11.09.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:
axcum011.jpg Birçok insan bu yarışmaları eleştirdi. Özellikle İkinci Baharın kavgaları köşe yazarları tarafından günlerce tartışıldı. Ama şöyle bir gerçek de var. Yarışmaların özellikle final geceleri son 10 yılın en yüksek reytinglerini aldı. Yani Türk halkı özetle bu yarışmaları seviyor. Yarışmaların yanı sıra Türk halkı Ebru Akeli de çok seviyor. Bu yarışmalar bu zamana kadar oyunculuk ve sunuculuk yapan Akele de popülerliği getirdi. Akelin gerçekten güzel bir fiziği var. Ortaokul, lise ve üniversite çağlarında konservatuarda bale okumuş. Bırakmak zorunda kaldığı baleyi çok özlüyor. Yakında Yılmaz Erdoğanın ekibiyle çalışmaya başlayarak içindeki sahne özlemini dindireceğini söylüyor.Bunları yani baleyi, oyunculuğu, kıyafetlerini konuşurken çok rahat olan Ebru Akel yarışmayla ilgili bütün sorularda uzun uzun düşünüyor. Eleştirilerime kıvırarak cevap veriyor. Bu her soruda böyle olunca bu kadar kontrollü olmasından sıkılıyorsunuz. Fotoğraflar çekilirken dayanamayıp bunu ona söylediğimde de "Kendimle ilgili konularda rahatım ama sorumluluğum dışındaki şeyleri tartarak konuşmak zorundayım" diyor. Ben Evleniyorum", "Biz Evleniyoruz", "Sevda Masalı", "İkinci Bahar"... Bu tarz yarışmalarla hiç ilgilenmeyenler bile bu programlardan haberdar. Konsept çok basit: Kızlar oğlanlar bir evde (İkinci Baharda bu amcalar ve teyzeler oldu) evlenecekleri adayı seçiyorlar. İlk bakışmalarından kavgalarına kadar her şey milyonların gözü önünde gerçekleşiyor. Şimdi de "Gelinim Olur musun?" başlıyor. Bu sefer oğlan anneleri de eve girecek ve biricik oğulları için gelinleri elleriyle seçecek. Çöpçatanlık kelimesi yerine başka bir şey bulalım ya. Siz çöpçatan mısınız? Duygu alışverişine yardımcı olan insanım. Siz bulun o zaman? Nedir sizin rolünüz? Arkadaşlar arasında da iki kişiyi tanıştırırsın ve çöpçatanlık yapmış olursun. Ben tanıştıkları günden evlilik kararı verilinceye kadar onlarla birlikteyim. Aslında bakarsan ben modern bir çöpçatanım, doğru. Yani? Oyunculuk yaparken de dans ederken de birçok ben olmayan role büründüm. Ben bu programa çok inanıyorum. Bu hikayeyi dinlediğimde bir senaryo gibi baktım. Sadece yarışma programı gibi yaklaşmadım. Yarışmaların formatı ne kadar size uygun ve sizin tarzınızı yansıtıyor? Hiç düşünmedim. Ama sonunda iyi bir evlilik olduğunu görseydim, istediğini bulamamış, beklentilerini karşılayamamış, biraz da çılgın ve cesur olsaydım katılırdım. Soruyu değiştiriyorum... Siz mesela koca bulmak için katılır mıydınız böyle bir yarışmaya? "En çok Tülinin Caner ağlayınca tepki vermemesine şaşırdım" Hayır, öyle bir kural yok. Kimseye öpüşmeyin demiyoruz. Ama onları bir kere milyonlar daha da önemlisi aileleri izliyor. Üçüncü yarışmada evlenen Esra ve Toygu vardı. Esra, bu zamana kadar hiç erkek arkadaşı olmamış İzmirli bir kızdı. Tutucu bir aileden çıkmış. Orada o kadar şaşkındı ki. El ele tutuşması bile çok büyük bir olaydı. Yarışmaya katılanlar birbirlerini ilk defa girdikleri evde görüyorlar ve sonra da hızlandırılmış flört devresi yaşanıyor evde. Ama o flörte özgü öpüşme, cinsel çekim gibi durumlar yok yarışmada. Yarışmaya katılanlara baştan "Öpüşmeyin" diye kurallar mı koyuluyor? İçeride hep "Ailemiz ne diyecek?", "Annem ne düşünecek?" konuşmaları vardı. Basit bir izleyici olarak ben de değişik bir şey görmek isterim. Kaynanalar evin içinde bir denge unsuru olacak. Erkek çocukların anneye düşkünlüğü bilinir, gelin-kaynanana tartışması çok konuşulur. Şimdi gelinle kaynana anlaşabilir mi anlaşamaz mı göreceğiz Şimdi eve bir de kaynanaları sokuyorsunuz. Bunun nedeni ne? Artık bu yarışma nereye kadar gidecek? İnanıyorum. Ve bunu tüm çıplaklığıyla da izleyeceğiz. Yani gelin-kaynana neler yaşayacak göreceğiz. Her gelinin ya da damadın kayınvalidesi hakkında fikirleri vardır. Yarışmaya katılanlar evlilik öncesi kaynanasıyla birlikte yaşama ve onları tanıma şansına sahip gelinler olacaklar. Belki vazgeçecek belki de çok sevecekler. Siz anlaşabileceklerine inanıyor musunuz? Fırsat bulduğumda katılıyorum. Çok enteresan bir durum var hangi seçmeye girdiysem o çift evlendi bugüne kadar. Yani uğurlu geliyorum. Mesela Şebnem-Atillanın evlendiği yarışmanın elemelerinde bir tek onları gördüm. Esra-Toyguda da Toyguyu gördüm, onlar da evlendiler. Elemelere de katılıyor musunuz? Objektif olmak zorundayım. Bana "Psikoloji eğitimi mi aldın?" diye soranlar var. Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji bölümünde öğrenciler bu yarışmayı masaya yatırıp incelemişler. Benimle de gelip özel olarak tanıştılar. Çünkü tepkilerime inanamıyorlarmış. Ama soğukkanlılığımı kaybettiğim anlar da oluyor. Yarışma sırasında sizin de soğukkanlılığınızı kaybettiğiniz anlar oluyor mu? Mesela Tülin-Caner olayı. Caner gibi canı acıyarak milyonların önünde ağlayan bir erkek ilk kez gördüm. Tülinin duygu belirtisi olmadan kalmasına çok hayret etmiştim. İkinci Bahar da beni format olarak çok şaşırttı. Bu zamana dek en çok neye şaşırdınız? Bazılarıyla görüşüyorum. Mesela Şebnem ve Atilla bebek bekliyorlar. Onların her anını merakla izliyorum. Yarışmacılarla daha sonra hiç görüşüyor musunuz? Vallahi bir arkadaşım katılmayı düşündüğünü bile söyledi. İlk başta çevremdeki insanlarda şüpheler vardı. Ama sonradan bu insanların programı baştan sona bana anlattığına şahit oldum. İzleyen izlesin, izlemeyen izlemesin. Beni heyecanlandırdığı sürece bu yarışmayı sunacağım. Çünkü oyunculuğuma da böylece yatırım yapıyorum. Çevrenizden ne gibi tepkiler alıyorsunuz. Mesela arkadaşlarınız falan izliyorlar mı? "O gün havam nasılsa ona göre giyiniyorum" diyen Akel: "Özellikle genç kızların beni takip ettiğini biliyorum. Ekrandaki kıyafetlerimi örnek alıp mezuniyet kıyafetlerini diktirenler var" "Yalnız izleyiciler değil sunucular da kıyafetlerimi taklit ediyor" Küpeleri unuttun. Ebru Akel küpeleri de diyorlar. Yarışmalarla birlikte Ebru Akel giyim tarzı ve saçı gibi bir şey de oluştu? Evet. Sallantılı, renkli küpeler. Doğru bir de onlar var. Ben Fashion TVde bir modelde görmüştüm o saçı. Sürekli bir değişiklik yapıyorum saçımda. Mesela çiçek takıyorum. Sonra da onu diğer kanallardaki sunucu arkadaşlarda da görüyorum. Özellikle genç kızların beni takip ettiğini biliyorum. Kıyafetlerimi örnek alıp mezuniyet kıyafeti diktirdiklerini söylüyorlar. Saç modeliniz de öyle... Önü kabarık, arkası at kuyruğu saç modellerini insanlar birbirlerine Ebru Akel saçı diye anlatıyor. Kimse bana "Ebru şunu giy" demiyor. Modacımla konuşup ortak karar veriyorum. Zaten hepsi çok renkli insanlar. Kafamın uyuştuğu insanlarla çalışıyorum. Hiçbir şey bulamazsam bir şapka takıp, tişört giyip çıkıyorum. O gün havam nasılsa ona göre giyiniyorum. Televizyona çıkıyorum diye çok kokoş olmak zorunda değilim. Kıyafetlerinizi ekiptekiler mi seçiyor? Tuana diye bir arkadaşımla çalışıyorum. Kendi kıyafetlerimi de giyiyorum. Bana kıyafet veren bir sürü sponsorum var. Ablam Deniz Akel de fikir verir. Onun getirdiklerinden de giyerim. Kim hazırlıyor kıyafetlerinizi? Spor şık. Sizin tarzınız ne? Mesela çok abiye, pırıl pırıl taşlı bir bluz giyebilirim. Bir jean ve şık ayakkabı ile tamamlarım. Saçım ise at kuyruğudur. Ama o bluzun altına asla derin yırtmaçlı etek giymem. O kıyafetle kulübe gidebilirim. Tabii yayın geceleri bir şov benim için. Çünkü herkes saçıma, kıyafetime bakıyor. O zaman tuvalet de giyebilirim. Kıyafet konusunda çok takipçim var bunu biliyorum. Nasıl bir şey yani?