözünden”. Otizmli çocuklarımızın hayranı olduğu ünlülerin kendilerinin çektiği fotoğraflarımız sergilenecek ve satışa sunulacak. Gecenin sunuculuğunu da ben üstlendim. Üsküdar Üniversitesi’ndeki panelde ise otizmle ilgili bireylerin, ailelerin karşılaştığı sorunlar ve çözümlerine ilişkin konuşacağız.