04.01.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:
Aydil Durgun - @Aydil_d / aydil.durgun@milliyet.com.tr
Bim bam bom çok şükür dostlar, bizim de artık 3D animasyon bir uzay filmimiz var... Uzun yıllar yurt dışında “Star Trek”, “Spiderman”, “Matrix”, “Blade” gibi önemli işlerde görsel efekt sanatçısı olarak çalışan Michael Şahin Derun’un gelecekte geçen bilimkurgu filmi “Uzay Kuvvetleri 2911” yakında vizyonda olacak.
Uzaya giden bir grup bilim insanının orada karşılaştığı “kötü adamları” ve onların dünyayı ele geçirme planlarını anlatan filmde uzaya gitmek için kullanılan gemi TCG Savarona’nın tasarlanması bile tam 8 ay sürmüş. Dedik ya bu Türk yapımı bir bilimkurgu filmi; Boğaz hattında Çırağan Sarayı, Ortaköy Camii’nden kokoreç ve çayına her şeyiyle bizden. Fragmanını izleyenler şimdiden filme sahip çıkmaya başlamış bile; filmin kredisini ödemek için yardım teklif eden de var, “25 yıldır ben onların ‘Star Wars’unu izledim, artık yeter onlar da Savarona’yı seyretsin” diye çıkışan da... Animasyon, uzay filmi laflarını duyunca bunun bir çocuk filmi olduğunu düşünmeyin sakın. Her yaşa hitap ediyor ama Derun küçük izleyicilerini de düşünerek filmindeki uzaylıları “korkunç” yapmamış; “Yapabilirdim ama” diyor. Çünkü arkadaşı ünlü yönetmen Tim Burton’ın sözleriyle anlatacak olursak Derun’un kafası “çelik kapan gibi; tehlikeli, paslı ve 52 eyalette yasak”.
Bu film için mi Türkiye’ye döndünüz?
Beni Türkiye’ye Kanal D getirmişti. Kemal Sunal’la ilgili bir proje vardı, gerçekleşmedi. Ben Türkiye’de çok iş yaptım ama söylemeye değmez. Türkiye’deki en büyük sorunlardan biri, özellikle televizyonda, zaman. Altı günde bir dizi çekiliyor. Size efekt için geliyorlar; 6 saat veriyorlar. 6 saatte değil Oscar kazanmak “render” bile alamazsınız. Onun için televizyonlara iş yapmayı bıraktım. Kendi işinden utanır hale geliyor insan. Doğal olarak biz sinema yapalım dedik ve bu iş geldi.
Filmin teknik özelliklerinden bahsedelim biraz...
Tamamen animasyon, stereoskopik 3D. Daha önce Türkiye’de kullanılmayan anamorfik kamera sistemini kullandık.
Bunları okuyanların anlayacağı şekilde anlatsak...
Biraz zor. Türk filmlerinde daha önce görmediklerinizi göreceksiniz, bunu söyleyebilirim. Biz filmi 2.41 yaptık, Türkiye’de sinemalar oynatamıyor. Şimdi oynatabilecekleri bir formata dönüştürüyoruz.
Teknik olarak yetersiz kalan yerlerde ne yaptınız?
Yurt dışından getirdik. Ne gerekiyorsa... Bizim amacımız Türkiye’deki insanlara 3D animasyon yapmak değil. Bu işin gerçek amacı Türkiye’yi yurt dışına tanıtması. Sinema çok büyük gelir getirebilen bir sektör. Russel Crowe burada film çekiyor ya, bunun efektleri başka bir ülkede yapılacak. Çünkü Türkiye’nin gösterebileceği bir tane bile örneği yok.
Bu filmle ele güne karşı “Kardeşim biz bunu yapabiliyoruz” mu diyeceğiz?
Dedik zaten. Siggraph’a davet edildik. Animasyon film ve görsel efekt dünyasının Oscar’ları gibi bir şey. Hatta bizim için Oscar’lardan daha değerli. Bu işin baba isimleri orada. Bize üç gün ayırdılar orada. Filmi nasıl yaptığımızla ilgili atölye çalışması yaptık.
Filmin politik bir duruşu var mı?
Bizim filmimiz politik bir film gibi algılandı ama öyle değil. Türkiye’deki gençlere yıldızlara bakmayı öğretmek istedik. Bilimin eğlenceli olabileceğini göstermek istedik. Aşiret dizileri, mafya dizileri seyrederek olmaz bu iş. Ben “Star Trek” izleyerek büyüdüm, bugün geldiğim yer böyle bir yer. İnsanların izledikleri onları yönlendirir.
Neden animasyon türünü tercih ettiniz?
Yapılmamış olduğu için. Eline kamera alan komedi çekiyor zaten.
Yine bilimkurgu olabilirdi ama animasyon olmayabilirdi...
Türkiye’de animasyon türünde olmayan bilimkurgu nasıl olur bilemiyorum. Bilimkurgunun oyuncusu bile farklıdır. O lisanı kullanabilmek bile önemlidir.
Film “motion capture” tekniğiyle çekildi. Gerçek oyuncuların görüntüleri animasyona dönüştürüldü.
“Tim Burton bu filmin teaser’ını izleyince ‘eşsiz’ dedi”
Bilimkurgunun özel bir izleyici kitlesi vardır değil mi?
Aynen öyle. Bilimkurgu seven kitle bir ülkeyi ileri götürür. Amerika’nın bugün bulunduğu yerin tek sebebi bilimkurgu seyircisidir. Bilimkurgu sevenler kendilerini, çevrelerini geliştirirler. Al Pacino’nun mafya filmlerini seyredenlerden çok daha faydalı olduklarını düşünüyorum. Bizim yapacağımız işler Türkiye’nin değerlerini yurt dışına tanıtacak işler olacak. Para kazanmak için film yapmıyoruz. Benim bu filme harcadığım para, getirisini düşünürseniz hiçbir şey değil aslında. Tim Burton bu filmin teaser’ını izleyince “unique” (eşsiz) dedi.
Film beğenilmezse üzülür müsünüz?
Nicola Tesla gibiyim, “Bugün sizin olabilir ama gelecek benim” diyorum. Gelecek nesiller mutlaka anlayacaktır. “Dünyayı Kurtaran Adam” filmi öyle bir eleştirilmiş ki ancak 30 sene sonra birisi çıkıp bilim kurgu yapmaya cesaret ediyor bu ülkede.