Özlediğiniz lezzetleri bazen 4-5 masa ve sandalyesi olan küçük lokantalarda da bulabilirsiniz. Üstelik buralarda alacağınız hizmet, turistik seviyede bile olabilir
KÖFTECİ ABDİ ÖZCAN
Geçen günlerde çekim için Tekirdağ’a gittiğimizde çarşıda hâlâ güzel köfte yapan bir dükkan keşfettik ve çekim yaptık. Bunun dışında, yine tavsiyeyle küçük bir dükkan olan Abdi’nin köftesini denedik ve beğendim. Olması gerektiği gibi yağlı ve lezzetli bir köfte. Çekim yapmak istedik ancak dükkan sahibi, ailenin küçüğü olduğu için bizi aile büyüğü köftecilere yöneltmek istedi.
Kendisinin duygularını anlıyor ve saygı duyuyorum. Her şeyin giderek ticarileştiği ve maddi kaygıların giderek aile arası duygusal bağları zedelediği bir ülkede yaşıyoruz. Örneğin birkaç ay önce Moda Caddesi’nde yürürken şahit olduğum acıklı sahne hâlâ aklımda. Annesi tarafından azarlanan 11-12 yaşlarında kız çocuğu hüngür hüngür ağlıyor. Annesi “Körolasıca, o bisiklet zehir olur sana inşallah” diyor. 1-2 dakika yanlarında yürüyünce olayı kavradım. Küçük kızın dayısı doğum gününde ne istediğini yeğenine soruyor ve kız “Bisiklet dayıcığım” cevabını veriyor. Halbuki anne kıza önceden “Dayın ‘Ne istiyorsun?’ diye sorarsa nakit para iste” diye tembihlemiş. Nakit paranın kuş olup elinden uçacağını sezinleyen minik kız, hayalini kurduğu bisikleti garanti altına almış. O yüzden azar işitiyor.
Eminim Abdi Bey de dayılarından çok iyilik görmüş. Şimdi ‘nankörlük’ etmek istemiyor.
Bu arada geleneksel usulde köfte hazırlamaya devam ederek aile geleneğini sürdürüyor.
Yolunuz düşerse bir uğrayın derim.
BALIKLI-TAZE BALIKTelefonu var mı bilmiyorum. Kartları yok ya da ben gittiğimde yoktu. Sarıyer ana caddede tek katlı bir dükkan. Cephesi kırmızı. Beyaz boyayla ‘Balık ve taze balık’ yazıları var. İçeride sadece 4-5 masa bir de ızgara ve tava.
Özellikleri mi ne?
Herhalde siz de benim gibi ateş pahasına balık yemekten şikayetçisiniz.
Tamam, motorlardan ekmek arası balık alınabilir, ama onun da kızardığı yağ genellikle temiz değil. Bir de tost gibi ayakta balık yemek nedense bana ters geliyor.
Burada adam gibi masaya oturarak temiz yağda güzel kızartılmış balık yiyebilirsiniz.
Porsiyonlar da büyük. Biz iki kişi küçük balık tabağı ısmarladık. Küçük balıklarda civa da olmadığı için bana güven veriyor. Tepeleme mezgit, tekir ve hamsi kondu önümüze. İkimize yetti. Kızartma başarılıydı.
Yanında da iki salata ve iki su. 12 TL ödedik. Çekinmeden elinizle yiyin küçük balıkları. Bir köşede musluk var. Yemeğe başlamadan önce ve sonra güzelce elinizi yıkarsınız.
BEBEK OTELİ BARIBenim İstanbul’da en sevdiğim barlardan biri. Teras muhteşem. Önem verdiğiniz biriyle buluşmak için ideal.
Ah bir de sundukları küçük porsiyonlara biraz daha özen gösterseler!
Kokteyllere özen gösteriyorlar. Denediğim kivili votka martini fena değildi. Votkası biraz daha fazla olsa iyi olacaktı.
Bardakta çok miktarda şarap bulunması da bir artı.
Fiyatlar biraz abartılı. Örneğin özelliği olmayan meyve tabağı 16 TL.
Benim denediğim diğer atıştırmalıklarsa karışık meze tabağı. İçinde dört mini ızgara sosis, dört sigara böreği, patates kızartma ve dört küçük galeta ununa bulanmış köfte var. Mitite köfte. Patates kızartma resmen kötü. Fabrikasyon. Falanca veya filanca spor kulübünün büfesinde hazır ve donmuş patatesten kızartma yapılmasını anlarım ama İstanbul’a gelen kalburüstü turistlerin uğrak yeri lüks bir butik otele yakışmıyor bu.
İnanmazsanız Batı’nın herhangi bir başkentinde, lüks bir otelin barına gidin ve atıştırmalık bir şeyler ısmarlayın. Bakın adamlar nasıl özen gösteriyor yemeklere ve detaylara.
Köfte, sosis ve börek normal. Yanlarına ilginç ev yapımı soslar eklense daha lezzetli hale gelebilir.
Dediğim bu değişiklikleri yapmak için maddi bir neden yok.
Mükemmelliyetçilik insanın içinde olmalı. Bu arada otelin emektar garsonlarının mükemmel olduğunu belirtmeliyim. En azından turistler bu efendi ve işini severek yapan insanlar sayesinde, bizler hakkında olumlu izlenimler ediniyor. Turistik mekanlardaki servis elemanları bu ülkenin gizli kahramanları. Farkında değiliz ama turizm alanında azıcık başarılı olmaya başladıysak onlara şükran borçluyuz.
İnşallah üzerlerine ölü toprağı serpilmiş turistik mekan sahipleri de titreyip kendilerine gelir.