Chanel perdesi açılıyor

Bugün Chanel’in marka elçisi, ilham perisi, kampanya yüzü ya da hayranı olan pek çok Hollywood yıldızı var. Karl Lagerfeld ile yakın dostluk kurup hem kırmızı halıda hem de beyazperdede onun tasarımını giyen bu isimler arasından ilk akla gelenler Nicole Kidman, Diane Kruger, Keira Knightley, Penélope Cruz, Margot Robbie ve Kristen Stewart. Ancak 1930’larda durum pek böyle değildi. Hem de Coco Chanel, moda dünyasında yıldızlaşmaya çoktan başladığı halde!

Bugün Chanel’in marka elçisi, ilham perisi, kampanya yüzü ya da hayranı olan pek çok Hollywood yıldızı var. Karl Lagerfeld ile yakın dostluk kurup hem kırmızı halıda hem de beyazperdede onun tasarımını giyen bu isimler arasından ilk akla gelenler Nicole Kidman, Diane Kruger, Keira Knightley, Penélope Cruz, Margot Robbie ve Kristen Stewart. Ancak 1930’larda durum pek böyle değildi. Hem de Coco Chanel, moda dünyasında yıldızlaşmaya çoktan başladığı halde!




Coco Chanel’in Hollywood seferi hayal kırıklığıydı

Gabrielle Chanel’in Hollywood’a adım atışı 1930 yazında yaptığı bir Monte Carlo seyahatiyle başlamış ve Chanel, Grandük Dmitri Pavloviç aracılığıyla MGM stüdyolarının sahibi Samuel Goldwyn ile tanışmış. Goldwyn, o günlerde Büyük Buhran’ın etkisiyle ekonomik bakımdan zor günlerden geçen Amerikan sinemasını yeniden canlandırmak istiyor ve Chanel’den MGM yıldızlarını hem beyazperdede hem de günlük hayatta birer moda ikonuna dönüştürmesini rica ediyor. Bunun üzerine Los Angeles’a seyahat eden, gider gitmez de Greta Garbo, Claudette Colbert, Marlene Dietrich gibi ünlü oyuncularla arkadaşlık kuran tasarımcı, bunu bir zafer olarak algılar ve “Los Angeles Examiner” gazetesine verdiği bir röportajda: “Bu, kariyerimde yeni bir dönemin başlangıcı” der. Ancak sonuç pek de beklenildiği gibi olmaz. Çünkü o günlerde Hollywood’a hâkim olan ışıltılı şıklık anlayışının yanında Chanel biraz rafine kalır ve Hollywood stüdyoları için bu stil anlayışı pek de takdire şayan değildir.

Değerini Fransız Yeni Dalga bildi

Coco Chanel’in Hollywood deneyimi bir başarısızlık olarak algılanabilirdi. Ancak söz konusu kişi, yaşadığı deneyimden ders çıkaran üstün bir yetenek olduğu için, bu yolculuk da Chanel’in yanına kâr kalır. O artık “fotojeni” ne demek biliyordu ve kendi vizyonunu beyazperdede ya da fotoğraflarda iyi görünecek detaylarla buluşturacaktı. Hollywood, Chanel’in değerini sonradan anlasa da Fransız sineması, onun kostümler konusundaki sözlerini âdeta kanun kabul etti.

Chanel yalınlığı, Fransız Yeni Dalga sinemasının özgür ruhlu kadınlarına çok yakışıyordu. “İlk Chanel kıyafetimi giydikten sonra bir daha başka hiçbir şey giymek istemediğimi anladım” diyen Romy Schneider’in yanı sıra Anna Karina ve Jean Seberg de neredeyse yalnızca Chanel giyiyordu. 




Modaevi şimdi, sinemayla olan kuvvetli ilişkisini sağlamlaştırıyor. Paris’te Sinematek ile iş birliği yapan Chanel’in ilk projesi, 1 Mart’a kadar sürecek Jean-Luc Godard restrospektifi. Tüm Godard filmlerinin gösterileceği bu bir buçuk aylık dönem, aynı zamanda aralık ayında hayatını kaybeden Anna Karina’ya da saygı duruşu niteliğinde olacak. Zira Fransız Yeni Dalga sinemasının, özellikle de Godard filmlerinin en önemli yüzlerinden biri olan Karina; yeteneği, güzelliği ve zarafetiyle tam bir Chanel kadınıydı.