Ayaklar ortada, başlar bağlı

malphan@milliyet.com.tr Biliyorsunuz, muhafazakar kesime göre Kuran'da kadınların saçlarını örtmesi yönünde açık hüküm bulunuyor. Bazı din bilginleri ise Kuran'da bu konuda açık bir hükmün bulunmadığını, bunun farklı yorumlanabileceğini savunuyor. Bu tartışmaya girmeye niyetimiz yok ama anladığımız kadarıyla kadının örtünmesinin gerisinde yatan ana fikir cinselliğinin geri planda tutulması çabası, bu yolla da korunma altına alınması. Cinselliği geri planda tutarken, tahrik nesnesi olarak kabul edilen saçı da saklamak gerektiğine inanılıyor. Size göre kadın vücudunun erotizmi çağrıştıran yerleri nereleridir? Gözleri? Dudakları? Göğüsleri? Kalçaları? Bacakları? Beli? Bu sorunun yanıtı herkese göre değişir herhalde. Sadece İslamiyette değil, örneğin başka bazı kültürlerde de yine koruma amacıyla evlendikten sonra kadınlar başını örtüyor. Birinci yüzyılda Romalı erkekler saçını açan eşlerini boşayabiliyordu. Rahibeler de örtünüyor. Dorik çağda Yunanlı kadınlar evlendikleri gün saçlarını keserdi. 16'ncı yüzyılda İtalyan kadınlar evlendiklerinde peçe ve eşarp takar ya da filelerle saçlarını toplardı. Kabul, kimilerine göre saç da göğüsler, bacaklar ve kalçalar gibi bir arzu nesnesi. Ayaklar, eller ve yüz dışında kalan kadının her yeri arzu nesnesiymiş meğer. Muhafazakar kesimin önde gelen isimlerinden ilahiyat profesörü Hayreddin Karaman bir yazısında şöyle diyor: "İslam dininin ana kaynakları (Kur'an ve Sünnet) kadınların evlenmeleri caiz bulunan erkeklere karşı örtünmelerini, el, yüz ve ayaklar hariç bütün vücutlarını uygun elbise ile kapatmalarını ve açıkta kalan yerlerini de güzel göstermek, buralara dikkatleri çekmek için tedbir almamalarını emretmektedir. (Nur: 30-31)." Prof. Karaman "tedbir almak" derken oje sürmemeyi, makyaj yapmamayı kastediyor. Burada tartışma yaratan, saçın arzu nesnesi sayılıp da ayakların sayılmaması. Halbuki kadın ayağını çekici bulan ve ayaktan tahrik olan bir dolu erkek var. Yapılan araştırmalar sonucunda erkeklerde cinsel isteği kamçılayan unsurlardan birinin de ayaklar olduğu doğrulanmıştır. Hatta fetişizmlerin en yaygın olanı ayak fetişizmi. Kadın ayağına olan hayranlık edebiyatta bile yer buluyor: "Gözünün, yanağının, dudağının bir dili var; ama esas ayakları konuşuyor" (Shakespeare). Başka kültürlerde de var Dikkat ediyorsunuzdur, Türkiye'deki kapalı hanımlar özellikle yaz aylarında yüksek topuklu, açık ayakkabılar giymeyi ihmal etmiyor, bir taraftan da açık seçik ya da inceden inceye "Başınızı örtün" mesajı veriyor. Kimi kara çarşaflılar var ki gözlerini örtmek için peçeyi burnuna kadar indiriyor ama ayaklar ortada. Karşıdan bakıldığında siyah bir çuval, altında da iki cıbıldak ayak görülüyor. Daha modern tesettürlü kesim daracık bluzlar, etekler, kapri jean'ler giyiyor, saçını tek teli gözükmeyecek şekilde örtüyor ama bacakların yarısı ve ayakları ortada. Oysa kadın bacağı ve ayağı saç teline kıyasla, kadının cinselliğini yansıtmak bakımından çok daha vurgulayıcı öğeler. Çelişki de tam bu noktada yaşanıyor. Bu ne perhiz ne lahana turşusu. Büyük çelişki İstanbul'un iki ana alışveriş caddesinde dolaşırken artık sadece çantalar konuşmuyor. Nişantaşı ve Bağdat Caddesi'nde yeni statü simgesi ünlü markaların torbaları. Yürürken artık sadece şık giyimli kadınların saçları değil, torbaları da savruluyor. Mümkünse, tek bir tane değil, bir ele birkaç torba alınıyor ve en dıştaki torba, en prestijli markaya ait oluyor. Marka bir çanta sahibi olamamanın ezikliğini yaşıyorsanız, siz de pazara giden ev kadınları gibi cüzdanınızı ünlü bir markanın torbasına atıp dışarı çıkabilirsiniz. Tabii o torbaya sahip olmak için önce o markadan alışveriş etmeniz gerekiyor. Markaların torbaları yeni statü simgesi Yaptığı kıyafetleri giyen sosyetik bir avuç arkadaşı sayesinde kendine "modacı" sıfatını edinen Siren Ertan bu sefer fena çuvallamış. Mabel çikolatalarını bilirsiniz. Onların o altın yaldızlı kağıtlarını da... Siren Ertan'ın bu elbisesi size bu çikolataları hatırlatmıyor mu? Mabel elbise