Ebeveynİlgiden yoksun kalan çocuklar

İlgiden yoksun kalan çocuklar

31.07.2013 - 16:09 | Son Güncellenme:

“İnsan yaşamının ilk yılı son derece önemlidir. Nasıl bir bebek gereken besinleri almadığı ve yeterince bakım görmediği zaman büyüyemezse, yeterli ilgi ve sevgi gösterilmediğinde sadece duyguları değil beyni ve zekası da sağlıklı gelişemez”

İlgiden yoksun kalan çocuklar

Psikolog Yaprak Veziroğlu, ilgiden yoksun kalan çocuklar konusunda anne ve babaları uyararak, “İnsan yaşamının ilk yılı son derece önemlidir. Nasıl bir bebek gereken besinleri almadığı ve yeterince bakım görmediği zaman büyüyemezse, yeterli ilgi ve sevgi gösterilmediğinde sadece duyguları değil beyni ve zekası da sağlıklı gelişemez” dedi.

Haberin Devamı

Zamanında yürüme, konuşma, dikkat, empati, duruma göre uygun davranışta bulunabilme, dürtüsel davranışları kontrol altına alabilme gibi pek çok zihinsel ve duygusal becerinin gelişiminin ana etkeninin sevgi ve ilgi olduğu ifade eden Psikolog Yaprak Veziroğlu, yeterli ilgiden mahrum büyüyen bebeklerin kendilerini dış dünyaya karşı kapattığını dile getirdi. Veziroğu, bu bebeklerin aşırı tepkisel, çok ağlayan, devamlı kendini tehlike içinde hissederek güven duygusundan mahrum kaldıklarını hissettiğini belirterek, böyle durumda kalan bebeklerin kime güveneceğinin belli olmayacağını ve sürekli stres altında yaşayacaklarını vurguladı.

-“SAĞ BEYİNLERİ YETERLİ DÜZEYDE GELİŞEMEYEN BEBEKLER, İNSAN İLİŞKİLERİNDE SORUN YAŞAR”-

Haberin Devamı

Sağ beyinin doğumdan sonra geliştiğini, yetersiz ilgiye maruz kalan bebeklerin Sağ beyin fonksiyonlarının yeterli düzeyde gelişemediğini ifade eden Veziroğlu yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

“Sağ beyinleri yeterli düzeyde gelişemeyen bebekler, insan ilişkilerinde sorun yaşarlar. Büyüdüklerinde kimselere güvenemezler. Devamlı çevrelerinden iyilik değil kötülük beklentisi içinde olurlar. Eş seçerken ya ondan ona giderler, ya da bir kişiye yapışıp kalırlar. Devamlı terk edilme korkusu içinde yaşarlar. Çünkü kendilerini değerli bulmazlar. Ya da narsistik bir savunma geliştirerek 'en değerli benim' gibi bir yanılsamaya düşerler. Kimse onlara zarar vermesin diye onlar başkalarına acımasız davranır, terk edilmemek için terk eder. Okul çocuğu ise 'ben bunu anlamadım' diyemez, 'öğretmen anlatamıyor' ya da 'ben ders çalışmayı sevmiyorum' bahanesiyle aslında başaramadığı derslerden uzak kalmaya çabalar. 'Ben kötüyüm' diyemez, 'sen kötüsün' der. Aslında bu şekilde sadece kırılgan öz benliğini korumaya çalışır.

-“AŞIRI İLGİ VE SEVGİNİN DE ÇOCUĞA ZARAR VERDİĞİNİ BİLMEK ÇOK ÖNEMLİ”-

Aşırı ilgi ve sevginin de çocuğa zarar verdiğini bilmek çok önemlidir. Aşırı doyum verilmiş, her istediği anında yapılmış, beklemeye, sabretmeye alışmamış çocuklar kendilerini aşırı güçlü hisseder. Gücün tümünü önce aile içinde ele geçirir. Annesini, babasını dinlemez. Disiplin uygulamakta anne ve baba çok zorlanır. Hatta zamanla tükenirler. Sabredip sonra birden parlamaya başlarlar. Daha sonra okulda öğretmeni ve kuralları hiçe sayar. Arkadaşları arasında lider olmak, herkesi yönetmek ister. Bunu gerçekleştiremezse mutsuz olur. Yenilgiye tahammülü yoktur. Kaybettiğini ya da başaramadığını gördüğünde aşırı tepkiler verir. Öfke krizi yaşar. Buna engel olmak için bebeklere daha 4 - 6 aylıktan itibaren anne ve babalarının her an yanlarında olamayacağını, ihtiyaçlarının giderilmesi için bazen beklemeleri gerektiğini öğretmek gerekir."

Yazarlar