Acelesi olmayan bir şehir: Zagreb

Hırvatistan’ın başkenti aynı zamanda da en büyük kenti olan Zagreb, ülkenin kuzeybatısında Sava Nehri’nin kıyısında, Medvednica Dağları’nın eteklerinde yer alıyor. Korunmuş tarihi yapıları, Gotik ve Barok mimarisinde yapılmış binalarıyla sizleri tarihi bir yolculuğa da davet ediyor bu şehir. Bir de yağmurlu bir havada Medvednica Dağları’nın manzarası eşliğinde sokaklarda yürürken bu şehrin romantik tarafını da keşfetmiş oluyorsunuz.

Zagreb, Hırvatistan’ın en kalabalık kenti olmasına rağmen gayet sakin bir şehir. Kimse bir yere koşturmuyor. Acelesi olmayan bir kent…

Şehrin en önemli özelliklerinden biri de düzenli bir yapıda olması. Özellikle kaybolmaktan korkan gezginler burada rahat bir nefes alabilirler. Elinde sonunda hep aynı yere 54çıkacağınızı söyleyebiliriz.

Kentte fazla otomobile rastlamıyorsunuz. Küçük bir şehir olduğu için insanlar genellikle bir yere yürüyerek, bisiklet kullanarak ya da tramvaya binerek gidiyor. Tramvayları, şehrin tarihi yapısına uygun olarak bayağı eski. Nostaljik bir yolculuk için birebir…

Ayrıca eğer denk gelebilirseniz “drank tramvay”ın da ne olduğunu öğrenme fırsatınız olabilir. Şehir ile ilgili bilmeniz gereken başka bir bilgi de iki bölgeden oluşması. Kentin tarihi ve siyasi yapılarının bulunduğu Gornji Grad (Yukarı Şehir) ve doğayla iç içe olan yeri Donji Grad (Aşağı Şehir)…

Bu iki bölgeye de yürüyerek çıkıp inilebiliyor. Ancak “dünyanın en kısa” fünikülerini deneyimleyerek de Gornji Grad’a çıkmanızı mutlaka öneririz. Orijinal yapısını hala koruduğu içinde şehrin kültür anıtlarından biri olarak biliniyor.

13’üncü yüzyılda inşa edilen St. Mark Kilisesi, Zagreb’in simge yapılarından biri olarak kabul ediliyor. Kilisenin en dikkat çeken kısmı ise tartışmasız çatısı. Zemininde mavi, kırmızı ve beyaz renklerin bulunduğu kiremitlerin üzerinde iki arma bulunuyor. Sağdaki Zagreb’i simgelerken soldaki de Hırvatistan, Slovenya ve Dalmaçya Üçlü Krallığı’nı temsil ediyor. Yapımına 11’inci yüzyılda başlanan Zagreb Katedrali, Hırvatistan’ın en yüksek yapısı olarak biliniyor. Gotik mimari örneklerinden bir olan yapı, 1880 yılında yaşanan deprem sonucunda kısmen yıkılmış ancak sonradan bazı eklemeler yapılarak yeniden restore edilmiş. Yeniden inşa edilirken de Neo-Gotik tarzda şekillenmiş. Katedralin içinde 1946’dan 1960 yılına kadar başpiskopos olan Kardinal Stepinac’ın mezarı yer alıyor. Ayrıca katedralin içinde Barok mimarinin izlerini taşına heykeller de yer alıyor.




Akşamdan kalmalara bir müze

Kalbi kırıklara ithafen bir müze açılır da akşamdan kalmalara olmaz mı? Dünyada tek olma özelliğini taşıyan Museum of Hangovers akşamdan kalma kişilerden toplanan nesnelerden ve o nesnelerin hikayelerinden oluşuyor. Bir üniversite öğrencisinin arkadaşlarına akşamdan kalma hikayelerini anlatırken ortaya çıkan fikir bu müzenin oluşmasına neden olmuş. Müzede ‘beer goggles’ adı verilen gözlükleri takarak reflekslerinizi test edebileceğiniz ve kendi deneyimlerinizi de anlatabileceğiniz bölümler de yer alıyor. Hediyelik eşya bölümüne de uğramadan müzeden çıkmayın deriz.

Kalbi kırık âşıkların müzesi

Bir ilişkinin ardından en zoru da kalan eşyalardır. Tam unuttum derken dolabınızdan çıkan bir kazağın yeniden onunla olan anılarınızı canlandırmaya yeter bile… Zagreb’teki Museum of Broken Relationships, insanların biten ilişkileri sonrasında kalan eşyalarını bağışladığı bir müze. Bisiklet, romantik mektuplar, oyuncaklar, kıyafetler, kahve makinesi ve daha birçok hikayesi olan eşyalar… Türkiye’den de küçük bir not ve gelinlik var müzede. Gelinliğin isimsiz sahibi nişanlısını 2016 yılında Atatürk Havalimanı saldırısında kaybetmiş. Hikayesini yazdığı metnin sonunda da “Gelinliğim, onu hatırlamak istediğim günün temsili” diyor.

THY ile günde iki sefer

İlk olarak 1998 yılında Zagreb’e uçuşlar düzenleyen Türk Hava Yolları, kışın haftada 10 sefer, 2 defa uçuyor. Yazın ise bu haftada 14 sefere çıkıyor. Zagreb’e İstanbul’dan direkt uçuş 2 saat 10 dakika sürüyor.